Paylaş
Hz. Ali (ra. ) katıldığı bütün harplerde o güzel yüzü, parlak ve güzelim simasıyla Huneyn’de, Hayber’de, diğer birçok yerde Allah Resulü’nden hiç ayrılmamıştı.
Resulullah’ın hayatında çok tesirli olan Huneyn günü... Bir ara Hz. Ali’ye sormuşlardı: "İnsanların en cesuru kimdir?"
Hz. Ali çok cesurdu gerçekten. Diyecekti ki: "İnsanların en cesuru Allah’ın Resulü’dür. Fahr-i Kainat’tır."
"Neden?" diye sorduklarında cevap verecek ve diyecekti ki: "Huneyn günüydü. Ordunun bozulduğu, dağıldığı bir ara, Allah Resulü’nü gördüm. Atının üzerindeydi... Atını karşıdaki güçlerin üzerine öylesine sürüyordu ki, tek başına savaşıyordu adeta. Savaşı sevmeyen Peygamberin, o an, o müdahaleyi yapması gerekiyordu. Ben onu duyuyordum. "Vallahi" diyordu, "Ben Abdullah’ ın oğlu Muhammedim! Ben Peygamberim! Bunda zerre kadar bir yalan yok!"
Onun atını tutuyordum. Yuları bıraksaydım, tek başına gidecekti.
Ve savaşın en kızgın anında, hepimiz onun gölgesine sığındık. O an tıpkı Uhud’da olduğu gibi Resulullah’ın etrafında kalan insan sayısı 10’dan fazla değildi. Onlardan biri de bendim.
Ve Hayber’de Müslümanlara meydan okuyan Amr’ın karşısına Allah Resulü "Biri çıkıversin" dediğinde, Hz. Ali (ra) kaç defa "Ben çıkayım" demiş; Allah Resulü de kaç defa ona "Hayır" cevabını vermişti. Ama sonunda Hz. Ali (ra) Amr’ın karşısına çıkacaktı.
Amr ile savaşırken, o büyük pehlivanla, Hz. Ali başından bir yara alacaktı...
Zülkarneyn aslında iki uçlu bir kılıç. Ama Zülkarneyn’in bir anlamı daha vardı. O anlam, Hz. Ali’nin (ra) alnındaki iki yara. Biri o gün Hayber’de açılmıştı, diğeri de son gün açılacaktı. "İki uçlu yara" demek. Karn, Zülkarneyn. Bir anlamı da oydu Hz. Ali’nin.
Bir gün bir savaşta, kendisiyle savaşan bir müşriğe galip gelmişti. Harbin ölçüsü bu, sen onu vurmazsan, o seni vuracak. Hz. Ali (ra) güçlü düşmanını yere devirmiş, elinde kılıç bekliyordu. Adam öleceğini, öldürüleceğini anladığında Hz. Ali’ye (ra) tükürüyordu. Elindeki kılıç aşağıya iniyordu Hz. Ali’nin.
"Kalk git!" deyince, adam hayret ediyordu.
"Neden beni bırakıyorsun?"
Hz. Ali’nin (ra) cevabı çok manidardı:
"Ben biraz önceye kadar seninle Allah rızası için savaşıyordum, ama şu andan itibaren, nefsim ön plana çıkacak. Zira bana tükürdüğünde sana karşı içimden bir kin yükseldi. Şu an seni öldürsem, Allah için mi, nefsim için mi olacak, bilemiyorum?..."
Adam hayret ediyor, "Senin dinin böyle mi?" diyordu.
Hz. Ali (ra) "Benim dinim bu" diye cevaplıyordu. Bunun üzerine o adam; "Bu din ancak kabul edilir, senin dinine itaat edilir" diyor ve Müslüman oluyordu.
GÜNÜN AYETİ
Ey iman edenler! Kendinizin, ana babanızın veya akrabalarınızın aleyhine de olsa adaleti titizlikle yerine getirin ve Allah için şahitlik eden kimseler olun. O kişi zengin olsa da fakir olsa da durum değişmez, çünkü Allah zengine de fakire de sizden daha yakındır. Hislerinize uyup da adaletten ayrılmayın. Bu konuda dilinizi eğer büker veya gerçeği söylemekten kaçınırsanız şundan emin olun ki Allah yaptığınız her şeyden haberdardır. (Nisa 4/135)
Paylaş