(…-) Kader mi, zafer mi ?

 Çok da fazla bir şey değişemeyecek hayatımızda !

Haberin Devamı

 

Birkaç gün, tarih atarken “yıl” bölümünü yanlış yazacağız; hepsi o kadar… İnanmayan gözlerle, “hepsi o kadar olur mu canım ?” diye itiraz ettiğinizi görür gibiyim. Gelin bir deneme yapalım sizinle… Meselâ, şu okuduğunuz yazının tarihini yanlış atıvermiş olsam… Ben bilgisayarın tuşlarında dolaşırken, Sizler de yazdıklarıma bir göz atıverseniz; sonra da oturup dertleşsek… Desem ki;

 

(Çoğunluğa kapılıp,“bütün bunları ‘ÜST AKIL’ yapıyor !” Zaten bir süredir, büyüklerimiz de, “bu işlerde ‘ÜST AKIL’ın parmağı var” söylemine sarılma eğiliminde. “ALT AKLI temsil ettiğini kabullenenler” için, bir sakıncası yoktu bu tarifin…) Bu giriş yetmese, devam etsem;

 

Haberin Devamı

(Her şey, varlığını karşıtına borçlu olduğuna göre, “ÜST AKLI” tanımlayabilmek için, ona mukayese edebileceğiniz bir rakip bulmak icap eder… Özetle, bir şeyin “üstte olduğu” iddiası, ancak, onun altında kalan (ve buna müstehak olduğunda uzlaşılan) başka şeyler olduğu gerçeğiyle doğrulanır.) Sonra, birlikte ayrıntıya insek;

 

(“Bu ÜST AKIL ne kadar üstümüzde ? Biz sürekli olarak alçakta durduğumuz için, kendiliğinden mi yukarıda kalıyor ? Yoksa, biz çukurda kaldığımız için, sıradan bir düzlüğe ‘üst’ muamelesi mi yapıyoruz ?”) Sözcüklerle oynasak biraz da;

 

(“Göreli de olsa, ÜST AKIL nedir; neyi ve neleri temsil ediyor ?” Genel kabul görmüş bir ÜST AKIL tanımı, ya da algısı mevcut bulunmakla birlikte, herkesin tarifindeki ÜST AKLI, kendine göre bir biçimlendirişi, ÜST AKIL’a baktığında gördükleri, göremedikleri, kendine göre ÜST AKIL’a yakıştırdıkları, yakıştıramadıkları, ÜST AKIL’da aradıkları… Buna karşılık, ÜST AKIL’da buldukları, bulamadıkları ve bütün bunlardan sonra ve bunlara rağmen; ÜST AKIL’dan beklentileri (?!) var…  Kendi hayal dünyamızda yarattığımız bir ÜST AKIL’dan mı söz ediyoruz ? Yoksa ÜST AKIL’ın kendi kendini tarif ettiği bir ÜST AKIL’dan mı ? Konuşulabilir, tartışılabilir bir ÜST AKIL’dan mı söz ediyoruz ? Yoksa, erişilmez, üstüne söz söylenmez, dokunulmaz, adetâ bir tabu… Hattâ tabu ötesi bir ÜST AKIL’dan mı ?) İşi, sonuna doğru yokuşa sürsek;

 

Haberin Devamı

(Yukarıdaki aforizmaya sadık kalırsak, ÜST AKIL’ın karşıtı nedir ? Nedir ÜST AKLI yaşatan ? Şurası muhakkak ki… ÜST AKIL’ı tanımlayabilmek için mutlaka bir ALT AKIL’a  ihtiyaç var.  ÜST AKIL’ya anlam veren, O’na önem izafe eden; hayatiyet katan… O’na can veren ve hattâ O’nu var eden batasıca ALT AKIL’dır… ALT AKIL olmadan, ÜST AKIL yaşayamaz ! Bir ALT AKIL olmasa; ÜST AKIL, kime, nereye ÜST AKIL’lık yapacaktır ? “Aklı, sadece ‘alt tarafı’na çalışanların, ÜST AKIL tarafından yönetilmesi, bir ‘Kader Senfonisi’dir” diye seslensek İzmir’den; uyar mı ?”)

 

06 Ocak 2017’de yazılmış, “geçen yılın (kısaltarak özetlediğim) bu ilk yazısı” hiç eskimemişse,  sorular ve kaygılar yerli yerinde duruyorsa; tarih bölümünü doğru yazsanız da bir şey değişmez hayatınızda. Bu yazıya, Beethoven’nin, 5. Senfoni’yi bestelediği, 1808 tarihini bile atsanız, değişmez…

 

Haberin Devamı

“Kader Senfonisi” adıyla da anılan eser, pek çok kişinin kulağında yer etmiş haliyle, çabuk ve ateşli tempoda, dört notanın (sol-sol-sol-mi) duyurulmasıyla başlar ve bütün eserin anafikri olan bu basit motif, tasdik edilerek tekrarlanır…  Beethoven’ın, bu ilk dört notayı, Avusturyalı yazar Anton Schindler’e şöyle açıkladığı söylenir: “Kader kapıyı böyle çalar !” Gözden kaçan ayrıntı, (öyküyü bu yalın haliyle kabul etmeyip), dört notanın, üç nokta bir çizgi (…-) olarak tıklanan mors alfabesindeki “V” harfini, dolayısıyla Lâtince kökenli “Victoria” (zafer) kelimesini temsil ettiğini  ileri süren müzik tarihçilerinin de var olduğudur.

 

“Yaygın teslimiyete” kapılmış ve katılmışlar bir yanda, “Beethoven’ın kadere baş kaldırışını ve sonunda zafere ulaşmasını simgelediği” inancıyla, bu esere “Zafer Senfonisi” adını verenler, diğer tarafta…  İşte 2018’de, aynı senfoniye “kader ya da zafer” adını yakıştırmak, sizin elinizde... “Mucize yok; tercih var ! İkisinden biri…” Ne diyorsun İzmir ?

 

Yazarın Tüm Yazıları