Paylaş
METREKAREYE düşen yağmur... Kişi başına düşen otomobil sayısı, öğrenci başına öğretim üyesi, hasta başına doktor ya da benzeri bir karşılaştırma...
Bu istatistiklere alışığız bir şekilde.
Yerel ve ulusal medyaya bir de şu gözle bakın lütfen: Kişi başına düşen satır-sütun-santim olarak...
Son günlerde kaç tane EXPO haberine rastlıyorsunuz?
Günde kaç tane?
Ayda kaç tane?
Son yıl içinde kaç tane?
Geri sayım sürerken kaç tane?
Yumurta kapıya gelmişken kaç tane?
Kentin konuya olan güncel ilgisini, heyecan ve beklentisini, vazgeçmişliğini, hiç sahip çıkmamışlığını, EXPO haberlerinin “yok”luğu ile tartabilirsiniz...
Ramazan mı?
Yaz rehaveti mi?
Çeşme–Alaçatı halleri mi?
Geçiniz!
Bu iş bitmiş!
Havlu atılmış, defter kapanmış.
Kim kimi kandırıyor?
Kulak vermek isteyenlere
HER şey seninle başlar...
Çaresizlik öğrenilmiştir, başarılı olmak da öğrenilebilir.
Sende sandığından fazlası var!
Gelebileceğin en iyi yerde değilsin.
Yeni bir hayat için gereken, yeni bir akıldır.
Doğru şeyi yapmak için yanlış zaman yoktur.
Rüzgârı suçlamayı bırak, yelkenleri kullanmayı öğren!
Seyirci koltuğundan sıkıldıysan sahneye çık.
Zirvede her zaman bir kişiye daha yer var.
Her şey seninle başlar.
Başkaları yapabildiyse, sen de yaparsın.
Hayatta ya tozu dumana katarsın ya da tozu dumanı yutarsın.
Seçim senin! (Seçim senin İzmirli...)
Ayakta çaldılar, oturarak dinledik
İKSEV’in düzenlediği Uluslararası İzmir Festivali’nin 27’ncisini de uğurladık. Gelecek yıl kutlanacak Türkiye–Polonya Diplomatik İlişkilerinin 600 Yılı etkinliklerini başlatan Apollon Musagéte Quartet Konseri, Efes Celsus Kütüphanesi’nde bu yıla nokta koydu. Pawel Zalejski (keman), Bartosz Zachlod (keman), Piotr Szumiel (viyola) ve çelloda Piotr Skweres’dan oluşan topluluk, yüksek virtüözite isteyen klâsik bir repertuvarla sahne aldı almasına da işin tuhaf tarafı “ayakta alkışlanması gereken genç sanatçıları, bizler oturarak izlerken, onlar bütün geceyi ayakta çalarak geçirdiler.” Sanki salı gecesi, tersi daha çok yakışacaktı (?!) Onlar oturmalı ve bu yıldızları izleyici ayakta izlemeliydi...
Montaigne bu işlere ne derdi?
İSTEDİĞİNİZ kadar yüksek sırıklar üzerine çıkın. Her koşulda kendi ayaklarınız üzerinde yürüyeceksiniz.
Paylaş