Paylaş
AÇIKCASI siyaset yazmak istemiyorum...
“Büyük partinin küçük parti ile flörtü”nden filân bahsetmek istemiyorum.
“Yuuuuh” seslerinden uzakta kalmanın en güvenilir yolu bu son günlerde.
Onun yerine, “bir yaz gecesi yazısı” yazmak istiyorum.
Biraz, Shakespeare’in “Bir Yaz Dönümü Gecesi Rüyası” gibi olsun.
Biraz da meşhur gazele benzesin:
“Bir yaz gecesi Çamlıca mehtâbına geldin
Vallahi o gün sen iki mehtâba bedeldin
Ay’dan da, Güneş’ten de, semâdan da güzeldin...”
Musikîden yeterince söz edemesem bile, değerli dost Gürol Tonbul’un, “İyi ki Tiyatro Var” kitabından bir alıntı yapar, hiç değilse, kadîm nüktedan Bernard Shaw’u anarım diyorum:
“...Shaw’ın bir oyunu Londra’da sahneleniyor. İlk gösterim akşamının oyun sonu alkış kıyamet kopuyor. Shaw’u sahneye davet ediyorlar. Alkış artarak devam ediyor. Ama aradan bir ‘Yuuuh!’ sesi yükseliyor. Herkes şaşkın. ‘Yuuuuh!’ devam ediyor. Shaw sakin bir biçimde elini kaldırarak, yuhalayan seyirciye dönüyor: Dostum, ben de seninle aynı kanıdayım. Ama sadece ikimiz, seyir zevkinden kuduran bu kalabalığa karşı ne yapabilriz ki?”
“Aynı gökyüzüne ve yıldızlara şimdi Rize’den de bakanlar var” diyor bir ses içimden.
Seyrediyoruz, direniyoruz, söyleniyoruz, kuduruyoruz, kestiriyoruz filân...
“Ne keder ne yas olur yıldızların altında” diyor şarkı...
Hep öyle olmuyor işte!
Zaten, “Romantik Komedya”nın sonunda, “yaramaz” peri Puck, aşağıdaki sözlerle başladığı repliğiyle, şöyle yapar kapanışı:
“Biz gölgeler, kusur işlediysek eğer
Şöyle düşünün ve bizi hoşgörün:
Bu hayaller görünürken sahnemizde
Siz de biraz kestirdiniz yerinizde.”
Yazı da biraz böyle oldu farkındayım...
Oysa, “Yıldızlı semâlardaki haşmet ne güzel şey” diyesim vardı.
En fazla, “büyük ayı ile küçük ayınının halleri”nden bahsedecektim.
Olmadı...
Paylaş