Ya ‘sabit hat’ soruşturması olmasaydı?

Yeni Şafak gazetesinin dünkü manşetinde son derece önemli bir soru vardı:

Haberin Devamı

BU ADAMI KİM KORUDU?

Bahsettiği kişi, 1988 yılında FETÖ yapılanmasına giren, “Servet” kod adını kullanan ve 15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden bir yıl geçtikten sonra, 2017’de 2. Ordu Komutanlığı Harekât Başkanlığı’na, dört yıl sonra da 2020 yılı Yüksek Askeri Şurâ’sında tuğgeneralliğe terfi ettirilerek Kara Kuvvetleri İstihbarat Başkanlığı’na atanan Serdar Atasoy’du.

ÇALINTI SORUYLA SUBAY OLMUŞ

Atasoy “itirafçı” olarak verdiği 1 Şubat 2021 tarihli ifadesinde, 1988 yılında, lise birinci sınıftayken FETÖ’ye katıldığını, 1991 yılında Harp Okulu’na çalıntı sorularla girdiğini söyle anlattı:

“Askeri liselere hazırlık döneminde yurtta Yavuz Kod adlı şahsa ait odada ders çalışırdık. Burada Yavuz bize sorulabilecek soruların bulunduğu testleri getirdi. Bu dönemde ayrıca mülakatta sorulabilecek soruları sorardı. Yavuz bu dönemde, bizi cemaatle bağlantısı olmayan bir dershaneye kayıt yaptırdı. 1991 yılında ben, İskender (Girgin), Erdal Kara Harp okulunu kazandık. Mezun olup 1995-1996 yıllarında Tuzla Piyade Okulu’nda eğitim aldım. Bu dönemde Yavuz beni Altunizade’de bulunan FEM dershanesinin üst katına Fetullah Gülen’in yanına götürdü. İlk başta büyük bir salonda namaz kılındı ve akabinde beni küçük bir odaya götürdüler. Daha sonra Fetullah Gülen bana o dönem rütbem olan teğmen yani tek yıldızı taktı ve elini öpüp ayrıldım.

Haberin Devamı

ÇALINTI SORUYLA KURMAY OLMUŞ

Serdar Atasoy, ifadesinde kurmaylık eğitimi için Harp Akademileri’ne girişte de FETÖ yöneticilerinin kendisine verdiği sorularla hazırlandığını ve kazandığını şu cümlelerle anlattı:

“2003 döneminde kurmaylık sınavına hazırlanıyordum. İsmini hatırlamadığım bir ‘abi’ beni Kavacık’ta bulunan bir eve çağırdı. Burada bize kurmaylık sınav askeri kültür ve genel kültür sorularının büyük kısmını verdiler. Burada olanın kimseye söylenmemesi konusunda yemin ettirdiler. Bu soruları aldıktan sonra sınavı kazandım.”

Sonrasında TSK içindeki kariyer basamaklarını hızla geçip, 2008’de Harp Akademileri’nde Stratejik Araştırma Enstitüsü’nde plan subayı, 2010 yılında Kara Harp Okulu’nda öğretim üyeliği ve Afganistan’da görev yaptı. 2012-2014 arası KKTC Kıbrıs Türk Kuvvetleri’nde tabur komutanı, 2014’te Bangladeş Dakka Askeri Ataşesi oldu. 15 Temmuz darbe girişiminde Bangladeş’te iken adı, darbe bildirisinde imzası bulunan Cemil Turhan’dan ele geçirilen Cumhurbaşkanı yaver adayı listesinde yer aldı. Darbeci general Sinan Sürer tarafından oluşturulan “Ataşeler” isimli WhatsApp grubundan, Genelkurmay Başkanlığı yönetime el koymuştur, muha-taplarınıza bilgi veriniz” şeklindeki mesaja da Emredersiniz komuta-nım” yanıtını vermişti. 2016 sonuna doğru Türkiye’ye döndü, önce Erzincan’da 3. Ordu, daha sonra Malatya’daki 2. Ordu Harekât Başkanlığı’na tayin edildi.

Haberin Devamı

2020 yılında YAŞ kararı ile tuğgeneralliğe terfi ederken Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı’na atandı.

Ya ‘sabit hat’ soruşturması olmasaydı

SABİT HAT SORUŞTURMASI ORTAYA ÇIKARDI

FETÖ’cü Serdar Atasoy’un kendi ağzından bu bilgiler “Bu adamı kim korudu?” sorusunu çok önemli hale getiriyor. Bu atamalarda rolü olan kurumlarda görev yapan kişilerin örgütle iltisakı olup olmadığının araştırılması gerekmez mi?

TSK içinde FETÖ unsurlarının bulunması, terfi etmeleri ve sonunda Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Daire Başkanlığı’na kadar yükselmelerinin yaratacağı ulusal güvenlik riskini tahmin etmeye hayal gücümüz bile yetmez. Ve maalesef bizim hayal edemediğimizi FETÖ gerçekleştiriyor. FETÖ ile mücadelenin ne kadar önemli olduğunu gösteren bu olay herkese örnek olmalı. “Bu adamı kim koruyor?” sorusunun cevabını mutlaka yetkililer bulmalı.

Haberin Devamı

Ama bu soruya ben de bir ekleme yapayım: Kamuoyunun “ankesörlü hat” diye bildiği “sabit hat soruşturması” başlamasaydı ne olurdu, hiç düşündünüz mü?

Çünkü Serdar Atasoy’u darbeden dört buçuk yıl sonra FETÖ ile ilişkisini itirafa götüren gelişme “sabit hat” soruşturmasıdır.

1999’DAN BERİ SABİT HAT KULLANIYORMUŞ

Nitekim Serdar Atasoy’un ifadesinde, kendisine 21 Ocak 2020 tarihli karar ile yapılan HTS incelemesinde 2005-2008 yıllarında FETÖ’nün sivil imamlarıyla ankesörlü hatlar üzerinden görüştüğü soruldu. Dahası 2003-2005 döneminde yine ankesörlü hat üzerinden görüştüğü sivil imamların da adını verdi. İşin ilginç yanı, Serdar Atasoy, Harp Okulu’ndan mezun olduktan sonra Trabzonlu Ali İhsan isimli doktor ardından onun tanıştırdığı Emre isimli şahıs üzerinden örgüt ile ilişkisine devam ederken, 1999 yılından itibaren örgütteki mahrem imamlarla irtibatı da ankesörlü hat üzerinden gerçekleştirdiğini itiraf etti.

Haberin Devamı

SABİT HATTA 7 BİN 497 FETÖ’CÜ İTİRAFÇI OLDU

15 Temmuz darbe girişimine 8 bin 800 kişi katılmış, bunların 5 bin 600’ü subay ve astsubayların da aralarında bulunduğu rütbeli FETÖ mensuplarından oluşmuştu. Bunlarla ilgili tutuklama, ihraç işlemleri hemen yapıldı.

Şimdi size çarpıcı bir rakam vereyim: 15 Temmuz’a 5 bin 600 subay astsubay katılmışken, 2017 Kasım ayında başlayan “sabit hat” operasyonlarında bugüne kadar TSK’ya sızmış 22 bine yakın isim tespit edildi. Yani darbeye katılanların dört katı. Mahrem imamlarla irtibat kurduğu tespit edilen 21 bin 901 kişiden 20 bin 97’si gözaltına alındı ve 7 bin 777’si tutuklandı. Bunların 7 bin 497’si yani yüzde 37’si örgütsel ilişkisini itiraf etti ve serbest kaldı. FETÖMETRE uygulamasına son verilmesiyle doğan boşluğu sabit hat soruşturmaları ile gidermek için canla başla çalışılıyor. Ama tek bir FETÖ’cü kalmayıncaya kadar her yöntem etkili bir şekilde uygulanmalı, eğer bir gün bir felaketle karşılaşmak istemiyorsak...

Yazarın Tüm Yazıları