Düğmeye basmak

Hayatta bana en çok vakit kaybettiren şey, kararsızlığım oldu. Burcumdan mı, yükselenimden mi artık bilmiyorum, ince eleyip sıkı dokumalarım var.

Haliyle, zaman alıyorum ben. Benimle tanışsanız, hemen sizden de alırım biraz zaman. Ha, bu kadar hesap kitap ve sağlama sonrası, emin adım atıyor musun bari diye sorsanız, ona da hayır derim. Ben, genel anlamda bir ’Kökü havadayım’. Bu laf, astroloji sever/bilir arkadaşım Volkan’a ait. (Evet herkesin bir astrolog arkadaşı olmalı. Herkes batıllaşmalı yeri geldiğinde.)

Okuduğum şeyler ve empati geliştirebilmem, halimi daha da zorlaştırdı. Her şeye kafamı eğip bükerek, indirip kaldırarak değişik açılardan baktıkça, netlik ayarım bozuldu. Yani zaten hayli miyobum ben. En çok kullandığım kelime ’hayır’. Galiba. Her şeye, hemen cevap vermemi de beklemeyin benden, ertelerim. Fena ötelerim. O kadar ötelerim ki, birbirimize uzak düşeriz. Valla, abartmıyorum çok oldu. Seçmeyince, netleşmeyince, ’kimbilir’de fazla durunca, hayat bayatlıyor. Ekmek gibi. Sonra, senden de köfte oluyor bir tek.

Dediğim gibi, kafamdakilere bir sıra numarası veremediğim için, tam bir kaotik düşünce salonunda yaşıyorum. (Evet Volkan biliyorum, o iki gezegen, ben doğduğum an, o evde yan yana denk gelmiş diye oluyo bu) Olsun. İnsan kendini yargılamamalı. Yeni bulgularımdan biri. Kendini yargılamaya başlayan, sonunda her şeyin suçlusu olur. Vay be.

İşte, kafasında sürekli bir düşünce duşuyla gezer insan ben, geçenlerde asansöre binince olan oldu. Bildiğim bir şeyi, gördüm. Fark ettim ki, asansöre bindiğimde bir düğmeye basmazsam, bilmediğim ve istemediğim bir kata gidiyorum. Annemin deyimiyle: Otomatikman! Çünkü, bir başkasının iradesine girmiş oluyorum artık. Düğmeye basanın yanında bitiyorum. Karar verenin.

Hayat kabinine bindiysen, ki bindin yoksa nefes alamaz ve bu yazıyı okuyamazdın, fazla beklemeyeceksin. Bir şeyi seçip, düğmeye basacaksın. Yoksa, başkasının yolculuğunun bir parçası oluyorsun. İki kat çıkacakken, otuz beşinci kata çıkıyorsun mesela. Orası da, olmak istediğin yer değil. Ay, en fenası da, yanlış kata gelmenin suçunu, düğmeye basana atmak. Onlarla hiç uğraşılmaz. Onlar, düğmeye bir türlü basamadıklarını görmezden gelirler. Onlardan olmayın. Siz siz olun, su asansörü fazla bekletmeyin. Çağıran olmasa bile, ışık söner.

Karanlıkta kalırsın.

Hayat çok basit, yanlış anlaşılmasın.
Yazarın Tüm Yazıları