Size de olur mu? Hani geçmiş bir zamanda, sık sık ya da arada bir gittiğiniz, kokusunu ve huyunu bildiğiniz bir yerden geçerken olur.
Eski bir halinizde, asansörünün aynasında saçlarınızı düzeltmişsinizdir. Ya da merdivenlerinden koşarak çıkmışsınızdır. Artık yanından geçerken ’oralı’ olmazsınız, ama size ’pışt’ yapar. Bir zamanlar ’buralı’ydın der. Beni hatırladın mı der. Sen de ’evet’ dersin. Eskiden durak olan bir yerde, artık inmemenin hüznü çöker üstüne. Yanındakine ’ben burayı biliyorum’ dersin, bazen de demezsin. Duruma göre. Bazen de oradaki de oradan gitmiştir, bina sadece bir kabuk gibidir o zaman.
Binalar ve sokaklar, her zaman ilişkilerin bir parçasıdır. Olayların geçtiği set gibidir. Kayıtsız kalmak imkansız olur. Duvarlarında bir reklam panosu gibi, o yılların anıları oynar. Geçerken bir tek siz seyredersiniz. Bir tek siz satın alırsınız. Tuhaf bir his. Sanki aynı anda birçok hayatı yaşıyormuş gibi. Zaman yatay değil de, dikeymiş gibi.
Her gün milyonlarca insan, bu tip anıların biriktiği mekanlara duygusal yatırımlar yapar. İnandıkları şeylerin mabedi gibi, oraları ziyaret ederler. İşlerini yürütür, hastalıklarına çare arar, dertlerini paylaşır, aşklarını çoğaltırlar. Yanyana otururlar. Belli saatlerde oraya gitmenin iyi olacağına dair, derin titreşimler taşırlar. Bu yüzden, taşınacağımız bir eve ya da tanımadığımız bir yere ilk kez girdiğimizde, oranın bize yüklediği duyguyla barışır ya da savaşırız. Saatlerce orada durur ya da erken kaçarız.
Şey de çok acayip, yeni gözle eskiye bakmak. ’Yandaki bakkal büyümüş mü, bu apartman sarı mıydı’ falan demek. Orası da eskisi gibi kalmamış. Sokaklar hatta binalar bile bizim kadar hızla değişir. Tablelalar ve atmosfer de taşınabilirdir. Modası geçebilir, kiraları düşebilir... Üzerine kasvet çökebilir. Kafamızı bir an çevirdiğimiz bir yer bile, hal değiştirir tekrar bakana kadar. Güneşin saatte yüzseksenbin kilometreyle, başka bir galaksiye doğru koştuğu bir evrende, bir şeyi sabitleyebileceğinizi mi sandınız yoksa?
Bir yol haritasında gidiyormuş gibi oluyorum böyle anlarda. ’Artık değiştim ve daha güzel yerlere gidiyorum’ diyorum içimden. Büyüdüm, başka yerler de biliyorum.