Berlin Filarmoni neden “bis” yapmadı dersiniz?

26’NCI Uluslararası İzmir Festivali, “Festival Özel Konseri” ile sona erdi...
Eli değenlere –okkalı- bir teşekkür, boynumuzun borcudur!
Bu ev sahipliği, “öyle böyle önemli iş değil...”
130 yıllık bir orkestrayı ağırlamaktan bahsediyoruz...
“Berlin Filarmoni” gibi bir efsanenin İzmir’de sahne alması için, “Alt tarafı bir konser” deyip geçemezsiniz...
Bunun bir de üst tarafı var çünkü...
Heyecan verici bir repertuvar bizi bekliyordu...
Bunca yıllık aradan sonra, ilk defa bir konser için “özel izinler”le kapılarını açan Efes Antik Tiyatro’da...
Schubert’in, “büyük ama gösterişten uzak” denilen “Bitmemiş Senfonisi” ile –merhaba- dediler, dolunay gecesine...
Ardından, Bottesini’nin, çello, kontrbas ve orkestra için düzenlenmiş “Büyük İkili Konçertant”ı, Efe ve Fora Baltacıgil’in “tek bedende” hissi veren icrasıyla kanatlandı adetâ...
Ve nihayet, Beethoven’in 7. Senfonisi ile müthiş final...
Bu eseri, “dünya üzerinde en iyi yorumlayan orkestra” yakıştırmasının haksız yere fısıldanmadığını anlamak için, bir şefin, orkestra için “ne demek olduğunu” fark etmek ve yetmiş küsur kişinin “birlikte yorum yapmak” yetisine “nasıl ulaştığını yaşayıp tanık olmak” için, kesilen soluğunuzu, dakikalarca idareli kullanmanız gerekiyormuş.
Şef Sir Simon Rattle yönetimindeki topluluğun, hissettiği ve hissettirdiği müzikal disiplin, “ayaksız yürümek, kanatsız uçmak” rengine yakın bir konsantrasyon.
Bu hallerinin, (eğer Meryem Ana’yı ziyaret ettilerse, bilemiyorum) -sadece bir sahne dolusu hacının ruhaniyeti-yle açıklanması, tuhaf olur elbet. (?!)
Ama bir gün kısmet olursa, “Bütün müzikler yerden göğe yükselir, sadece onun müziği gökten yere inmiştir” denilen
Mozart’ı da bu orkestradan dinlemek isterdim.
Bu arada, bazı sevgili İzmirliler, yine “en çok konserin ortasını merak etmiş” olmalılar ki, yine -çok sayıda seyirci- konser başladıktan sonra geldi ve konser bitmeden de ayrıldı Antik Tiyatro’dan...
-Bu konserin izleyicisi olmadığını- düşündüğüm, yalnız o mekânda görünmek, selamlaşmak ve “Ben de oradaydım” diyebilmek için boy gösterenlere söyleyecek çok şey var ama yazının havasını bozmak istemiyorum.
Lâkin, Berlin Filarmoni, neden “bis” yapmadı dersiniz?
Yazarın Tüm Yazıları