Paylaş
Gazze sahilindeki bebeklerin de bombalarla katledildiği saldırıda 1.133 insan hayatını kaybetti, 4 binden fazla insan yaralandı, on binlerce insan evsiz kaldı ve yaşadıkları alanları terk etmek zorunda bırakıldı. İsrail’in bu saldırısına en sert tepki, yıllardır Filistinlilere zulüm uygulayan İsrail’in sebep olduğu sorunları çözmek amacıyla arabuluculuk yapan Türkiye’den geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 20 Ocak 2009’da dünyayı yöneten siyasetçiler ve sermaye sahipleri ile finans dünyasının bir araya geldiği bu durumu eleştiren bir konuşma yaptı. Erdoğan sözünü kesmek isteyen moderatör David Ignatius’u, “One Minute” diye durdurduktan sonra, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in yüzüne şunları söyledi;
“Sayın Peres benden yaşlısın. Sesin çok yüksek çıkıyor. Biliyorum ki sesinin bu kadar çok yüksek çıkması bir suçluluk psikolojisinin gereğidir. Benim sesim bu kadar yüksek çıkmayacak, bunu da böyle bilesin. Öldürmeye gelince, siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz! Plajlardaki çocukları nasıl öldürdüğünüzü, nasıl vurduğunuzu çok iyi biliyorum. Ülkenizde başbakanlık yapmış olan iki kişinin bana önemli lafları vardır: ‘Tankların üzerinde Filistin’e girdiğim zaman kendimi bir başka mutlu addediyorum’ diyen başbakanlarınız vardır. ‘Tankların üzerine çıkıp da Filistin’e girdiğim zaman kendimi mutlu addediyorum’ diyen başbakanlarınız olmuştur ve bana sayılar veriyorsunuz. İsim de veririm, merak edenleriniz vardır belki. Şu zulme alkış tutanları da ayrıca kınıyorum. Çünkü bu çocukları öldürenleri, bu insanları öldürenleri kalkıp da alkışlamak, öyle zannediyorum ki, o da ayrı bir insanlık suçudur.”
Bugün yaşadıklarımıza bakınca Erdoğan’ın 15 yıl önce bu sözleri, arkasına küresel Yahudi sermayesini almış nasıl etkili bir güce karşı söylediği daha iyi anlaşılıyor.
İSRAİL’İN SOYKIRIM OPERASYONU
İsrail, 7 Ekim 2023 günü de Hamas’ın saldırısı üzerine başlattığı “Demir Kılıçlar Operasyonu” ile öncekilerden çok daha büyük bir soykırıma girişti. İki haftada uçaklardan 6 bin bomba atıp, şu ana kadar 1.756’sı çocuk 4 bin 385 kişiyi katletti, saldırılarda 13 bin 561 kişi de yaralandı. İsrail 15 bine yakın konutun yanında savaş suçu işleyerek hastane, okul, cami, kilise dahil tüm sivil hedefleri vururken, en başta Amerika Birleşik Devletleri yönetimi ile Almanya, İngiltere ve Fransa başta olmak Avrupa Birliği kurumları da suç ortaklığı yapıyor.
Ancak, dünyanın dört bir yanından sivil insanlar toplu gösterilerle İsrail’i protesto ederek Filistin ile dayanışma gösteriyor.
Bir anlamda İsrail’e “One Minute” çekiyor!
Bugün ABD ve Avrupa ülkelerinin çoğunda İsrail’e tepki gösterenler, 2009’de Erdoğan’ın “One Minute” çıkışı sonrası Türkiye’nin karşılaştığı muamelenin benzerini yaşıyor.
ABD VE AVRUPA DİZE GELMİŞ
Dünya bugün; ABD’yi bile dize getiren, işlediği savaş suçlarına, soykırıma Avrupa ülkelerini bile ortak eden İsrail ile arkasındaki küresel sistemi adeta ele geçirmiş olan şirketleri, medya yapılanması, STK’ları ile Yahudi sermayesinin gücüyle tanışıyor.
ABD ve Avrupa’da Yahudi sermayesinin söz sahibi olduğu en ünlü medya kuruluşlarında, İsrail’in katliamını haklı gösteren yayınlar yapılıyor. İsrail’in zulmünü meşrulaştırmak adına Hamas tarafından 40 bebeğin başının kesildiği yalan haberi yapılıyor. İsrail hastaneyi bombaladığında bunu İslami Cihad’ın yaptığı yalanı paylaşılıyor. İsrail’e en küçük eleştiri bile kabul edilmiyor, yapan medya çalışanları işten atılıyor. Almanya ve Fransa’da Filistin’i destek gösterileri yasaklanıyor, bunu yapanlar yabancıysa sınır dışı ediliyor. ABD’deki İsrail yanlısı şirketler, ABD’nin en ünlü üniversitelerinde okuyan ve Filistin’i destekleyen öğrencileri tehdit ediyor. Avrupa’da Filistin’i destekleyen futbolcular kadrodan çıkartılıyor. Avrupa ve ABD’de, İsrail’in zulmünü haberleştiren medya çalışanları kovuluyor. Filistinli yazar Adania Shibli için Frankfurt Kitap Fuarı ve Avrupa Yayıncılar Federasyonu’nca düzenlenecek ödül töreni iptal ediliyor. Türkiye’den sanatçı Fazıl Say’ın, İsviçre Migros tarafından İsrail’i eleştirdiği için, dört konseri iptal ediliyor.
OPERASYON ARACI FETÖ
Böylece tüm dünya, İsrail’in, Filistin topraklarını işgal eden 10 milyona yakın nüfusu olan küçük bir ülke değil, arkasında küreselleşmiş, ABD’yi ve Avrupa’yı tüm kurumlarıyla, siyasetiyle etki altına almış Yahudi sermayesinin gücüyle tanışıyor.
Bu açıdan bakıldığında, Erdoğan’ın 2009’da nasıl bir güce “One Munite” çektiği ve o tarihten sonra Türkiye’nin neler yaşadığı daha iyi anlaşılıyor.
Bu açıdan baktığınızda; İsrail ve ABD’nin Türkiye’deki operasyon aracı olan Fetullahçı Terör Örgütü’nün devlet içindeki uzantılarının, 2010’deki Mavi Marmara olayı sonrası aktif biçimde Erdoğan’ı hedef aldığını göreceksiniz.
Hakan Fidan’ın MİT Müsteşarlığı’na getirilmesine en çok karşı çıkan İsrail ve Mossad’ın hedef olduğunu düşündüğünüzde, 7 Şubat 2012’daki tutuklama girişiminin, 17/25 Aralık 2013 operasyonlarının, 2014’te MİT TIR’ları kumpasının, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin kodlarını çok daha iyi çözeceksiniz.
Paylaş