(Biz gölgede değiliz) Tam da güneşin altındayız!

Paris Match dergisi, birkaç Türk’le röportaj yaptı.

Haberin Devamı

Türkiye’nin modern yüzünü, Fransa’da bir dergi penceresinden gösterebilmek için. Aralarında olduğuma memnunum. Ne kadar modernim bilmem, ama söylemek istediğim şeyler varmış. Yıllardır içimde kalmış. Sorusunu beklemiş bir sürü cevap. Ben de kendi ağzımdan ilk defa duydum. Örneklendireyim:
Benim lakabım “özgür kız”. Bu isim hoşuma gider. Sokaklarda, özellikle uzun upuzun soyadımı söylemeye üşenenler, kendi aralarında fısıldadıklarını sanarak benden öyle bahseder... Türkiye’nin en güzel üniversitelerinden birinde politika okudum. Beni üne kavuşturan şey, bir reklam oldu. Fakat o reklam, sosyolojik bir vaka oldu çıktı. Doğu Anadolu’da bir kızın, bermudasıyla “ben özgürüm” diye dolaşamayacağını öne sürdüler. Bunun tartışılmasına vesile olmak hoşuma gitti. Kendimi bir tur Jeanne d’Arc gibi hissettim... Evet, Doğu Anadolu’nun pek çok şehrinde konser verdim. Oralarda konserler hep daha iyi geçer. ıstanbul’daki gibi müziğe tok gelmezler.
Kendimi dünyanın herhangi bir yerinde yaşarken görebiliyorum. Ama seyahatlerimden hep bu şehir galip geliyor. Dünyada kaç şehrin ortasından güzelim bir deniz geçer de, bir kayıkla karşı kıyıda balık yenip dönülür?
Altımda sürekli çalıp duran ritmi değiştirmek istediğimde, yavaş ritimli ya da başka ritimli bir yer seçip gidiyorum. Hep aynı dansı yapmamış oluyorum böylece.
Benim, buradaki tolerans ikliminin, bir gün yerini fırtınalara bırakacağına dair bir endişem yok. Az çok tarih bilgim var. Bu topraklar hep, farklı şeyleri bir arada tutmayı becermiş. Her metrekaresinde, binbir ses çınlamış. Hiçbir ailenin birbirine benzemediği gibi, hiçbir ülke de birbirine benzemez.
Üzerimde herhangi bir baskı hissetmiyorum. Tam tersi kadınlara “tek taşını al” derken, beni takip eden küçük kızlara hayata tutunmaları gerektiğini bir metaforla anlattım. Onlarda tek taş alıcak güç olsun, eğitim olsun, güven olsun, sonra kim taş alıyorsa alsın:) orasını romansa bırakmak gerek. Kabul ettiğim reklamlarda hep, kadın olmanın utanılacak değil, altı çizilecek birşey olduğunu vurguluyorum. ısteyerek, bilerek yazıyorum o sözleri. Hepsinin altında, söylemek istediklerim var. Markalar da bundan faydalanabilir. Onlar da bir nevi, demek istediklerimin taşıyıcısı olmuş oluyor.
...Evet bu ülkeyi karanlık bir yer sananları duyunca hayalım kırılıyor. Burası köprüler kurar. Herşeyle herşeyi, barış içinde yan yana var eder. ıyimser bir bakış acısı mı?
Evet. Ben bir iyimserim. Sizin orası loş mu diyenlere, “Biz gölgede değiliz, tam da güneşin altındayız” derim.
Dedim.

Yazarın Tüm Yazıları