Paylaş
“Fetullahçı Terör Örgütü’nün Türk Silahlı Kuvvetlerimiz içerisine sızmış ve halen deşifre edilemeyen mensuplarının sayıca darbe girişimine katılanlara oranla daha fazla olduğu, menfur darbe girişmişinde kullanılmayan hücrelerin mevcudiyetinin ve bu yönüyle terör örgütünün Devletimizin Anayasal düzeni ve bekası açısından halen en büyük tehlikeyi ihtiva eden terör örgütü konumunda bulunuyor.”
Bu cümlelere açıklamasında yer veren sıradan bir kurum değil, son zamanlarda yaptığı FETÖ operasyonlarıyla gündeme gelen İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı.
İzmir’de, 19 Kasım 2019’dan bu yana Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki FETÖ mensuplarına yönelik gerçekleştirilen 14 operasyonda, 1529’u muvazzaf toplam 1966 kişi gözaltına alındı. Önceki gün de bunlara bir yenisi eklendi: 103’ü muvazzaf, 134 asker ile 14’ü darbe girişimi sonrası ilişikleri kesilen askeri okul öğrencisi olmak üzere toplam 148 kişi hakkında 46 ili kapsayan geniş bir operasyon yapıldı.
Bu rakamlar halen etkili bir mücadele verilen FETÖ tehlikesinin ne kadar yakın olduğunu gösteriyor.
Ve asıl önemlisi, ülkeyi yönetenlerin, siyasetçilerin, yurttaşların İzmir Cumhuriyet Savcılığı’nın açıklamasındaki şu cümle karşısında uykularının kaçması gerekir:
“FETÖ, Devletimizin Anayasal düzeni ve bekası açısından halen en büyük tehlikeyi ihtiva eden terör örgütü konumunda...”
DÜNYADA ÖRNEĞİ YOK
Türkiye, birçok cephede çok çeşitli terör örgütleriyle mücadele ediyor. Bunların arasında PKK, DEAŞ başı çekiyor. Ancak bu örgütlerin ortak yanı devletin dışında olmaları.
FETÖ bunlardan çok farklı; devletin içinde, adeta devletin kalbinde.
Hem sivil bürokrasi içinde, hem iş dünyasında, hem de Emniyet gibi, Türk Silahlı Kuvvetleri gibi devletin güvenlik birimlerinin arasında.
Devletin bir kanadı da yine devlet içinde bu terör örgütüyle mücadele ediyor. Dünyada bunun bir örneği yok.
Tehlikenin ve tehdidin büyüklüğü soyut yorumlara değil, somut rakamlara dayanıyor. O rakamları da yine İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın açıklamasından net olarak görebiliyoruz. Açıklamaya göre ülke genelindeki adli birimlerce 18 Şubat 2021 tarihi itibariyle yürütülen soruşturmalar kapsamında darbe girişimi veya FETÖ terör örgütü üyeliği nedeniyle haklarında işlem tesis edilmeyen 22 bin 154 asker şahıs şüpheli hakkında yakalama ve gözaltı kararı verildi. 20 bin 305’i gözaltına alındı, 7 bin 858’i tutuklandı.
Gözaltı kararı verilen 10 bin 686 kişi adli kontrol kaydıyla, 1761 kişi Emniyet yani kolluk biriminden serbest bırakıldı.
Gözaltına alınanlardan 7 bin 665 FETÖ mensubu etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanarak itirafçı oldu. Yakalanan 20 bin 305’i arasından itirafçı olanların oranı yüzde 38 olarak gerçekleşti.
DARBEYE KATILANIN 4 KATI BULUNDU
Açıklamanın en önemli bölümü ise “darbe girişimi veya FETÖ üyeliğinden bugüne kadar işlem yapılmayan” satırları. Bilindiği gibi 15 Temmuz darbe girişimine 8 bin dolayında subay, astsubay, uzman çavuş, erbaş ve er katıldı. Bunların 5 bin 600’ü subay ve astsubay rütbesindeydi. Bu kişilerde ilgili işlemler darbe girişimin hemen arkasından gerçekleştirildi.
Savcılığın açıklaması, bu 5 bin 600 kişi dışında, 15 Temmuz’dan bu yana TSK içinde toplam 22 bin 154 FETÖ mensubunun belirlendiğini gösteriyor.
DÜŞMANDAN BİLE TEHLİKELİ
Ve her geçen gün bu rakam büyüyor, önümüzdeki günlerde rakamın daha da artacağını göreceğiz. Çünkü FETÖ mensuplarının tespit edilmesinde en önemli yöntemlerden birisi olan ve “ankesörlü hat” diye anılan “sabit hat incelemeleri” ciddi biçimde devam ediyor.
Ancak İzmir Cumhuriyet Savcılığı’nın yazılı açıklamasındaki uyarı herkes tarafından dikkate alınmalı. Dediğim gibi, uykuları kaçırmalı. Bir atasözü vardır: “Sü uyur, düşman uyumaz”. Düşmana karşı tetikte olmak gerektiğini, “Asker uyur, düşman uyumaz” diye bize hatırlatır. Bu sözü karşı düşmandan da beter FETÖ tehlikesine uyarlarsak “Sü (asker) uyur, hatta düşman bile uyur ama FETÖ uyumaz...”
Paylaş