Paylaş
ANKARA’da, Mülkiyeliler Birliği’nde çok güzel yapıyorlar “3 peynirli tost”u... Bazen evde de deniyorum, fena olmuyor. Ama yemekte “spesial” denilen şey, “taş yerinde ağırdır”la örtüştüğü için, yolum düştükçe yerinde yemeyi tercih ediyorum. Birbirine benzemeyen tatların, bir estetik uyumla birleştirilmesi halinde lezzet kaçınılmaz oluyor, “melez güzelleri” gibi bir şey yani. Şimdi diyeceksiniz ki, “Benzetecek başka şey bulmadın mı?”
Sokaklarda aç karnına koştururken, “aklıma ilk düşen çağrışım bu oldu” desem, bir anlam ifade eder mi; bilmiyorum. Alsancak’ın göbeğinde, yüzyıl savaşlarına dönen kaldırım yenileme faciasına paçayı kaptırınca, durumdan vazife çıkarttım. Hilton Oteli ve civarındaki birkaç sokakta küçük bir gözlem turu yapmak yetti perişanlığı fark etmek için. Bu sokaklarda kaldırım kaplaması olarak kullanılan (benim sayabildiğim) 8-9 çeşit farklı malzeme var. Brüt beton, küp şeklinde küçük granit taş, mozaik, çakıl taşlı karo, 20x20 küçük seramik karo, 30x30 büyük seramik karo, pembe kilit taşları, beyaz kilit taşları ve şimdi de büyük bloklar halinde perdahlanmış granit taşlar... Bir curcuna yaşanıyor açıkcası. Ayrıca, bu kaldırım ve kaplamaların yükseklikleri de biribirinden farklı. “10 günde bitireceğiz” demişler başlarken. “Her gün soruyoruz, -iki gün kaldı- diyorlar. O iki gün bir türlü bitemedi” diye dert yanıyor esnaf. Bedestendeki –bugün peşin yarın veresiye- tabelalarına gizlenmiş şark kurnazlığı gibi bir şey. Kent kimliği üstüne “büyük projelerle” uğraşanlar, küçük konforları ve estetik kaygıları görmezden geldiklerine göre, siz de takmayın böyle şeylere derim. Eve gidince, “3 peynirli bir tost” yapın kendinize. İçine kekik de koyun, mis gibi koksun ortalık. Yanında, ince belli bardakta bir de demli çay. “Sokaklar ne mi olacak?” Orası Allah’a emanet...
Bir toplantının ardından
ÂKİL âkil dedikleri / senden benden yok farkları.
“Soru işareti, ünlem” / süreç diye bildikleri...
Kaldırım sözcüğünün etimolojisi
“BİR sürü farklı noktada, aynı anda başladığına ve işler gamsız gamsız yürüdüğüne göre...” dedi bir dost, “Kaldırım sözcüğü anlamını, ‘kaldırıp kaderine terk etmek eylemi’nden alıyor olsa gerek...” Bir şey daha öğrendik, bahaneyle...
Bu işe Bernard Shaw ne derdi acaba?
“SADECE deneyimlerden bir şeyler öğrenilebilseydi, Londra’daki kaldırım taşları en akıllı kişiden de akıllı olurlardı” cümlesinin sahibi, aynı yazının içinde, hem kaldırım hem de âkil kavramını kullanma becerisi yüzünden “büyük usta” unvanını fazlasıyla hak ediyor. Şimdi iş, İzmir için doğru çıkarımları yapabilmekte.
Paylaş