Paylaş
Kalkamaya da bilirdim.
Yulaf yedim, ballı süt
Ve taptaze şeftali.
Yiyemeye de bilirdim.
Huş ağaçlarının olduğu
Tepeye yürüdüm köpeğimle.
Yürüyemeyebilirdim.
Bütün bir sabah
sevdiğim işle uğraştım.
***
Öğlen sevdiğimle uzandım.
Uzanamayabilirdim.
Gümüş şamdanların olduğu bir sofrada
Beraber yemek yedik.
Yiyemeyebilirdik.
Duvarında resimler olan bir odada
Uykuya dalarken, tıpkı bugün gibi başka bir gün hayal ettim.
***
Ama biliyorum,
Bir gün bunların hiçbiri olmayacak.
***
Jane Kenyon’ın “Otherwise” (Başka Türlü) şiirini okuduğumdan beri, bir gün her şeyin başka türlü olma ihtimalini sürekli unuttuğumuzu düşünüyorum.
Şu son bir sene bütün dünya, biraz düşündü bunu.
Nasıl oldu da, koca dünya, bir virüse yenildi?
Evlere kapandı, herkes birbirinden uzak durdu, maske taktı.
Nasıl kapandı dünyanın bütün restoranları ve okulları?
Bunu hiç düşünmemiştik.
Bunu düşünmediğimiz gibi, yaşadığımız hayatın bir gün bir virüsle tepetaklak olacağını da hiç düşünmemiştik.
Bazı şiirler, ecza dolabı gibi.
Böyle durumlarda, ruh griplerine iyi geliyor.
Hayatımızın bu akışı hep olacak zannediyoruz, halbuki sağlıkla sevdiklerimizle yan yana geçen her günü, kuryeyle kapıya gelen bir hediye paketi gibi karşılamalıyız.
Bir keresinde, Brene Brown’un evindeki duvarda, ‘Bunlar işte o eski güzel günler’ yazan bir poster görmüştüm.
Eski güzel günler, hızla eskirken, biz yaşayıp gidiyoruz.
Halbuki her sabah ayakları yere, hah işte eski güzel günlerdeyim diye koyarsak, dertler küçülürken şükran büyür.
Friends dizisini çocukken çok severdim.
Şimdi 18 sene sonra bütün oyuncuların tekrar buluştuğu bir ‘tekrar birleşme’ belgeseli çektiler.
Bütün oyuncular, hayatlarının en güzel 10 yılının Friends dizisi setinde geçtiğini söyledi.
Dönüp geriye bakıp, ne güzel günlerdi demek güzel ama ondan daha da güzeli, bu şiiri başucuna koyup, her sabah ‘ne güzel gün bu’ diye uyanabilmek.
Bir gün bu şiirdeki bir iki mısra kaybolduğunda hayatımızdan, her satırını doya doya yaşadım diyebilelim en azından.
Paylaş