“Kantemiroğlu”ndan “Barabancea”ya

25’İNCİ İzmir Avrupa Caz Festivali cumartesi akşamı 5’inci konsere de ev sahipliği yaparak, Emin Fındıkoğlu +12, Firts Gig Never Happened, Marcin Masecki / Jerzy Rogiewicz Ve Pulsar Trio’nun ardından Ozana Barabancea & Band ile ilk haftayı geride bıraktı.

Haberin Devamı

 

İstanbul’daki, “Dimitrie Cantemir Romen Kültür Merkezi”nin işbirliği ile İzmir’de ağırladığımız sanatçı ve grubu, giderek sanatta da küreselleşen dünyanın, “yerelde türen renkleri”ni tanımak açısından değişik bir deneyimdi. Bilmiyorum, AASSM Küçük Salon’daki sanatseverlerden kaçı, daha önce “Barabancea” ve arkadaşlarından haberdardı ? Ya da kaç kişi, “festival fikri”nin kanatları olmasa, (konser kitapçığındaki ifadesiyle...) kendilerini, “...hepimiz klâsik müzisyenleriz fakat caz müziğine karşı tutkuluyuz. Birbirimizi 10 yıldan uzun bir süredir tanıyoruz ve çeşitli yerel müzisyenlerin davetlerini kabul ederek, çeşitli ulusal ve uluslararası festivallerde sahne alıyoruz...” diye tanıtan sanatçılarla birlikte uçabilirdi ?

 

Haberin Devamı

“Festival kurgusu”nun çeşitliliği olmasa, İzmir seyircisi, başka nasıl öğrenebilecekti, “vocal” notunu zenginleştiren satırlar arasında kaybolmuş ve Barabancea’nın, aynı zamanda, Avrupa’daki tek özel kadın orkestrası olan “Bucharest Ladies Orchestra”nın kadın şefi olduğunu,  Bükreş Ulusal Tiyatrosu’nda üç sezon boyunca kapalı gişe oynayan “Chicago” müzikalinde, “Mama Morton” karakterini canlandırdığını ? “Şişman Kadın sahneye çıkmadan opera bitmez” yıllarından, “Jessica” karakterine evrilişinin (yine kendi ifadesiyle...) “hırslı bir sanatçı” oluşuyla nasıl özdeşleştiğini nasıl anlayacaktı ?  En azından ben, o “habersiz olan” ve “tanışma fırsatı” yakalayan izleyicilerden biriydim. Ozana Barabancea’nın ses rengi ve niyetlendiği yorumu, son yıllarda, “beklenmeyen bir performans”ı anlatırken kullanılan ve daha çok gençlerin rüzgârlandırdığı tümcelerden biriyle özetlemek gerekirse, “içine Amerikalı bir zenci şarkıcı kaçmış gibi söylüyor” ifadesi yadırganmayacaktır sanırım.

 

“...Sorin Zlat, bir caz piyanisti, klâsik klârnetçi ve besteci... 2013 Monaco Caz, 2011 Europafest Caz, 2015 Montreux Caz, 2015 Jacksonville Caz  yarışmaları da dahil olmak üzere, 20’yi aşkın ulusal ve uluslararası ödülün sahibi”. “Doğaçlamaları”na bakınca, onun da içine, “bir çigan kemancısı ya da Santur-Cimbalom Ustası” kaçmış gibi geldi bana.

 

Haberin Devamı

“...Basgitar’daki Virgi Popescu, grubun görece sakin bir elemanı. Caz performanslarından çocuklar için bestelediği yüzlerce şarkıya kadar uzanan bir müzikal kariyere sahip. / Davul’daki Claudiu Purcarin’i ise, birlikte müzik yaptığı başka topluluklarda çalarken de dinlemek isterdim...”

 

Yukarıda, “Festival fikri” dedik, “festival kurgusu” dedik. Cuma günkü yazımı, “Teşekkürler İKSEV.  İzmir, Sizinle çoğalıyor...” diye bitirirken de, altını çizmek istediğim aslında buydu ! İhtiyaç duyduğumuz şey, sadece müzik dinlemek değil. Kente, kentliye “Festival ruhu”nu aşılayabilmek. “Yerelden ulusala, ulusaldan küresele, (hattâ) küreselden evrensele” uzanan yolculukta, her yıl, “başka bir kültür alışverişinin pazarı kurularak” deneniyor; masaya üç kere vurup, “ey ruh geldinse..” diye, merakla ve tekrar tekrar sorma işi...

 

Haberin Devamı

“Basın Bülteni”nde, 25. İzmir Avrupa Caz Festivali’nde “İkinci Yarı Başlıyor” denilmiş. Bu akşam,  çağımızın önde gelen caz vokalistlerinden “Leïla Martial Trio”, İzmir Fransız Kültür Merkezi işbirliği ile saat 20:00’de AASSM Küçük Salonda sahne alacak. Leïla Martial’e Pierre Tereygeol( gitar, vokal) ile Eric Perez (davul, insan-bas, vokal) eşlik edecek. Bu yılki Festivalin “unutulmazları” arasına girmeye aday bir konser olacağı söyleniyor. Benden hatırlatması...

 

Yazının sonunda, bir merakımı da, kâğıda dökmüş olayım... “Ulusal’dan küresel’e” demiştik ya; son konsere eli değen “Dimitrie Cantemir Romen Kültür Merkezi”nin adını daha önce duymuş muydunuz ? “Kantemiroğlu”nu tanır mısınız, sevgili okuyucu ? “Rast, Bûselik, Sazkâr peşrevlerini, Pençgâh Saz Semaisini” dinlemiş miydiniz, bestecinin ?

 

Yazarın Tüm Yazıları