Paylaş
GAZETELERDE bir manşet: “Beko Basketbol Ligi’nde derbiyi kazanan Galatasaray Liv Hospital’da koç Ergin Ataman, Fenerbahçe zaferi sonrası, ‘Fenerbahçe Ülker’i ezerek yendik’ dedi.” Bravo! İşte asıl sorunumuz da bu galiba... Türkiye’nin en eski ve köklü basketbol şubelerinden birinin başındasınız. Oraya, dişinizle tırnağınızla, hak ederek, alkışlanarak gelmişsiniz. Favori gösterilen ezeli rakibiniz karşısında, pek de zorlanmadan önemli bir galibiyet almışsınız. Kendinizi ifade etmek için bula bula bulduğunuz sözcük, “ezmek”ten ibaret. Ne kadar sıradan. Ne kadar basit. Ne kadar özensiz, ne kadar hoyrat... Bırakın bu lâfları, (basketbol konuşuluyorsa eğer) mahalle kahvesi ağzıyla fanatikler sarf etsin. Siz Galatasaray’ı temsil ediyorsunuz. Geleneğinizdeki zarafete gölge düşürmeyin!
Koç Ataman’ı maç için kutlarken, Lao Tze’den kalma küçük bir öykü armağan etmek isterim kendisine... “Taoizm’in kurucusu kabul edilen filozofa ilerlemiş yaşlarında, hasta yatağında sormuşlar: ‘Tek bir nasihat bırakman gerekse, ne söylerdin?’ Usta ağzını açmış, ‘Ne görüyorsunuz?’ demiş. Bakmışlar, ‘Hemen bütün dişlerin dökülmüş ama dilin yerinde duruyor’ diye cevap vermişler. ‘Yaa’ diye iç geçirmiş bilge adam; ‘İşte böyledir. Nezaket önünde sonunda şiddeti yener’ demiş gülümseyerek.”
Başka bir manşet
DİYALEKTİK yöntemin babası Sokrates, tarihe mal olmuş “adlî hatalar”ın kahramanları arasında, en ön sıralarda yer alır. Ama Hz. İsa’nın uğradığı haksızlık, Rönesans ressamları tarafından bolca resmedilmiş olduğu için, “Hıristiyan inanışına göre, İsa’nın çarmıha gerilmeden önceki akşam, havarileriyle yediği son yemek” (ve bu konuyu işleyen tablolar) daha çok bilinir. Yani magazinleştirilmiş olan haber, çağlar içinde öne çıkmıştır. Gazeteler ve gazeteciler, bu eskimemiş oyuncağı hâlâ kullanıyorlar; çünkü işe yarıyor.
Netekim, bazılarının, “filmi çevrilse en iyi senaryo” dalında ödül bırakmaz dedikleri, (ve belki de vahim bir adlî hata olarak tescil edilecek olan) Ergenekon davası kapsamında, 4 yıl 277 gündür tutuklu bulunan Mustafa Balbay hakkındaki tahliye kararına ilişkin, ilk 5 manşet ve haberden biri hangisiydi biliyor musunuz? “Balbay’ın ilk yemeği... / ...Balbay dün gece akşam yemeğinde yaprak ve lahana sarma, salata ile mercimek köftesinden oluşan menüyü yedi. Mustafa Balbay’ın dün akşamki menüsü böyle görüntülendi...” Bu düzeye prim veren zihniyeti anlamıyorum, anlayamıyorum; anlayamayacağım da... Son paragraftan sonra, “Hamdolsun demodeyim” diye itiraf edebilirim herhalde. “Geçmiş olsun Sayın Balbay... Gördüğünüz gibi dışarısı da pek matah sayılmaz.”
Meclis’te uçuşanlar
SON haftanın seviyesi, vasattan “çukur”a indi nihayet... Meclis Genel Kurulu’ndaki karşılıklı küfürleşmeleri duyunca, aklıma hemen Cyrano geldi. Kendisine, (Sabri Esat Siyavuşgil çevirisiyle...) “hımbıl, bayağ, serseri, çulpa, küstah, avanak” diye hakaret etmeye çalışan Vikont de Valvert’in önünde bir reverans yapıp, “Bendeniz de Savinien Cyrano de Bergerac” diye cevap veren uzun burunlu şövalyeyi de tanımıyor demek ki bunlar...
Paylaş