Dosta doğru giderken

Peygamber efendimizin hastalığı iyice ağırlaşınca, ensardan (Medineli Müslümanlardan) bazıları yere oturmuş ağlıyorlardı. O esnada Peygamberimizin amcası Hz. Abbas ile Hz. Ebû Bekir oradan geçiyorlardı. Ağlayan sahabelere yaklaştılar ve "Niçin ağlıyorsunuz?" diye sordular.

Haberin Devamı

Onlar da: "Bir zamanlar Allah’ın Resulü ile yaptığımız sohbetleri hatırladık ona ağlıyoruz" dediler. Bu iki sahabeden biri Resûl-i Ekrem’in yanına gitti ve Medineli Müslümanların halinden söz etti. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz, başına bir sarık bağlayıp minbere çıktı ve bir konuşma yaptı. Bu O’nun minberdeki son konuşması oldu.

Allah’a hamdü sena ettikten sonra şöyle dedi:

"Ey insanlar! Hele şöyle yakına gelin" sahabeler etrafına toplanınca Resûlullah şunları söyledi:

"Ensar (Medineliler) günden güne azalacak, başkaları ise çoğalacaktır. Size ensara iyi davranmanızı vasiyet ediyorum. Çünkü onlar benim yakınlarım ve sırdaşlarımdır. Onlar verdikleri sözde durup üzerlerine düşen yardımı yaptılar. Bunu karşılığında da hak ettikleri cennete kavuşacaklardır. Ensarım iyilik edenlerine sizlerde iyilik ve ikram ediniz. Fenalık yapanları affediniz."

Daha sonra Resûl-i Ekrem sözlerine şöyle devam etti:

"Allah Teálá bir kulunu, iki şeyden birini seçmekle serbest bıraktı: Dilediği kadar dünya nimetini tercih edecek veya Allah’ın yanındaki nimetleri tercih edecek. O kul da Allah’ın yanındaki nimetleri seçti."

Bu sözleri duyan Hz. Ebû Bekir bir yandan durmadan ağlıyor, bir yandan da "Ya Rasûlallah! Anamız, babamız, hepimiz sana kurban olalım" diyordu. Enes diyor ki, biz onun bu sözlerine şaşıp kaldık. Hatta oradakilerin bazısı şöyle diyordu:

"Şu yaşlı adamın yaptığına bak! Peygamber Efendimiz, dilediği kadar dünya nimetini veya Allah’ın yanındaki nimetleri seçmekte serbest bırakılan bir kimseden söz ediyor; o ise: Ya Resûlallah analarımız, babalarımız, hepimiz sana kurban olalım diyor. Ne tuhaf!"

Meğer dünya nimetleriyle, Allah’ın yanındaki nimetlerden birini seçmekte serbest bırakılan kul Peygamber Efendimizmiş. Bunu hiç birimiz anlamadık.

Bunu içimizde en iyi anlayan da Ebû Bekir’miş. Peygamber Efendimiz sözlerini şöyle tamamladı:

"Bana, hiçbir karşılık beklemeden malını ve dostluğunu cömertçe sunan tek insan Ebû Bekir’dir. Eğer ümmetimden birini dost edinecek olsaydım, Ebû Bekir’i dost edinirdim.

Fakat din kardeşliği ondan da üstündür. Mescide açılan kapıları kapatın, sadece Ebû Bekir’in kapısı bırakılacak, diğerlerini kapatın. Peygamberimiz vefalıydı. Kendisine gönül kapısını açan dostuna evinin kapısını açıyordu. Hangimiz Hz. Ebû Bekir gibi bir dostu özlemiyoruz ki.

Haberin Devamı

GÜNÜN AYETİ

Rahman’ın has kulları yeryüzünde vakar ve tevazu ile yürürler, kendini bilmez kimseler onlara laf atınca "Selam" deyip geçerler. (Furkan 25/63)

Haberin Devamı

GÜNÜN HADİSİ

Ebu Hureyre (r.a.) Peygamberimizin (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:

"Zenginlik, mal çokluğu demek değildir. Asıl zenginlik, gönül zenginliğidir."(Buhari Rikak 15, Müslim Zekat 120, Tirmizi Zühd 40, İbni Mace Zühd 9)

GÜNÜN DUASI

Dilek duası

Allah’ım bizim Efendimiz Muhammed’e (s.a.v) kusursuz bir sálat ve rahmet, mükemmel bir selam ve selamet vermeni diliyoruz. O Peygamber ki, O’nun hürmetine düğümler çözülür, sıkıntılar ve belalar O’nun hürmetine açılıp dağılır, sorunlar ve ihtiyaçlar O’nun hürmetine yerine getirilir.

Arzulara O’nun hürmetine ulaşır, güzel sonuçlar O’nun hürmetine elde edilir. O’nun şerefli yüzü hürmetine bulutlardaki yağmur istenilir, Allah’ım ehl-i beytine, ashabına da her göz kırpacak kadar zamanda her nefes alacak zamanda sadece senin bildiğin varlıklar sayısınca rahmet et.

Yazarın Tüm Yazıları