Paylaş
Evlilik ne, niye var, niye uydurulmuş, neden sürmüş, daha ne kadar sürecekmiş, ne zaman evlenilirmiş bakıyorum. Ben birşeye çok uzun sure bakmadan göremem. Öyleyim.
Son bir iki yıldır, ‘öyle değilim, böyle değilim’leri serbest bıraktım. Öyleyim böyleyim. Beni ben yapan da öyle böyle şeyler. ınsan, nasıl çocuğunu güzel çirkin demeden bağrına basıyorsa, kendine de bunu yapmalı. Karakteri topal, ruhu şişman ya da huyu şaşı da olsa, kendine sarılmalı. Öyle kendine sarılmış insan görünce, hayran oluyorum. Kendini çekiştirip duranlar beni huzursuz ediyor. Tabi bu, hep aynı kalalım demek değil, ‘değişmezlerle barış’ diyelim. Bir ‘öyleyim’ yazdım, konudan koptum. Konu romantik. Konu komedi.
Konu aşk.
Bundan bir ay önce, uzun yıllardır evli bir çiftin erkeğine sordum: siz nasıl tanıştınız? Bu adamı gözünüzde, esmer, uzun boylu, yakışıklı ve rüzgarlı hayal edin. Eşini de neşeli, hayat sever, karizmatik, güzel bir koy gibi. Anlattı. Sonra da dedi ki, ben ona evlenirken birşey vaat ettim, karşılığında da birşey istedim. Biz kızlar, bir ağızdan bağırdık: NEYDı O, NEYDı?!
‘Eğer benimle evlenirsen, ömür boyu sıkılmazsın!’
YAAAAAaaaaaaaaa...
Tereyağın teflon bir tavada, kısık ateşte, bir taraftan öbürüne kayısı gibi, bir kamaşma oldu kalbimizde. Öyle yaaa’ladık. Sonra o kanat oldu, sonra hayal oldu, sonra uyandık karşımızda gerçek oldu, aaaa’ladık. Kaldık kalakaldık. Duymak istediğimiz tam da bu muydu? Buydu galiba, çünkü daha sonra bunu tanıdığım bütün kadınlara anlattım ve hepsi birer tereyağ gibi yumuşadılar. Kadınlar için bu cümle, bir avuç dolusu anahtar demek anladım. ıçeride bir değil, onlarca kapıyı açıyor. Yüzümüzde gülümsemeyle döndük. Aptaldık. Ve aptallık böyle tatlı ve gerçek biryerdi işte. Karıştık, karmaşıklaştık, tarttık da noldu? Hayat basitti. Hem de öyle basittik ki. ıki soruda anladık.
Peki karşılığında ne istediniz?
Huzur.
Bu pazartesinin de alışverişi budur.
Paylaş