Paylaş
Daha doğrusu, geri bildirimlerini hiç esirgemeyen bir okuyucumdan, “hâle münasip” bir armağan aldım; hemen paylaşıyorum...
Cuma günkü yazıma,
“Celsus’ta bir kedi olmak” başlığını atmış, 28. İzmir Festivali’nde, Celsus Kütüphanesi’nde, bizlerle birlikte, “Arte Dei Suanatori topluluğu ve Rachel Podger”i dinleyen, üstelik adının da “Amadeus” olduğuna beni inandıran gamsız bir kediden söz etmiştim.
Fırsatını bulmuşken hemşehrilerime sitemle karışık takılmış, “Anladım ki, İzmirli kıymetini yeterince bilmese de, işin tadını bu kedi çıkartıyor. Çünkü –dünyanın sanatçısı- ayağına kadar geliyor” diyerek, İKSEV’in, kamera arkasını kimselerin bilmediği bu zor prodüksiyonunu, tüm içtenliğimle alkışlamıştım.
Hızımı alamamış, son paragrafa,
Ahmet Rasim / Tatyos ve Orhan Veli’nin “rast” rüzgârıyla...
“Bir gönlüme bir hâl-i perişânıma baktım” diye başlayıp,
“Bir de Celsus’ta kedi olsam...” temennisiyle bitirmiştim.
Aklımca, hoş bir yakıştırma peşindeyken, meğer bilmeden baltayı taşa vurmuşuz...
“Efes’in Kedileri” çoktan şöhret olmuşlar da haberimiz yokmuş.
Herhangi bir arama motoruna, fotoğrafta gördüğünüz kitabın adını yazıverin, ne söylediğimi anlayacak, küçük çaplı bir koleksiyona ulaşacaksınız...
“Tesadüf ötesi” bir kolaj içeren fotoğraf’ın öyküsünde ise, dost bir okuyucunun, “durumdan vazife çıkartan” inceliği ve emeği gizli.
Bu vesileyle, önceki maillerinde,
“Yazılarınızdan zaman zaman, nezaketinizden ise her zaman feyz alan bir yaşıtınızım” diyecek kadar “mültefit” / Zaman zaman, “beynimizde çalan ziller, okuyucu olarak harcadığımız çabanın kotasını doldurduğumuzu haber veriyor” diyecek kadar “açık sözlü” / Zaman zaman, “yazınız bütün anlamlandırma çabalarımı boşa çıkarıyor” diyecek kadar, “samimi, eleştirel ve keskin” / Zaman zaman, “zaten eriştiğimiz şu zaman ve mekânda bu teferruatı sizinle benden başka hiç kimsenin umursayacağını sanmıyorum” diyecek kadar “gerçekçi ve acımasız”, ama her zaman, “bir yazıyı yazan kadar okuyanın da çaba harcaması gerektiğini inkâr etmem” yollu bir öngörüyle “cesaret verici” olabilen bu okuyucuma;
Nihayetinde, bu satırların yazarına...
“Asla bir entelektüel şımarıklığı içinde olmadan, ama -zihninizin son takat zerresine tâlip dostâne bir samimiyet- ile -bir yazı adamının tek beklentisi, bu satır aralarından filizlenen dostluklardır- demek ihtiyacındayım” dedirtecek kadar “gönül çelen” Sayın Metin Susan’a, şükranlarımı sunuyorum.
Paylaş