Paylaş
“İç sesim neler yazdırtıyor bana ?” diye...
Nedense, “Ağustos yazıları”nda, “Yerel Yönetim”ler ön plâna çıkmış !
“...Bu kentte; ‘ıslak – kuru’,
‘hiç bir krizin iyi yönetilebildiğini’ düşünmüyorum” demişim meselâ; “Ağustos”ta...
Yine bir “Ağustos” ayında,
“...Körfezde, ‘su yolu’nun bu kadar kısır kullanılmasına,
anlam veremiyorum” diye yazmışım.
“...Bu kentte; bilinçli veya bilinçsiz,
‘sanatın ve sanatçının bu kadar değersiz kılınması’nı, içime sindiremiyorum...”
çıkışı, yine bir “Ağustos” ayına rastlamış..
“...İzmir’in hiç bir şey için; ‘politika üretememesi’ne, içerliyorum.
Bu kültürel altyapının, ‘vizyon sahibi’,
(yeterince) ‘yerel yönetici yetiştirememesi’ni yadırgıyorum”
diye dert yanışım, bir “Ağustos” ayında kaleme alınmış.
“...Kentlinin hayatını kolaylaştıracak,
‘basit ve ucuz çözümler’in ıskalanmasına sinirleniyorum” cümlesinin,
bir “Ağustos” ayında dillendirilmesi de mi tesadüf ?
“...Yerel yönetimlerin, bu kentte,
‘yerel medya’yı, bu kadar sahipsiz bırakmasını,
‘intihar’ ile eşdeğer görüyorum” kaygısını paylaşmam,
“Ağustos”a denk gelmiş.
“...Bu kadar Üniversitesi olan bir kentin,
‘seçilmiş İzmirli muhtarların -yetkinlik haritası-nı çıkartıp,
bu kente hizmet edeceklere İlişkin beklentilerin çıtasını yükseltecek’
bir bilimsel çalışma üretemiyor olmasına, üstüne, ‘yerel yönetimlerin de,
bu gereksinimi hissedecek bir farkındalığa sahip olmamasına’ söyleniyorum”
şeklindeki çığlık, “Ağustos” ayında atılmış.
“...Bu ve benzer konuları, biraz konuşup, yazıp çizince de;
‘Benden bu kadar ! Danışman filân tanımam.
Babamın oğlu olsa dinlemem. Beğenmeyen siyasete girsin’ tavrını ise, pas geçiyorum.
Kuşkusuz kentli bu kadarını hak etmiyor !” serzenişi de,
“Ağustos” ayına tarihlenmiş...
Ağustos ayının, Gregoryen Takvimi'ne göre yılın 8. ayı olmaktan başka,
“Bir ‘köşe yazarı’nın ‘yerel yönetim kaygılarını tetikleyecek’ ne gibi bir ayrıcalığı olabilir ?” düşüncesini kurcaladım ister istemez. Ve buldum sonunda !
“Ağustos” ayı, (bazı) “yerel yöneticiler”in, seçmene bakışı hakkında,
“gizlenmiş egolar”ı çağrıştırıyormuş meğer; ben de ondan ayaklanıyorum zâhir !
Çünkü “Ağustos”un 31 gün olma öyküsü, tamamen bir siyasî ego meselesi olarak yazılmış.
Mart ayı ile başlayan Roma takvimine göre,
altıncı ay olan Sextilis, İmparator Augustus’a adanır; malûm...
Ancak bir önceki ay olan Quintilis, daha önce Julius Sezar’a adanmıştır ve bir gün fazladır.
Agustus da ister; “bu fazla gün”ün ayrıcalığını...
Gariban Şubat ayından bir gün Ağustos’a eklenerek,
bu siyasî sorunu ustaca çözerler...
“Kıssadan hisse umuma mahsustur...” diye bitirirsek,
İzmir’de, bir Ağustos’a daha “merhaba” demiş olacağız.
Paylaş