Bir kent nasıl yavaşlayabilir?

YAZIN son günlerinde, hatta güz esintileri de başlamışken, vesileyle, bir sonbahar yaprağı misali; aklımdan hiç çıkmayan bir şiir düştü ayaklarımın dibine. Bu yazı, o vesileyi anlatır... “İlkyaz”daki dizelerinde Gülten Akın, “Ah, kimselerin vakti yok / Durup ince şeyleri anlamaya...” der malum. Ve ince şeyler için durmadan önce, biraz yavaşlamak gerektiği çıkarımını da, okuyucunun idrakine bırakır...

Haberin Devamı

 


İnce şeyleri görebilmek için, bir kent nasıl yavaşlayabilir? Bu sorunun, basit ama yadırganan bir yanıtı var. Çünkü, yavaşlayarak incelmesi, sıradanlıktan kurtulması, ayrıcalıklı ve gözde olması için; büyük olması yetmez, küçük olması yetmez... Güzel olması, “yüzüne bakılamayacak kadar çirkinleştiği halde, aman daha beter olmadan görelim” kaygısını yelpazelediği için görülmeye değer bulunması yetmez. Yüksekte olması yetmez; tabii alçakta olması da... Sıcak olması yetmez, soğuk olması da... Eski olması tek başına anlamlı değildir. Sadece yeni olduğu için de anlam kazanmaz. Sadece ucuz olması belirleyici değildir. Sadece pahalı olması da, insanları kaçırmaya yetmez. Kent sakinlerinin varlıklı ya da yoksul olması yetmez, tek başına... Özgün bir mutfağı olması da yetmez, açlıktan kırılıyor olması da. Sadece sanat üretilmesi yetmez orada; sanatın, sadece tüketilmesi de yetmez. (Bizde küçümser bir edayla kullanılsa da, ben hakkını vererek anlamlandırıyorum...) Sadece çalgıcıları olması yetmez, dinleyicileri olması yetmez sadece... Bunların hiçbiri tek başına yetmez! Bunların hepsini, bir arada, anlamlı, görünür, duyulur, iz bırakır, katma değere dönüştürür ve tarihe not düşürür hale getiren şey, o kentin herkesin göremediği “inceliklere verdiği değerdir”.
Bakınız, İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı’ndan gelen “ince bülten”de ne diyor? “...İKSEV, 2015 yılından bu yana sürdürdüğü Uluslararası Çalgı Yapımı Atölyelerini yeni bir aşamaya taşıyor. Dünyanın çeşitli ülkelerinden ustalarla çalgı yapım öğrencilerini buluşturan 5. Uluslararası Çalgı Yapım Atölyesi ve Sergisi’nin yanı sıra bu yıl Türk ve yabancı çalgı yapım ustalarını bir araya getiren, ustalık sınıfı niteliğindeki ‘İzmir Buluşmaları’ etkinliğini de düzenliyor. Bu buluşmaların ikincisi ve ‘Uluslararası Çalgı Yapım Atölyesi’, 26 - 30 Eylül 2022 tarihleri arasında İKSEV Karataş binasında gerçekleştirilecek. ‘İzmir’i uluslararası bir çalgı yapımı merkezi haline getirmeyi amaçlayan’ etkinliğin bu yıl ki konukları, her biri çalışmalarını Fransa’da sürdüren ve alanında çeşitli yarışmalardan ödülleri de bulunan Andrea Frandsen (Danimarka), Francois Dennis (Fransa), Gilles Duhaut (Fransa) ve Helene Beaury (Fransa) ile Öğr. Gör. Halide Karabiber (Anadolu Üniversitesi), Öğr. Gör. Dr. Murat Ufuk Güler (Dokuz Eylül Üniversitesi), Öğr. Gör. Sinan Uçar (Bülent Ecevit Üniversitesi) ve çalgı yapımcısı İsmail Kaya olacak. Dokuz Eylül Üniversitesi’nin de destek verdiği etkinlik kapsamında, 30 Eylül 2022 Cuma günü saat 14.00’de aynı zamanda ‘Traité de Lutherie’ isimli çalgı geometrisi kitabının yazarı olan Francois Dennis İKSEV’de bir de seminer verecek...”
“Sınırlı bir kitleyi ilgilendiriyor ve pazardaki limon fiyatlarına da bir etkisi olmaz (?!)” zannedilen bu haberi, gönül telimi titrettiği için paylaşmak istedim. Bazı okuyucunun, “her iş bitti de...” diye sitem edeceği bu yazıda, İncelik şuraya gizlenmiştir: “Dünyalığını çalarak yapanların baştacı edildiği ülkelerde, çalgılarını çalarak sanat yapanlar” çok da ciddiye alınmazlar. Kuşkusuz, bu bir tercihtir... Bu tercihin sonuçlarını kader zannetmek ise, incelikten hayli uzağa düşer. Onun adı başka bir şey; buraya yazamıyorum.

Yazarın Tüm Yazıları