Paylaş
Peki, genel anlamda hadis kavramına doğru açıdan bakabiliyor muyuz?
Hadis adı altında önümüze konulan her rivayet sağlam mıdır?
Sahih hadis veya uydurma hadis, mütevatir ile ahadını birbirinden ayırabiliyor muyuz?
Buna geniş kitleler açısından evet diyemeyiz.
Yani maalesef kriterleri hakkında bilgisiz olduğumuz bir kavramı tartışıyoruz.
* * *
Uydurma rivayetlerin bir kısmında kadınları aşağılayan rivayetleri görmemiz mümkün.
Tabii ki bu sözlerin Hz. Peygamber (SAV) tarafından söylenmesi imkánsızdır.
Bununla beraber rivayetlere "hadis" isminin verilmesi bile kafaları karıştırmaya yetiyor.
Onun için "uydurma hadis, mevzu hadis" gibi sıfatlarla bunu takdim etmek zaruridir.
Hadislerle ilgili çalışmalarda bulunacak bilginlerin işin bu noktasına dikkat etmeleri, uydurma rivayetlerle sahih hadisleri aynı kategoride değerlendirmemeleri gerekir.
İlahiyatçıların anlamakta zorlandıkları her rivayeti bir kalemde "uydurma" ilan etmeleri de bir başka tehlike.
Öyle ya, "Ayni", "İbni Hacer", "Kenkuhi", "Hattabi" gibi hadis dehaları, herhangi bir rivayetten ne çıkarabiliriz diye az kafa patlatmamışlardır.
İnkár ve ret hastalığıyla bir kalemde olayı halletme yoluna gitmemişlerdir.
Herhangi bir rivayetin doğru olup olmamasındaki kriterler arasında; Kuran’a uygunluk, sahih hadislere uygunluk, olgun akla uygunluk, tarihi olaylara uygunluk, Hz. Peygamber’in üslubuna uygunluk, senet zincirinin problemsiz olması, metinde sıkıntının olmaması gibi birçok detay sayılabilir. Şimdi kadınlar konusunda kabul edemeyeceğimiz bu rivayetlerden bir-ikisini tenkit süzgecine koyalım.
Peygamberimize (SAV) mal edilen uydurma rivayetlerden biri, "Kadınlara danış fakat aksini yap" (Acluni, Kişfu’l Hafa, 1529; 2, 4), (Beyruti, Esne’l-Metabib, 785) sözüdür. Hadis alimleri bu rivayete uydurmadır derler. Öncelikle bu söz, Kuran-ı Kerim’in genel anlamda istişareyi emreden emirleriyle çelişir (Ali İmran, 159). Kuran-ı Kerim’e zıt bir sözü Hz. Peygamber’in (SAV) söylemesi mümkün değildir.
Merhamet önderinin pratik hayatı da kadınları dışlayan bu tür yasaklara kapalıydı.
O’nun kapısı, sözü olanlara hiç örtülmedi.
Bilakis en zor anlarda kadınlara danışarak çıkış kapısını aralamıştır.
Hudeybiye anlaşması sırasında eşi Ümmü Seleme’nin (RA) sözünü dinlemiş ve ihramından çıkmıştır.
Hudeybiye’deki zor eşik böylece aşılmıştır.
Kendisinden İslam’ı öğrenen İslam’ın ilk öncüleri de aynı yolu takip etmiştir.
Hayatının ilk yıllarında kadınlara karşı çok sert ve toleranssız olan Hz. Ömer, sonraki yıllarda kadına bakışını tümden değiştirmişti.
* * *
Mekke’de, "Biz cahiliye döneminde kadını insan saymazdık" diyen ve "Kadınlarımız Medine’ye geldiklerinde daha özgür olan Medine kadınlarından etkilenerek bize cevap vermeye başladılar" diye hayıflanan Hz. Ömer, halifelik yıllarında camide yaptığı konuşmada kadınlara evlilik esnasında verilen mehiri -gençlerin evlilikte zorlanmaları üzerine- sınırlamak istedi.
Hz. Ömer’in sözlerini dinleyen bir kadın -ve hem de camide- Hz. Ömer’e yüksek sesle itirazda bulundu.
Nisa Suresi’nin 20. Ayet’ini okuyan kadın hem evlenirken hem de boşanma esnasında mehiri kısmaya çalışmanın Kuran’ın ruhuna aykırı olduğunu hatırlattı.
Kadını dinleyen Hz. Ömer, camide ve cemaatin huzurunda deminki görüşünden vazgeçti ve tarihe mal olan şu asil itirafta bulundu: "Kadın, Ömer’den daha iyi bildi."
Bir tarafta Sebe Melikesi Belkıs ve onun isabetli kararlarına vahiyde yer veren Kuran-ı Kerim, yanı başında hayatının en zor anlarının birinde eşine danışan Hz. Peygamber, ters yanda ise "Kadınlara danış ama zıttını yap" diyen uydurma rivayet. İşte konuşulması ve ayıklanması gereken bu rivayetler olmalıdır. (Konuya devam edeceğiz.)
SORALIM ÖĞRENELİM |
Paylaş