Paylaş
FATİH Haznedar, “Tramvay” şiirine, “Denizi özler tramvay / Bir vapur düdüğü duysa uzaklardan / Camlarına düşüverir yağmur / Yıldız yakalarcasına / Peşinden koşan çocukları / Beyaz martılara benzeterek avunur...” diye başlar.
“Kırmızı Tramvay”ın orta yerinde; “Kırmızıydı / Aşık olduğun birini ilk gördüğünde / Hep onunla hatırladığın ‘elbise’ gibi heyecan verirdi / İlk gördüğümde üzerinde o renk vardı / Uzun bir süre görmezsem özlerdim...” diye devam eder, Emrah Ceylan...
“...Hep iyi insanlar bunlar / Dert yüzü görmesinler / Eksik olmasınlar / Vatman ağabeyimiz de eksik olmasın / Her akşam böyle götürsünler seni evine / Bir elinde gönlüm benim / Bir elimde sefertasın...” diye sonlanır A. Kadir’in “Beşiktaş Tramvayı”.
İzmir Büyükşehir Belediyesi Basın Yayın Şube Müdürlüğü’ndeki “iyi insanlar”dan –geçen yazımdan sonra- bir açıklama geldi: “Kent ulaşımına yeni bir ivme kazandırmayı hedefleyen İzmir Büyükşehir Belediyesi, uzun bir bekleyişin ardından Bakanlar Kurulu Kararı ile yatırım programına alınan iki tramvay projesini önce meslek odaları ile ardından iki projenin geçtiği güzergâh üzerinde oturan vatandaşlar ve esnaf ile paylaştı. Yapılan bu üç toplantıda sunum ile proje güzergâhları anlatılarak karşılıklı fikir alışverişinde bulunuldu. Projelerin kesinleşmesiyle birlikte kamuoyuna tanıtım çalışmalarına başlayan Büyükşehir Belediyesi, ilk önce 5 Aralık 2013 tarihinde meslek odaları ile bir toplantı gerçekleştirdi. 3 Ocak 2014 tarihinde Konak Tramvay Projesi, 21 Ocak 2014 tarihinde de Karşıyaka Tramvay Projesi için çevre esnafı ve sakinleri ile toplantılar yapıldı...” (Ardından sevgili dost Reşat Yörük, beni konu ile ilgili bir sunuma da davet etti ama, İzmir dışında olduğum için katılamadım. Hızlı geri-bildirim ve samimi ilgileri için teşekkür ediyorum.)
Uzatmayacağım... Çünkü işin esasında anlaşamıyoruz. Bu köşede Kasım 2012’de yazdığım yazıda bir manşeti sündürmüştüm: “Büyükşehir Belediyesi, Birinci Kordon’un (Atatürk Caddesi) araç trafiğine kapatılmasıyla ilgili uygulamanın sürdürülüp sürdürülmemesi kararını Kordon’da yaşayan İzmirlilerle birlikte vermek için düzenlediği anketi sonuçlandırdı...” Böylece öğrenmiştik “Kordonboyu” üzerinde bulunan 1095 adet konut ve işyerinde bir anket çalışması yapıldığını, mevcut durumdan memnun olanların sayısının 456, memnun olmayanların sayısının 497 çıktığını, 142 kişinin ise görüş belirtmediğini... Yazıyı basit bir hesaplamayla bitirmiştim; “…Ankete katılanlardan mevcut durumdan memnun olmayan 497 kişiden 21 tanesi, (karşı görüşteki 456 kişiye katılarak) mevcut durumdan memnun oldukları yönünde oy kullansaydı bugün Kordon hâlâ trafiğe kapalı olacaktı. Demem odur ki, 3 milyon 965 bin 232 kişinin yaşadığı koca İzmir’de (TÜİK-2011), ‘Kordonboyu’nun seyrini belirlemek’, bir ‘istatistik şakasıyla’ sadece 21 kişiye düştü...”
Dolayısıyla, tramvay ile ilgili olarak da, “iyi insanlar”ın bu “iyi niyetli fikir alışverişleri”ni aynı “yoğurt yeme tarzı”nın bir uzantısı sayıyorum. Önyargılı değildim, hâlâ da değilim. Ama bu açıklama beni tatmin etmiyor. “İzmirli vapurunun adını seçiyor” kampanyasına ya da “13 yeni yolcu vapuru ile 3 yeni arabalı yolcu gemisinin ismi belirlemek için internet üzerinden yapılan anket”e sadece suyun kenarındakiler mi katıldı? Sahilde yaşamayan İzmirlileri “hemşehriden saymayarak” yapılmış projelere sıcak bakamıyorum, bu da benim eksiğim olsun!
Antolojilerde, “TramVay Halimize...” diye bir şiir daha var ama, şairi izin vermediği için dizeleri burada paylaşamıyorum. Artık şiirin adıyla idare edeceksiniz, ne söylemek istediğim anlaşılıyor herhalde...
Paylaş