Paylaş
HÜRRİYET: Kahire’de ilk kez oynanmasının üzerinden 142, Ankara’daki Türkiye prömiyerinden de 55 sene sonra, “AİDA”yı cumartesi gecesi İzmir’de de ağırladık. Sizce bu gecikme normal mi?
VERDİ: Vallahi, Hıdiv İsmail Paşa’nın ısmarladığı bir operanın İzmirli ile bu kadar geç buluşmasını ben de yadırgıyorum ama, kısmetten fazlası da olmuyor. Büyük bir prodüksiyon tabii... Bırakın emeği geçenleri, öncelikle hayal edenleri kutlamak lâzım.
HÜRRİYET: Tam da, “Acaba İzmir festivaller kenti olsun mu?” diye tartışılırken, Adnan Saygun’da, sahneye sığmayan bir eserin sahnelenmesi, imkânsızlıklara dil çıkartan bir tesadüf sayılabilir mi?
VERDİ: Elbette... Sanat algısı bir ufuk meselesidir. Aida sahnelenirken, yurtdışında sahneye develer, filler bile çıkıyor; piramitler inşa ediliyor... Yani, sizin önce, kafanızda “sirk ölçeği”ni aşmanız lâzım. Her şeyi de Efes’e götürecek haliniz yok ya... Herhangi bir arama motorundan bir bakıverin görsellere. Dudağınız uçuklar. İzmir’e bu sahnenin küçük geldiğini, birileri yüksek sesle söylesin artık! Hem yeni yapılan kültür merkezlerinde otoparkla ana bina arasına yağmurda ıslanmadan yürünebilecek bir geçit koymayı da akıl edersiniz belki... Hani “Napata Boğazları” gibi bir şey.
HÜRRİYET: Sormadan edemeyeceğim. Piyano tekniğiniz zayıf olduğu için konservatuvar sınavlarını kazanamamıştınız.Sanat eğitimine gönül vermiş (ama Narlıdere’de hamili kart barajını aşamamış) İzmir’li gençlere ne önerirsiniz?
VERDİ: “Gelmiş geçmiş tüm besteciler arasında eğitimi en yetersiz olan benim; eğitimden söz ediyorum, müzik bilgisinden değil...” Cevabım açık mı?
HÜRRİYET: Sahnedeki sanatçıları nasıl buldunuz?
VERDİ: İzmir Devlet Opera ve Balesi’ni takip ediyorum. Onlar farkında değil ama “Falstaff”ta da salondaydım ben. Kostümden ışığa kadar çok emek verilmiş. Korodan büyük keyif aldım. Amneris, Radames, Ramfıs ve Amonasro özellikle iz bırakanlar. Diğer akşamları da izleyeceğim. “Zafer Marşı”nı farklı bir koreografi ile çözmüşler mecburen. Sahnede dönecek yer olmayınca ne yapsınlar? Unutmadan; bazı dansçılara “Karatay” diyeti önerin.
HÜRRİYET: İzmir prömiyerini Aziz Başkan da izledi. Haliyle biraz yorgun görünüyordu ama keyfi yerindeydi. Kendisine bir mesaj yollamak ister misiniz?
VERDİ: Yıllar önce söylediklerimi tekrarlamak isterim: “Başkalarının henüz yapmadığını yap... Gerçeğe öykünmek iyi olabilir, ama çok daha iyi olanı onu bulmaktır...”
HÜRRİYET: Son olarak, bu eser için size Hıdiv’in 150 bin Fransız Frangı ödediği söylenir; doğru mu? O zamanlar da büyük paralar, “ayakkabı kutuları”nda mı saklanıyordu?
VERDİ: Sorunuzu tam anlamadım... Ama bu işlerin para-pul tarafı teferruat... “İyi ve güzelin ölümsüzlüğü”nden konuşalım... Kahire’de, Aida’yı soprano Antonietta Anastasi-Pozzoni, Milano-La Scala’da Baş Rahip Ramfis’i bas Ormando Maini oynamıştı... 100 sene sonra, adınızı hatırlayanlar olması hoş değil mi? Küfredilmeden hatırlanmasını kastediyorum!
Paylaş