Paylaş
“Müzikal sezgisinin derinliği ve sahne karizması”nın altını çizdikten sonra,
farklı dillerin sözlüklerinden seçilmiş sıfatlar yarışıyormuş birbiriyle;
“...Büyüleyici, göz kamaştırıcı, özgün, benzersiz, çarpıcı...”
Eleştirmenler ve dinleyicilerin hayranlığı,
sadece “gücünün doruğunda olduğu için” değil,
“zirvede olduğu halde, yükselişine hız kesmeden devam etmesi”ne
tanıklık etmekten besleniyormuş.
İlk sahnesinden bu yana, dünyanın dört bir yanında önemli orkestralara konuk olmuş
ve turnelere çıkmış Wang’ın, “gözde”liği,
“teknik kolaylık, tonal çeşitlilik ve saf güçten oluşan kombinasyonu" ile kabul görüyormuş.
Uluslararası arenada tanınması,
2007 yılında Boston Senfoni Orkestrası ile
solist olarak Martha Argerich'in yerini aldığında gerçekleşmiş.
2009’da, Deutsche Grammophon ile özel bir sözleşme imzalamış ve o tarihten beri,
dünyanın önde gelen sanatçıları arasında yer alıyormuş.
2017 yılında Musical America’nın “Yılın Sanatçısı” seçilmiş.
Sezona Berlin Filarmoni Orkestrası ile BBC Proms’da başlamış.
Kasım ayında I. Dünya Savaşı’nın bitişinin 100. yılı anısına verilen konserde,
Viyana Filarmoni Orkestrası eşliğinde sahnedeymiş.
Yıl boyunca, Valery Gergiev yönetimindeki Münih Filarmoni ve Gustavo Dudamel yönetimindeki Los Angeles Filarmoni orkestraları eşliğinde Asya turnelerine, Birmingham Şehri Senfoni ve Lüksemburg Filarmoni orkestraları eşliğinde Avrupa turnelerine çıkacak ve
Carnegie Hall ile Viyana Konzerthaus’un yerleşik sanatçısı olarak da konserler verecekmiş.
Ayrıca Sanatçı, 10 Şubat’ta açıklanacak Grammy Ödüllerine de aday gösterilmiş.
Dolayısıyla... AASSM’deki konserde çaldığı
"Mavi Rapsodi"den, “Shostakoviç'in 2. Piyano Konçertosu”ndan filân söz etmeyeceğim.
Bu eserlerin sanatsal tartımını, profesyonellere ve işin ustalarına bırakıyorum.
Pekin doğumlu virtüöz’ü,
“Pinchas Zucherman’ın yönetimindeki National Arts Center Orkestrası eşliğinde,
2005 yılında, verdiği ilk konseri”nden 14 yıl sonra,
(47. yılını kutlayan İstanbul Festivali’nden ve İstanbullulardan da, 1 gün önce hattâ...)
“33. Uluslararası İzmir Festivali”nde (ilk kez İzmir’de ve Türkiye’de) ağırladı İKSEV !
Ben bu “ayrıntı”nın altını çizmek istiyorum sadece.
Gelelim, Müzik direktörü Gustavo Gimeno yönetiminde sahne alan,
(Büyük Dükalık Orkestrası olarak da bilinen - OPL) “Lüksemburg Filarmoni Orkestrası”na...
Bu Orkestra ki, 1933’te kuruluşundan bu yana,
dünyanın dört bir yanından önemli şefleri ve solistleri konuk ettiği gibi,
Avrupa, Asya ve Amerika’da turnelere çıkmaya alışık...
Avrupa'nın en çok davet alan orkestrası.
Tonunun zarafetiyle özellikle övgüler toplayan kayıtları,
Grammy, Diapason d’Or, Choc du Monde de la Musique,
Charles Cros dahil pek çok ödülle taçlandırılmış.
Besteci portreleri niteliğinde bir dizi albüm çalışmasıyla,
en son 2018 sonunda Stravinsky’yi yayımlamış...
Ama, sanıyorum bizim şansımız,
85 yıllık geçmişi olan topluluğu, İspanyol Şef’in farklı ışığıyla dinleyebilmek oldu.
Hiç abartmadan söyleyebilirim ki,
“Maestro” sözcüğünü, bundan böyle Gimeno ile mukayese etmeden kullanmayacağım.
Teşekkürler İKSEV !
Paylaş