Paylaş
Bu yıl ramazan çetin geçebilir. Zira ağustosun 10’unda ilk orucu tutacağız. Havalar sıcak olabilir. Belki de daha çok sevap alabilmek için bir fırsattır bu. Hz. Peygamber (s.a.v.) bu iki ayda fiziksel ve ruhsal yapıyı ramazana hazırlamak için, ibadetle daha da içlidışlı olmayı isterdi. Daha çok nafile oruç tutardı. Bazen günlerce oruçlu dururdu. Bazen camiye gider ve orada Rabbini anmak için özel zaman ayırırdı. Peki, bizler üç aylarda neler yapabiliriz?! Ramazana daha içten, daha gönülden ve daha hazırlanmış olarak girmek için nasıl bir yol haritası çizebiliriz?!
Kuran’la ilgimizi yoğunlaştıralım:
Mutlaka her birimiz Kuran-ı Kerim’i elimize almışızdır. Bazı ayetlerini, bazı surelerini biliyoruzdur. Ama Kuran-ı Kerim’i bir defa olsun baştan sonuna kadar tefekkür ederek okuduk mu? Rabbimizin bizden ne istediğini biliyor muyuz? Kuran-ı Kerim’le ilgili bilgimizi neden ekranda veya camide konuşan ilahiyatçıların sundukları bilgiyle sınırlıyoruz. Daha ötesi yok mu? Mesela, Mekke’de inen ayetlerdeki konuları, vurguları ve temaları ile Medine’de inen ayetlerin temasını, vurgusunu okuduk mu? Hatta daha ötesi, namaz sureleri diye nitelenen kısa sureleri -anlamlarıyla- okuduk mu? Merak ettik mi?
İşte bu aylar Kuran-ı Kerim okumak için bir fırsat. Çok güzel mealler var. Mesela, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın meali ile Muhammed Esed’in veya Elmalı’nın mealini karşılaştırmalı olarak okuyabiliriz.
Hadisleri gözden geçirebiliriz:
Çoğumuzun hadis bilgisi hayli sınırlıdır. Hadisle ilgili terminolojiye yabancıyız. Elbette okuyucudan bir hadis akademisyeni gibi detaylı bilgi beklenmez. Ama “sahih, uydurma, zayıf, mütevatir, ahad” gibi hayati terimleri -özellikle de şu hadis uydurma, şu hadis doğru, şu kadar hadisin aslı yok diyeceklerin- bilmesi gerekir. Ama bunun ötesinde sağlam ve derlenmiş bir hadis kitabı okunabilir. Ama okunacak hadislerin mutlaka ‘şerhi=yorumu’ olmalıdır. Aksi halde yanlış algılama ihtimali her an olabilir. Bu bağlamda Sahih-i Müslim, İbn-i Mace veya Riyazü’s-salihin (derleme) mevcut yorumlu tercümeleri okunabilir. Özellikle de bugünlerde “fitneler=fiten”le ilgili hadislerin okunmasını tavsiye ediyorum. İnanıyorum ki ufkunuzu genişletecektir.
Helal ve haram karnemizi gözden geçirelim:
Mahşer gününde herkese amel kitabı uzatılacak. Orada kitap üzerinde yapacağımız bir şey yoktur. Tek satırı silemez veya tek satırı ekleyemeyiz. Ama şu anda hazırlanan kitap üzerinde yapabileceğimiz çok şey var. Bir tebessüm, bir iyilik, bir af, bir özür, bir gözyaşı, bir hayır duası, belki de amel defterimizdeki günahları silebilir. Bence bu gecelerin birinde, ciddi ciddi oturup hesap yapalım. İyiliklerim ve kötülüklerim, helallerim ve haramlarım, ibadetlerim ve günahlarım diye bir çizelge hazırlayalım. Samimi, dürüst ve objektif olarak çizelgeyi dolduralım. Sonra durum kötüyse, neler yapabiliriz diye düşünelim.
Hayat çok uzun değil. Ansızın kopabilir. Muhammed İkbal’in dediği gibi: “Bir nefes verirken, bir nefes alırken Mevla bize iki defa hayat bahşediyor. Nefes veremezsen ölürsün, alamazsan da ölürsün. Bir günde bile kaç kez bize iki âlem bir anda yaşatılıyor.” Bu satırlar bohem, karamsar, korku dolu bir hayata değil; sorumluluk taşıyan bir hayata çağrıdır. Rabiatü’l Adeviyye’nin dediği gibi: Derler ki, “Azrail sevenleri sevenlerinden ayırandır.” Hz. Rabia itiraz eder. “Hayır” der. “Bilakis Azrail sevenleri sevdiklerine -Yüce Allah’a- kavuşturandır.” Daha bir hafta önce Diyarbakır’da idim. Dicle Üniversitesi Rektörlüğü’nün ve İlahiyat Fakültesi’nin organize ettiği konferans vesilesiyle oradaydım. Binlerce kişi konferansımızı dinledi. İzdiham oldu. Bu yolculuk vesilesiyle bir yıldır görmediğim dayımla kucaklaştık. Elini öptüm. Dinçti. Yüzü hayli güzelleşmişti. 60’ın üzerindeydi; ama sanki 40’lı yaşlardaydı. Kendisine “Ne kadar yüzün güzelleşmiş maşallah” dedim. Şakalaştık. İstanbul’a döndüm. Birkaç saat sonra vefatını haber verdiler. Meğer hissettiğim o güzellik ölüm öncesi güzelliğiymiş. Tekrar Diyarbakır’a döndüm. Mezara teslim ettik. Diyeceğim o ki; işte hayat bu kadar garantisiz. Bu kadar kaygan.
Dilerim ki; üç aylar bu anlamda ruhumuzda bir kıpırdanma meydana getirir. Dilerim ki; Yüce Rabbe giderken, başımızı kaldırıp bakabilecek yüzümüz olsun.
SORALIM ÖĞRENELİM
Recep ayının tümünü oruçlu geçirmemiz sünnet midir? HATİCE KARAALİ / BURSA
Hz. Peygamber’in recep ayında -içinde bulunduğumuz ayda- çok oruç tuttuğunu biliyoruz. Hz. Aişe, Peygamberimizin -bu ayda ramazan hariç- oruç tuttuğu kadar hiçbir ayda oruç tutmadığını söyler. Ama ayın tümünü oruçlu geçirmek konusunda herhangi bir emir ve talimat yoktur. Ayın başında, ortasında ve sonunda bazı günler oruç tutmak yeterli olur.
Küs durmamız çok mu günah?
ENES KAVCI / MANİSA
Peygamber Efendimiz bir insanın diğer bir insanla üç günden fazla küs kalmasının uygun olmadığını belirtmişlerdir. Bunun tek istisnası, küs kalınan kişiyle konuşulması halinde ciddi maddi ve manevi kayıpların, zararların olması durumundadır. Kişi karşıdaki insanın iffet, güvenilirlik gibi hallerinden emin değilse kendisinden uzak durabilir.
Sigara içmek haram mıdır?
MESUT TAHRAN / RİZE
Sigaranın hem sağlımıza ve hem de başkalarının sağlığına zarar verdiğini biliyoruz. Geliri sınırlı olan birçok insan çoluk çocuğunun rızkından kısarak sigara içmeye devam etmektedir. Bütün bu noktalardan bakılırsa sigaraya en azından mekruh dememiz mümkün olur. Ancak sigaraya haram demek, bence haram kavramını itibarsız, basit hale getirir. Zira sigara ile Kuran veya sahih hadislerle kesin yasaklanan unsurları aynı seviyede görmek doğru değildir. Fıkhi açıdan da böyle bir sonuca varmak hayli zordur.
Borç ödememek için malı hanımın üzerine kaydırmak haram mıdır?
RABİA MUSLU / İSVEÇ
Elbette haramdır. Zira bu hareketimizle hukuku ve hak sahibini aldatmış oluruz.
Kuran-ı Kerim’i hatmetmenin bir süresi var mı? ALİ DEMİRHAN / KAYSERİ
Kuran-ı Kerim’i hatmetmenin bir süresi olmaz. Kişinin okuma kabiliyetine, zamanının uygunluğuna, iş yoğunluğuna göre değişir. Ancak müsait olan bir kişinin günde bir cüz okuyarak bir ayda hatim indirmesi uygun olur. Dört günde bir cüz okumak da mümkündür. Bu noktada önemli olan husus, okuduğun ayetin mealini ve tefsirini de okuyarak, ilahi mesajı anlamaya çalışmak olmalıdır.
Paylaş