Paylaş
CHP ambleminin pek çok kişi tarafından bilinmeyen öyküsünü taşıdı köşesine.
“Altı Ok”un perde arkasını ve Almanya’da grafik eğitimi almış bulunan, “eğitim bilimci ve Köy Enstitüleri’nin de mimarı ve uygulayıcısı” olan İsmail Hakkı Tonguç’un tasarımına yön veren, “çıkış noktası ve genel kabuller”i dillendirdi.
“-Ok’ların, ilerlemeyi, sürati, hedefe ulaşmayı simgelediklerini ve geçmişten geleceğe gittikleri için tercih edildiği”ni anlattı.
Ama nedense, ambleme zaman içinde yerleşen ve herkesin göremeyeceği şekilde araya sokuşturulan “Yedinci Ok”a hiç değinmedi...
Açıklanan programa uyulmayıp, ayın 20’sinde Ankara Sanat Tiyatrosu (AST) tarafından sergilenen “Aziznâme” oyunu ile bitmesi gereken İzmir Mizah Festivali, uzayıp da, perde 21 Aralık saat 04.30’da kapandığına göre, o “ok”u da biz anlatalım bari.
Efendim, “Görünmeyen Yedinci Ok”, “yaratıcılığı temsil eder...” Görünmemesinin sebebine gelince... Bu “Yedinci Ok”, diğer oklardan birinin arkasına yerleştirilmiş olduğundan, onu sadece, “meseleleri çözmek yerine, sürekli etrafında dolaşanlar ve bu suretle amblemin arkasına geçip puan alanlar” görebilirler. Bu cümleden olmak üzere, CHP kongrelerinden sonra yapılan açıklamaların, (çağrışım ne kelime) ısrarla bu “Yedinci Ok”u işaret etmesini, işte bu sebeple hep sevmişimdir. Hani şu yaratıcılık, zekâ ve mizah kokan tekerlemeler var ya? İşte onları kastediyorum. İş bu gelenek, (itiş kakışın teferruatına girip vakit kaybetmeyelim...) CHP İzmir İl 35. Olağan Kongresi’nde de bozulmadı örneğin... Alaattin Yüksel, “bugüne kadar hiç kimsenin aklına gelmemiş, fevkalâde değişik, çarpıcı ve ses getirecek bir vecizeyi” seslendirip, “...yarışın kaybedeni kazananı yok” diyerek, sonucu medyaya omlet kıvamında sunarken; Nevzat Kavalar da “...yarışın kaybedeni kazananı yok” demek suretiyle, kendisine oy vermeyen delegenin bile, “acaba neler kaçırdık?” diye hayıflanmasına sebep olacak, bambaşka bir noktayı vurguladı.
Biz, bu “Yedinci Ok”un sebep olduğu “görünür görünmez kazalar”ı, Ekim 2011’de yazdığımız bir yazıda zaten anlatmıştık ama, “meraklısı” için biraz hatırlayalım.
“...CHP İzmir Bilim, Yönetim ve Kültür Platformu oluşturulduktan sonra, içinde bendenizin de olduğu ‘Kültür ve Sanat Komitesi’, Şubat ayının sonlarında, seçimlere yönelik bir -Arama Konferansı- gerçekleştirdi. Üretilenlerin arkası sorulduğunda, zamanın İl Başkanı Tacettin Bayır’ın, ‘komitelerden bize ulaşan raporları okuyacak vaktimiz yok...’ yanıtıyla irkildi üyeler. Buna rağmen; konferansın ‘Yönetici Özeti’, daha ayrıntılı bir sunuş ve “stratejik plânlama” talep ve vaadiyle (torpil bulunup) Genel Başkan’a da takdim edildi... (hâlâ yanıt beklediğimizi söylemek, İzmir Mizah Festivali’nin ruhuna uygun bir katkı olur sanırım) / ...Derken bir mayıs sabahı, komite üyeleri, gazetelerden şu haberi okudular: “Alaattin Yüksel, CHP’nin (rapordan tek satırın bile yer almadığı) İzmir’e yönelik Kültür ve Sanat Projelerini açıkladı.”
“Sene 2015...”
O tarihte İl Başkanı olan Sayın Bayır şimdi milletvekili; o tarihte milletvekili olan Sayın Yüksel ise şimdi (ilk İl Başkanlığı’ndan 15 yıl sonra tekrar...) İl Başkanı! Özetle, CHP’nin “siyasette insan kaynağı plânlaması konusunda yaratıcı olmadığını söyleyenler”, ya “Yedinci Ok”tan habersiz, ya da (meselâ Kâmil Okyay Sındır Hocamız gibi) “meseleleri çözmeye uğraştığı için sürekli etrafında dolaşmıyor ve amblemin arkasına geçip puan almaya da hevesli değil” demektir... Son tahlilde, “kaybeden kaybettiğini, kazanan kazandığını”, sözde dervişâne bir çalımla inkâr etmekte... Gerçekten kazanan var mı bilemem? Bildiğim, göz göre göre “İzmir’in kaybettiği”dir...
“Demedi” demeyin!
Paylaş