Kıymet bilmek üstüne...

2011 Ekim’inin “yirmidokuzuncu” günü,İzmir’den “güzel ve yalnız ülkem”e bir bakın;

Haberin Devamı

Vaziyet ve manzara-i umumiye:

***

Dolar çıktı, Euro düştü, borsa akşam şuralarda kapandı;
Cumhuriyet altınında rekor...
I Phone’un yenisi piyasada, BlackBerry krizi aştı.
Kredi notumuz yükseldi, asgari ücret durağan.

***

Tarkan CD’sinin fiyatı belli, sinema biletleri değişken...
Playstation’dan hamle bekleniyor, gevrek, boyoz 50 kuruş,
Beşiktaş-Fenerbahçe maçında kale arkası karaborsa,
Bayram turlarında kampanya,
Banka kredilerinde kolaylık,
Beyaz eşyada ahret vâde imkânı...

***

Pasaport harçları ucuz,
Eskişehir–Ankara Hızlı Treni, gidiş-dönüş daha hesaplı,
TOKİ’de evler üç otuz para.

***

Kurbanlıklar el yakacak,
70’lik Yeni Rakı şu kadar,
1 paket Winston bu kadar,
ÖTV zammını otomobil üreticileri karşılıyor.

***

Bu arada,
Münir Nurettin’i, Adnan Saygun’u, Aşık Veysel’i,
Afife Jale’yi, Hâzım Körmükçü’yü, Muhsin Ertuğrul’u...
Mimar Kemalettin’i, Emin Onat’ı, Cahit Arf’ı,
Behçet Uz’u, Halikarnas Balıkçısı’nı, Azra Erhat’ı,
Nene Hatun’u, Halide Edip’i, Türkân Saylan’ı,
Hasan Tahsin’i, Lâtife Hanım’ı, Fahrettin Altay’ı anımsamak,
“özledikleriniz”e bir Fatihâ göndermek...
Ve “Cumhuriyet Meydanı”nda, denize karşı güvercin yemleyip temiz hava almak isterseniz, o bedava...

***

Haberin Devamı

Bütün bunlar, büyük resmin bir parçası.
Durup dururken nereden çıktılar acaba?
Nasıl girdiler hayatımıza?
Bunları nasıl kazandık?
Nasıl edindik?
Ve ne bedel ödedik?
“Her şeyin fiyatını biliyoruz da, kıymetini bilmiyoruz” diyen, boşuna söylememiş...

 

 

Yazarın Tüm Yazıları