Ne işi vardı, Paul Gulda’nın İzmir’de?

ÜSTELİK, Ankara’nın, “yaşlı kıtaya”, referandumun günlük kaygılarıyla “Efe”lendiği günlerde...

Haberin Devamı

Ve, “sanatı, bir yaşama biçim yapamamış müzisyenler”in, güvenlik endişesiyle program üstüne program iptal ettiği bir ortamda...

Neden olacak?
Olasılıkla, müziği, bütün itiş kakışın üzerinde tutan “Viyanalı ruhu”, “Efelik bu değil; İzmir’den gelen bir dâvet reddedilemez” diye seslenmiş olmalı parmaklarına...

Üstüne, “sadece sevilmiş olanlar”a özgü, gerginlikten uzak kumaşı, müziği, “edebiyat, müzik ve tarih” ile birlikte yorumlayan adanmışlığı, hızlandırmış olmalı adımlarını...

Geçenlerde, Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde, şef İbrahim Yazıcı yönetimindeki Olten Filarmoni Orkestrası eşliğinde gerçekleştirilen konseri mutlaka okumuşsunuzdur; yabancı TV’lerin kayıt alabilmek için yarıştığı ve sanatçının peşinden sürüklendiği gece hani... İzmir medyası (?!), bu “olağanüstü ziyaretçi”yi ıskalar mı hiç? Onlarca haber yapıldı hakkında (?!), sayısız mülâkat istendi “Paul Gulda”dan...

Haberin Devamı

Bu sebeple, ben sadece Mozart’ın 3 ayrı “Piyano Konçertosu”nun “aynı programa sığdırılışı”yla İzmir’e armağan edilen görkemli buluşmanın, “o sahneye sığmayan virtüöz”ünden bahsedeceğim.

Önce, “K.459 Fa Majör No.19” Konçerto’yu dinledik kendisinden.
“İki Piyano için Mi bemol Majör Konçerto”yu (K.365) ünlü piyanistimiz Ferhan Önder ile birlikte seslendirdi, Paul Gulda.
“Üç Piyano için Fa majör Konçerto”da (K.242) ise şef - piyanist İbrahim Yazıcı geçti, üçüncü piyanonun başına...

Bis olarak çalınan eser, ülkenin, “yurt dışına verdiği toz tuman hallerindeki resme” rağmen, İzmir’de gördüğü ve tanıştığı orkestranın, “-seçkin- müzikal heyecanı, parlayan coşku ve kararlılığı”ndan etkilenerek, geldiği gün bestelenmişti.
“Doğaçlamayla nefes alıp veren stili”yle, içinde Anadolu da rüzgârlanıyordu bu eserin...
Dahası, “Anadolu İhtilâli”ni tarifleyen asıl ezgiyi unutmamıştı!
“Bütün gece sahnede kalan” Gulda, sanatçı dostlarıyla, (şef-piyanist Naci Özgüç’ün de katılımıyla) “3 piyano ve 8 el” olarak, “...İzmir’in dağlarında çiçekler açtırdı” ve öyle vedâ etti.

Bütün enstrümanlar gibi, piyanoyu da çok güzel çalabilirsiniz; çok teknik ve hızlı...
Yüksek bir virtüözite ile kusursuz hattâ!
Ama, Gulda gibi, müziğiyle, “dinleyiciye, izleyiciye dokunmak başka bir şeydir”.
Zaten David Helfgott, Fazıl Say; bu ayrıntıyla “başka”dır.
Dali’nin resmi için de aynı betimleme, bu sebeple yapılır.
“Mevlâna’ya Velî diyenin Neyzen’e (Tevfik) -deli- demesi, meseleyi hiç anlamadığı içindir...” lâfı da bunun için edilmiştir.

Yazarın Tüm Yazıları