Paylaş
Peki kan lekesini en iyi ne çıkarıyor? Onu da geçen hafta gördük. En iyi beyazlatıcı, dünyanın süper gücü, yani “süper beyazlatıcı” Beyaz Saray.
Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın ölüm emrini veren Suudi Veliaht Prensi Bin Selman’ın elindeki “kanı” yayınladığı bir istihbarat raporuyla aklayıverdi.
CİNAYET ONAYI PRENS’TEN
2 Ekim 2018’de Suudi Arabistan’ın İstanbul Konsolosluğu’na giren ve orada Veliaht Prens Bin Selman’ın gönderdiği 15 kişilik infaz ekibi tarafından vahşice katledilen Cemal Kaşıkçı cinayetiyle ilgili Amerikan Ulusal İstihbarat Dairesi tarafından yayınlanan rapor, herkesin bildiği bir gerçeği bir kez daha dile getirdi. Raporda Bin Selman şu cümlelerle suçlandı:
“Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’yı yakalamak veya öldürmek için İstanbul, Türkiye’de bir operasyonu onayladığı değerlendirmesinde bulunuyoruz. Bu değerlendirmeyi, Veliaht Prens’in Krallık’taki karar verme üzerindeki kontrolüne, önemli bir danışmanın ve Muhammed bin Selman’ın güvenlik ekibinin üyelerinin operasyona doğrudan katılımına ve Veliaht Prens’in yurtdışındaki muhalifleri susturmak için şiddet içeren tedbirler kullanmayı desteklemesine dayandırıyoruz.”
Bu raporun yayınlanmasından hemen sonra Beyaz Saray, dünyanın gözünün içine baka baka vahşi katliam emrini veren Bin Selman’ı aklamaya girişti.
İSİMLERİ SİLDİ
Önce 76 kişi hakkında vize yaptırımı kararını açıkladı ama isimlerin kimler olduğunu gizledi. Ardından üç kişinin ismini listeden çıkardı. ABD Başkanı Biden, pazartesi günü açıklama yapacağını duyurunca dünya Veliaht Prens hakkında da yaptırım kararının açıklanacağını bekledi.
Ama öyle olmadı.
Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’a yaptırım uygulamamanın “doğru karar” olduğunu belirtti ve ilerleyen dönemde de yaptırım uygulanmayacağını da açık etti.
Psaki yaptırım uygulamama gerekçesini de şöyle ifade etti: “Suudi Arabistan ile istihbarat paylaşımları, füze saldırıları ve tehditlere karşı savunma gibi önemli ilişkilerimiz var. Biliyorsunuz, küresel diplomasi, gerektiğinde ülkelerden yaptıklarının hesabını sormayı olduğu kadar, ABD’nin ulusal çıkarları doğrultusunda hareket edilmesini de gerektiriyor.”
Beyaz Saray’a göre “Amerika’nın çıkarları” bir insanın vücudunun parçalanarak vahşice öldürülmesinden de adaletten de önemli.
TEHDİT VE ŞANTAJ
Asıl irkiltici olan ise Beyaz Saray Sözcüsü Psaki’nin şu sözleriydi: “Elbette, istediğimiz bir zamanda ve şekilde herhangi bir eylemde bulunma hakkımızı saklı tutuyoruz. Tarihsel olarak ABD, diplomatik ilişkilerimizin olduğu ülkelerin hükümet liderlerini cezalandırmadı.”
Amerikan siyasetinin ikiyüzlü halini göstermesi bakımından bu cümle çok önemli.
Öncelikle, Bin Selman halihazırda Suudi Arabistan devletinin lideri değil. Öyle kabul edilse bile cinayetteki rolü sadece “lider” olmakla sınırlı değil. Veliaht Prens, infaz emrini bizzat veren bir kişi. Yani durum tam da Beyaz Saray Sözcüsü Psaki’ye sorulduğu gibi, “bu durum suikastçıyı cezalandırıp çete liderini cezasız bırakmaya benziyor.”
Psaki’nin açıklamasındaki şu cümle ne anlama geliyor: “Elbette istediğimiz bir zamanda ve şekilde herhangi bir eylemde bulunma hakkımızı saklı tutuyoruz.”
İşte size açık açık tehdit ve şantaj örneği. Yani Beyaz Saray, Cemal Kaşıkçı’nın parçalanmış bedenini, Bin Selman’ın elindeki kanı, Amerikan çıkarları için her an şantaj için kullanabileceğini gösteriyor. Kendisini istediği kadar demokrasi, ifade ve basın özgürlüğü savaşçısı göstersin artık, Kaşıkçı’nın kanı Biden yönetiminin de eline bulaşmıştır.
BAŞINIZA TÜRKİYE KADAR TAŞ DÜŞSÜN
AMERİKA’dan yapılan açıklamalara dikkat edin: Kaşıkçı cinayetinin çözülmesinde en büyük rolü oynayan Türkiye’ye ile ilgili nedense tek bir olumlu söz etmiyorlar.
Türk devletinin, istihbaratının ve yargısının bu gazeteci cinayetinin aydınlatılması konusundaki mücadelesini ve şeffaf tutumu hakkında tek bir cümle kurmayan Amerika da yine Türkiye’yi eleştirmek için elinden geleni yapmıyor. Hatırlayacaksınız, kısa süre önce ABD Kongresi’nden 54 senatör ortak bir mektuba imza atarak Başkan Joe Biden’a Türkiye’de yaşanan insan hakları ihlallerine karşı harekete geçmesi konusunda çağrıda bulunmuştu. Şimdi de ABD’de Temsilciler Meclisi 170 kongre üyesi Türkiye’deki insan hakları ihlallerini sert bir dille eleştirerek ve bunlara karşı Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ı hareke geçme çağrısında bulunuldu.
Terör örgütü PKK’ya silah ve para veren Amerika, FETÖ’yü kollayan koruyan Amerika, vahşice katledilen gazeteci cinayetin baş failini aklayan Amerika, tutmuş Türkiye’yi eleştiriyor. Hay başınıza Türkiye kadar taş düşsün...
Paylaş