Paylaş
İnsanın kimin çocuğu olarak dünyaya geldiği mühimdir. Tesadüfidir diyen var, değildir diyen var, o beni aşar. Ben şanslıymışım, orası kesin.
Annem babama rastladığında, babamın beline kadar saçları, sırtında gitarı varmış. Anladınız nasıl birisi olduğunu. Annemi şarkılarla tavlamış.
Gitarlı gecelerin sonunda, adettenmiş, bazen çaldığı gitarı kırdığı olurmuş. Doğup da, Ankara’da bir apartmanın terasına çıkarılırken ben, bunların hiçbirini bilmiyordum.
Yakışıklı, gitar çalıp şahsına münhasır besteler yapan bu adam, beni ilk yıllarımda bu şarkılarla uyuttu hep.
Yani ben “Geri Dönün İyi İnsanlar”la, “Müzikomani”yle, “Hayat Bir Ahtapot”la büyüdüm. İçindeki esprileri, kafiyeleri kırınca derin felsefeler çıkan bu şarkılar, benim geleceğimde tekrar edeceğim kariyerime ışık oldu.
İnsanın, babası tarafından ruhuna konulan lokmalar da mühimdir bak.
Annen savrulurken, babandan yaşlı bir ağaç gibi dik ve sağlam durmasını beklersin. Arkadaşların seni ağlattığında, gövdesine sarılır, gölgesine kaçarsın.
Sana o güçlendirici balından, meyvesinden verir, üzerine tırmandırıp her şeyi kuş bakışı gösterir.
“Hah anladım” der, korkusuzca güneşe çıkarsın. Baban belki annen gibi sırdaşın olmaz ama, yıkılmaz kalen olur.
Ben babam askere gittiğinde, gelen misafirlere “Siz burada rahat rahat oturuyorsunuz, çünkü babam ülkeyi koruyor” demişim.
Babası, özellikle bir kız çocuğunun, ilk kahramanıdır. Sırtında seni gezdiren o dev adam olduğu sürece, kötü adamlar ve canavarlar senden uzak durur.
“Baba sivrisinek” diye karanlığa seslendiğim günleri hatırlıyorum. Uykusunda gelir, o iğne başı kadar mahlukatı n’apar eder bulur, sarı duvarımda bir güzel haklardı.
Tekrar yumuşacık uykuma dönerken ben, içimden “İşte gördün mü, benimle uğraşırsan başına bu gelir” derdim.
“Baban senin için en fazla ne yaptı?” diye sorarsanız, “Bana inandı” derim. O bana herkesten ve her şeyden çok inandı.
Küçücük bir kızken ben, hayallerimi şişirirdi. Ruhumun tekerlerini bisikletin selesinden iter gibi iter, hızlandırırdı.
Kendime olan güvenimi, her gün gümüş parlatır gibi parlatırdı. “Aferin kızım” derdi.
“Güzellik önemli değil, başarmanın tadına bak” derdi. Benim kendime bakıp bakıp da göremediğim şeyleri görür, bana anlatırdı.
Babam beni abartırdı. Hâlâ da abartır. Benim dünya çapında bir yetenek olduğumdan, belki bir an bile şüphe etmeyecek tek insan da odur.
Fenerimin pili bittiğinde yolumu aydınlatır. Kim olduğunu, ne işe yaradığını bazen unutur insan, o bana hatırlatır. O benim kanatlarım ve bulutlarımdır. Düşsem arkamdan tutacak olandır.
Çocukken her gün beni arayıp, “Mutlu musun, bir şeye ihtiyacın var mı?” derdi, hâlâ da diyor. Böyle bir babaya sahip olduğum için çok şanslıyım. Ah benim yetenekli, duygusal, esprili, güzel sesli, her gün üç saat yürüyüp insan gözlemleyen babam... Ellerinden öperim senin.
Senin gibi babam varken, bana her gün Babalar Günü.
Paylaş