Sıkça ters giden işlerimiz

Haberin Devamı

İLK kitabı (1929) “Altın Kupa”ydı... 1936’da yayınlanan ikinci kitabı “Bitmeyen Kavga”da, tarım işçilerinin grevi ve bu greve önderlik eden iki Marksist ön plândaydı; Amerikan çalışma sistemine keskin eleştiriler yöneltti. “Fareler ve İnsanlar” 1937’de yayınlandı; üçüncü kitabıydı... Bu kez iki göçmen işçi arasındaki garip ve karmaşık ilişkiyi, “Büyük Buhran ve Kaliforniya” resmi içinde anlatıyordu. Steinbeck, “Gazap Üzümleri romanının, Pulitzer ödüllü yazarı” olduğunda ise tarihler, 1939’u gösteriyordu. Nobel Edebiyat Ödülü’ne de “edebiyata katkılarından dolayı”, 1962’de lâyık görüldü.

“Sakıncalı olup olmadığı” günlerdir tartışılan “Fareler ve İnsanlar”, aslında, yazar tarafından kaleme alınmış -romandan kısa, hikâyeden uzun olan bir edebî tür olarak tanımlanabilecek- bir “novella”dır. Yazarın, kitabın adını, Robert Burns’ün “To a Mouse” (Bir Fare’ye) isimli şiirinden esinlenerek koyduğu biliniyor. Eserde, durup durup alıntılanan iki dizenin Türkçesi aşağı yukarı şöyle: “En iyi plânları farelerin ve insanların... / Sıkça ters gider.”

Haberin Devamı

Medyaya yansıyan başlık ve içeriğe göz atarak –işin doğrusunu- öğrenmeye çalışıyoruz. Özetle, Millî Eğitim Bakanlığı’nın liselerde okutulması için önerdiği 100 Temel Eser arasında yer alan kitabın bazı bölümleri, İzmir İl Millî Eğitim Müdürlüğü Kitapları İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu tarafından -ahlâki olmayan bölümler içerdiğine kanaat getirilerek- sakıncalı bulunmuş. Öte yandan, İzmir Millî Eğitim Müdürlüğü kitapla ilgili herhangi bir sansür ya da yasaklama olmadığını açıklarken, bir de velî şikâyetinden söz ediliyor.

Pek çok konuyu gündeme taşırken, onu “efervesan” yani suda eriyen bir tablet formuna sokmaya bayılıyoruz. Önce haberi suya atıyoruz; kabarcıklanıp köpürüyor biz kendi aramızda itişirken... Ne olduğunu anlamadan, günlerce tartışıyoruz; varsayımlarla örülmüş bir olayı. Bardağa tekrar dönüp bakmayı aklettiğimizde ise sular çoktan durulmuş oluyor; ortalık süt liman. Ne oldu? Nasıl oldu? Sonuca bağlandı mı? Bir kazanç ya da kayıp söz konusu mu anlayabilene aşk olsun! Ayrıca, “kitaplardan söz ederken”, süreci tanımlayan cümlelerde, “şikâyet, sakınca, sansür, yasaklama, var, yok” gibi sözcüklerin bolca kullanılıyor olması da öyle insanın içini pek ferahlatmıyor.

Haberin Devamı

İşin tuhaf tarafı, adı geçen kitap bir zamanlar ABD’de de birçok halk kütüphanesinde yasaklanmış ve okulların müfredatından çıkartılmış. Bu sansürün sebepleri arasında, “ötanaziyi desteklediği iddiası, işveren aleyhinde olması, küfürler ve ırkçı ifadeler içermesi ve genel olarak karakterler tarafından bayağı ve saldırgan bir dilin kullanılması” varmış. Günümüzde ise dünyadaki ortaöğretim okullarında, okunması zorunlu kitaplar arasında ön sıralarda. İşte, Amerikan Kütüphaneler Birliği’nin 21. Yüzyıl’ın en fazla sorgulanan kitapları listesinde de yer alan bu eseri, aynı yüzyılın ilk çeyreğinde üstelik İzmir’de sündürüyoruz. Hem de “ahlakî olup olmadığı” gibi, tarifi genleşmeye çok müsait, “kime göre” perspektifinden bakarak...

Haberin Devamı

Steinbeck, sanki bu başımıza gelecekleri tahmin etmiş gibi, “hep haklı olmak isteyenler” için şu kısa ve çarpıcı değerlendirmeyi yapmış: “İnsanlar akıl almayı sevmezler, bütün istedikleri teyit edilmektir...” Alkışlandıkça inanmak, sadece kendi aklını, düşündüklerini, eylemlerini yeterli görmek, aslında basit ve ucuz bir oyuncak. İnsanoğlu bu kaçamağı, hem kendi sınırlarını zorlamamak, hem de başkalarının zihnini zincirlemek için icat etmiştir. Bir şeyler ters gidiyor...

Yazarın Tüm Yazıları