Yokuş aşağı yürürken, saçlarını rüzgara bırakırsın bazen... Ve sanki kanatların varmış gibi olur. Rüzgar uçurur, sen içindeki uçan balonların ipini bırakırsın...
Bir denizden çıkarsın, bir sıcak yere yatarsın. Onun üzerine başını koyarsın. Nemlidir daha... ama sen kitabın ortasına gelene kadar kuruyacak, kıvrılacak. Tuzlu kalıcak. Bir yaz boyu, deniz, güneş, kum ve yağ kokucak. Rengi açılacak. Tenine uyacak, şımarıcaksın kendine...
Bir akşamüstü ışığında, kafanı toparlamak için sırf, saçlarını tutup havaya kaldırıp, bir uyduruk düğüm atıp kahveni yudumlayacaksın. Bir erkeğin aklında ’o güzel topuzlu kız’ olarak kalıcaksın. O senin aklında kalmıycak. Bir şeye ilhamsındır sadece. Ve bu sana yeter...
Reklamlardaki gibi yürürsün bir kaldırımdan. Savurarak saçlarını. Güzelce yıkayıp, güzelce tarayıp, güzelce bıraktığın saçlarını... Senin güzelliğini başına taç yapan o tellere, kimbilir kimler takılır düşer. Umursamadan yürür gidersin. Zamanın içinden geçtiğin gibi. Saçların olduğu için böylesin...
Yüzüne düşen perçemleri, bir sokağın köşesinde, kulağının arkasına iter bir erkek. Aşk maşasıyla tutulup, ateşe atılmış gibi hissedersin. Rüzgar yine bozsa dersin, o yine yapsa...
Halini anlatmasını istersin ondan. Dile gelir. İçin topluyken örülür. İçin zıplarken, at kuyruğu olur. Karar vermişsen, fönlü durur. Yağmur yağarsa, nem olur, kıvrılır uyur omuzlarında. Hayatı değiştirmek istediğinde, değiştirebileceğin tek şey odur çoğu zaman. Gider renk değiştirirsin. Kestirirsin kısacık. Cesur olursun.
Yüzünü çerçeveler. Dünyaya asar.
Bir şeyden rahatsız olduğunda, yapacak bir şey yoksa, seninle oynar. Kıvırırsın, omuzunun arkasına atarsın. Toka takar, çıkarırsın. Seni saklar, saklanmak istediğinde. Oyalar elini, oyalanmak istediğinde.
Uzar. Uzar da uzar. Daha güzel olsun diye, yağlar, ballar sürer, bepanten iğneleri kırarsın. Çok güzel olursa, kalp bile kırarsın... Tabi bunu tercih etmezsin... Biri onlara şiir yazsa, hayır demezsin.
Yolda yürürken, burnuna kokusu gelir. Senin ormanın onlar. O mis koku, ciğerini açar, kalbini açar, adımlarını hızlandırır...
En tropik halinde, sıcak bir yaz günü, o saçını arkaya atan erkek vardı ya o, ya da ona benzer biri, bir çiçek asar ona. Süs takar. Gözün yere bakar.