Paylaş
Suikastte Hikmet Fidan’ı yakından tanıyan Fırat Karahan ve Veysi Akgönül önemli rol oynadı. PKK’dan ayrılan Nizamettin Taş’ın başını çektiği yasa dışı PWD’nin (Yurtsever Demokrat Parti) üyesi Veysi Akgönül’ün Diyarbakır’daki ofisine gelen iki PKK’lı, örgüt elebaşı Karayılan’ın talimatını iletti: “Hikmet Fidan’ı öldüreceksin, ya da yarın Bağlar Sağlık Ocağı karşısındaki sokağa getireceksin.”
Veysi Akgönül, cinayeti, PWD adına hareket eden Fırat Karahan ile yapmaya karar verdi, ancak korkup vazgeçti. İkinci plan devreye sokuldu: Hikmet Fidan’ın kaldığı otel gidip “Seninle görüşmek isteyen arkadaşlar var” diyerek, infazcı Serkan Şitilay’ın beklediği adrese doğru yola çıkarıldı. Hikmet Fidan’ı, Kaynartepe Mahallesi 43’üncü Sokak Rahat-1 apartmanının merdiven boşluğunda bekleyen Serkan Şitilay’ın yanına götürürler. PKK infazcısı Şitilay, binanın içinde Hikmet Fidan’ı, ensesine bir el ateş ederek öldürdü.
NE DİRİSİNE NE ÖLÜSÜNE SAHİP ÇIKTILAR
Hikmet Fidan’ı PKK’nın infaz ettiği herkes tarafından biliniyordu ve HADEP Genel Başkan Yardımcısı katledildiği halde Diyarbakır’da kimseden ses çıkmıyordu. O tarihte Diyarbakır Belediye Başkanı olan Osman Baydemir, Hikmet Fidan’ın cenazesini alacak araç bile göndermedi. Dahası, olayı öğrenmek için DEHAP’ı arayanlara, “İsim benzerliği, adi bir olay” diye cevaplar verildi.
O tarihte, Diyarbakır İnsan Hakları Derneği yöneticisi olan Selahattin Demirtaş dahil Hikmet Fidan ile siyaset yapanlar, onun ne dirisine ne ölüsüne sahip çıkabildiler.
Çünkü Hikmet Fidan, PKK tarafından “caş” yani “hain, işbirlikçi” ilan edilmişti.
Bu nedenle o tarihte korkularından dolayı PKK’dan gelen infaz talimatına karşı tek laf edemediler, bugün dahi edemezler.
BENZER SÜREÇ İŞLİYOR
Şimdi benzeri süreç eleştiriler yaparak HDP’den ayrılan Ayhan Bilgen için yürütülüyor.
Önce onun hakkındaki düşüncemi paylaşayım: Ayhan Bilgen, üç dönem PKK’nın siyasi kolu HDP’den milletvekili ve bir dönem de belediye başkanı olmuş bir siyasetçi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde HDP’nin Grup Başkan Vekilliği’ni, sözcülüğünü de yaptı. Elbette, milletvekili, grup sözcüsü iken HDP’yi eleştirmesini beklemek mümkün değildi ama bir gün olsun devlete yönelttiği eleştirinin tekini terör örgütü PKK’ya yapmadı.
PKK’yı terör örgütü olarak görmedi, masum insanları katlederken tek kelime etmedi.
Kobani bahanesiyle 35 kişinin öldürüldüğü olaylar nedeniyle tutuklandı, bir süre cezaevinde kaldı, sonra da tahliye edildi.
Yıllardır siyaset yaptığı partisini eleştirerek HDP üyeliğinden istifa etti. Şimdi, kendisinin de içinde olduğu döneme ilişkin HDP’nin yaptığı hatalardan bahsediyor. Bana göre söylediklerinde doğrular var, teşhislerinde yanlışlar var. Bilgen, PKK terörünün karşısında olsun, istediğini söylesin. Buna karşı yapılacak, eleştiriden öteye geçmez.
TERÖR ÖRGÜTÜ PKK, BİLGEN’İ İZLİYOR
AMA, Ayhan Bilgen için asıl tehlike, PKK terör örgütü ve onun siyasi ayağı HDP’dir. Bu ikisi birbirinden ayrılamaz. Nitekim, Ayhan Bilgen’e sosyal medya üzerinden yapılan tehditler bunu ortaya koyuyor.
Mesela, 2015-2017 arası HDP yönetiminde olan birisi, “Bu Ayhan Bilgen meydan dayağı yemeyene kadar HDP ve Kürt halkı ile ilgili konuşmayı bırakmayacak...” deyince, Bilgen 2005 yılında siyasete girerken aldığı tehditleri hatırlatıp, “2005’te siyasete katılırken, TİT gibi yapılardan aldığım tehditler bugün ayrılırken (HDP) aldıklarımdan daha aşağı değildi” diye cevap verdi.
Eminim, Ayhan Bilgen ve onu takip edenler bu durumun kişisel tepki olmadığının farkındadır.
Ayrıca, HDP yönetiminin suskunluğunun da hayra işaret olmadığını görmeliler.
Neden mi? Çünkü, terör örgütü PKK’nın Ayhan Bilgen’e bakışından dolayı...
10 Ekim 2021 günü İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bu tarihten 15 gün önce PKK’nın HDP’ye gönderdiği bir talimattan söz etmişti.
İşte, PKK’nın o talimatında, HDP’nin Ayhan Bilgen’in siyasi girişimine bakışı şöyle anlatılıyor:
“... Ayhan Bilgen’in yeni parti kurma çalışmaları yürüttüğü yansıdı. ‘HDP’ye oy veririm diyenlerin oranının yüzde 25 olduğunu’ söylüyordu ve HDP’nin ulaşamadığı kesimlere ulaşmayı öngördüklerini belirten açıklamalarda bulundu... Böylesi bir süreçte o türden şeylerin içine girmesi iyi olmadı. Ama zaten uzunca bir süredir problemli duruyor, farklı arayışlar içine giriyordu. Geçmişte de inisiyatif veya siyasi parti kurarak ulaşılamayan bu kesimlere ulaşmayı gündemleştirmişti.
PKK, ‘DİĞERLERİ İÇERİDEYKEN ONU BIRAKTILAR’
Bu aşamadan sonra önemli olan karşıtlaşmaması, zarar vermeyecek bir konumda olmasıdır. Kars pratiğini modele dönüştürerek Türkiye’de etkili olacağını düşünüyor, ama zordur. Hiç kimseyi ürkütmeden, hiç kimseyi karşısına almadan herkesi etrafında tutacağını sanıyor ama bunun gerçekleştirilmesi pek mümkün değildir. Harekete bir şey derse Kürtleri karşısına alacak, bir şey demezse ‘Neden HDP’den ayrıldın da Parti kurdun?’ denecek Dolayısıyla başarılı olması pek mümkün gibi görünmüyor.
Ama eğer gerçekten de HDP’nin ulaşamadığı kesimlere ulaşırsa daha sonra demokratik güçbirliği kapsamındaki oluşumlara katılabilirler. Tabii bu en iyimser tablo. Direkt karşıya alan, zarar veren bir yaklaşım içine de girebilir.
Zaten diğerlerini içeride tutmalarına rağmen onu bırakmaları da anlaşılması gereken bir husus oluyor. Bu tür çalışmaları nedeniyle bırakılmış olma ihtimali yüksektir.”
Bu, terör örgütü PKK’nın üç ay önceki değerlendirmesi.
Bilgen’in, devletle anlaşarak hapisten çıktığını düşünüyorlar. HDP’nin düşüncesi de bunun dışında olamaz. Nitekim, sosyal medyada HDP’lilerden gelen tehditler bunu gösteriyor. Yavaş yavaş başladılar, yakında “caş” yani “hain işbirlikçi” algısını iyice yerleştirecekler.
Çünkü, onların gözünde “PKK’lı değilsen, Kürt değilsin”. Tıpkı infaz edilen Hikmet Fidan gibi, bugün Diyarbakır Anneleri gibi....
Paylaş