Paylaş
T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın web sitesinden kolayca ulaştım; “Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmelik”e... 14 Haziran 2003 tarih ve 25138 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiş... Biz hepimiz, büyük meseleler hakkında atıp tutmayı, komşu gezmesinde, altın günlerinde, rakı masalarında, kahve sohbetlerinde, Cuma hutbelerinde memleketi kurtarmayı pek sevdiğimiz için, hayatımızı çürüten küçük işlerle ilgilenmeye tenezzül etmeyiz. Ben bir fedakârlık yapıp, sizin yerinize, bu “konuşmaya bile değmez sınıf sıkıntılardan biri”ne dikkat çekmek istiyorum.
Yönetmeliğin, “Amaç” başlığını taşıyan 1. maddesinde, “Bu yönetmeliğin amacı; hangi malların garanti belgesi ile satılmak zorunda olduğunu, bunların azami tamir sürelerini ve garanti belgesinin onaylanmasına ve uygulanmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemektir” denilmiş. EK’li listede yüzlerce farklı mal var. Bir hayli ayrıntılı hazırlanmış bu metnin, (sözde) tüketiciyi korumaya yönelik en “matrak” maddesi ise, “Değiştirilen Ürünün Garanti Süresi”ni bir kurala bağlıyor. Akla, hukuka, tekniğe, vicdana ve daha ekleyebileceğiniz bir sürü şeye sığmayan 16. maddede aynen şöyle yazıyor: “Garanti uygulaması sırasında değiştirilen malın garanti süresi, satın alınan malın kalan garanti süresi ile sınırlıdır.” Yani nasıl oluyor? Sistem nasıl işliyor? Bir örnekle açıklayalım:
Diyelim ki, arabanıza Ağustos 2010’da bir akü aldınız. Özel araçlar için garanti süresi 2 yıl... Aradan 22 ay geçti. Akünüz son günlerde gece-gündüz demeden, münasebetli münasebetsiz yerlerde 3-4 kere yolda bıraktı sizi; rezil oldunuz. Elektrikçinize gittiniz, suyuna bakıldı, şarj edildi filân... Bir hafta geçmeden, kontak anahtarını çevirdiğinizde tekrar hayal kırıklığı; aküde tık yok... Sağdan soldan dediler ki, “Daha garantisi bitmemiş. Götür bir yetkili servise, arızalıysa değiştirirler.” Lâf dinlediniz; takviye ile çalıştırıp zar zor ulaştınız (aynı zamanda bölge distribütörü olan) servisin kapısına. Derdinizi anlattınız. “Öbür kapıya yanaşın bakalım” dediler. “Çalışırsa yanaşırım” dediniz; çalışmadı. Haydi, tekrar takviye ve emin ellerdesiniz.
Epeyce bir sorgu sual... “Şunu yaptınız mı? Bunu yaptınız mı? Şunu yapmadınız mı? Bunu yapmadınız mı?” Aküyü yerinden söktüler. Suyunu kontrol edip, “Su eklenince asit yüzdesi düşmüş, şarj edilmesi lâzım; aküde bir arıza yok beyefendi” dediler. “Bir değil iki değil. O yollardan çoktan geçtik. Hem- nasıl oluyor da- sadece suyuna bakarak arızalı olmadığına karar veriyorsunuz?” diye üstelediniz. Kolay papuç bırakmayacağınızı hissetmiş olmalılar ki, “Bir de şeyine bakalım o zaman” diyerek, akünüzü bir cihaza bağladılar. Her denemede, kısa devre yaptı. Başarılı bir deneyi, (aksini ispat etmek için) defalarca tekrarladılar; nâfile... Morarmış bir suratla size dönüp, “Haklıymışsınız beyefendi, şimdi arızayı bulduk; içinde bir kopukluk var. Aküyü değiştireceğiz” demek zorunda kaldılar. E biraz sevindiniz tabii... “Garanti bir işe yaradı” diye içinizden geçirdiniz saf saf. Yeni aküyü takıp, yazı-çizi işlerini tamamladılar ve yeni “Garanti Belgesi”ni tutuşturdular elinize. Üzerinde, “Haziran 2012’de değiştirilmiştir” yazıyordu ama yeni akü için verilen garanti süresi sadece (ilk alışverişten arta kalan) 2 aydan ibaretti. Yeni akünüze güven duymanız için hiçbir sebep yoktu. Çünkü üretici firma, yeni aküye eskisi kadar güvenmediğini itiraf ediyordu zaten. Olsun! Koca devlet kendine güvenmese, aküsünü yenileyen vatandaşa “durmak yok yola devam” der miydi? Öyleyse tek çare “garantideymiş gibi yapmak”tı. Cümleten hayırlı yolculuklar...
Paylaş