2 araba olalım

İşte çağımızın sorunu! Hiçbirimiz, aynı yere doğru gittiklerimizle bile, yolculuk paylaşmıyoruz.

Çünkü özgürlüğümüzü, yalnızlık pahasına almayı tercih ediyoruz. ’O gidilen yerde, ne kadar kalırım belli değil, dönmek isteyebilirim hemen. Altımdan tekerleklerimi almayınız’ diyoruz. Bunun bedeli, tek başına pencereden bakıp, düşündüklerini tek başına dinleyip, geri bir şey duymayıp, hiç kahkaha atmadan ve her şeyin yarısını bölüşmeden gidilen, müziği çok bir yol. Kötü değil asla. Tekil ama mobil en azından.

Gidilen yere varınca da, tam bir birliktelik yaşanmıyor. Cebimizde mesajlar, bize alo diye seslenenler, blackberryler, iphonelar. Aramızdan biri tuvalete gitse, hemen en yakın dostlarımız avuçlarımızda. Bir rahat edemiyoruz ki. Oradan sonrasını planlamakla meşgul oluyoruz bazen. Ve o an uçup gidiyor, bir sonraki de aynı şekilde uçucak keza. Sürekli birilerinin bir şey dediğini düşünün, öyle konuşuyoruz işte. Hepimiz herkesle aynı anda. Duyuyor musun beni? Ne kadar birbirimizi anlamaya ve anlatmaya vaktimiz yok. Evde internetten konuşuruz nasılsa. (hayır msnim yok, facebookum yok, öyle konuşmuyorum ben) (ama yakında bir web sitem olucak ki, çok sevebilirsiniz) (bir keresinde turnede, ekipten iki kişinin yan yana koltuklarda uzanarak, chat yaptığına şahit oldum. Bir üçüncü geldi ve sohbet edemedi. O da odasına gidip, onlara bağlandı.)

Bana her şey hızlı geliyor bu ara, ama en çok aramızda geçenler. Aramızda, aheste bir şey geçemiyor. Ne söyliyceksem söylüyorum işte. Uzatmıyorum. Dünya aynı hızda, üstündekiler gitgide hızlanıyor. Hızlanalım, ben hızlanmaya da varım. Koşarım. Da, portakal ağaçlı bir adada, ’durun bakalım, susun bakalım’ diyerek oturmak, iyi gelmez mi?... Bir oturmak iyi gelir hakketen.

2 insan, dört ayak olalım. O zaman, yan yana yürünüyor. Ama artık pek yürümüyoruz di mi? Yeterince hızlı değil haklısınız.

Konuşmalarda da fark ettiğim bir şey var. Herkes, anlatması gerekeni bir çırpıda anlatmak zorunda olduğundan, aynı şeyi aynı şekilde söyleyiveriyor sürekli. Tekerlemeler gibi, mantralar gibi tutturmuşuz, paragrafımızı loopluyoruz. Çok yorucu bir şey bu. Gerçi anlıyorum, kendin hakkında söylem yenilemek, ikide bir eylem yaparak, aynı arabayla giderek, yürüyerek, oturarak, okuyarak olur. Bunlar da geniş zaman ister.

Bizse sürekli di’li geçmiş zamanla, gelecekten bahseder dururuz.
Yazarın Tüm Yazıları