Paylaş
“Konuyu Milli Savunma Bakanlığı kaynaklarına sordum. İncelemenin teğmenlerin ettikleri yeminin içeriği ile ilgili olmadığını tekrarladılar. Sadece Türk Silahlı Kuvvetleri’ni (TSK) böyle bir tartışmanın içine atacağını bile bile onları bu konuda yönlendiren, ‘organize eden’ biri ya da birilerinin olup olmadığı araştırılacak. Çünkü teğmenlerin anons ile bir araya geldiği, basın mensuplarının görüntü almaya yönlendirildiği, teğmenlerin nizami bir şekilde U şeklinde toplandığı, ortaya gelen Teğmen Ebru Eroğlu’nun yemin metnini ezberinden okuduğu, diğerlerinin tekrar ettiği ancak yetkililerin bilgisi ve izni ile mümkün olacak şekilde basına da görüntü verildiği dikkate alındığında önceden bir prova ve hazırlık aşaması olduğu anlaşılıyor.
BAHÇELİ’NİN SORUSU
Mesleğin daha başındaki teğmenler buna kendileri karar veremeyeceğine göre Devlet Bahçeli’nin sorusunda olduğu gibi “Buna kim ya da kimlerin karar verdiği” önemli hale geliyor.
Milli Savunma Üniversitesi kaynakları, yeni mezun teğmenlerin Harbiye’de tarikatların, cemaatlerin hâkim olduğu şeklindeki FETÖ ile birlikte art niyetli kesimlerin yalanlarına karşı devlete ve hem Cumhuriyetimizin kurucusu hem de bir Harbiyeli olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e bağlılıklarını resmi tören dışında haykırmak zorunda kaldıklarını ifade ettiler. Nitekim Teğmen Ebru Eroğlu’nun basına yansıyan benzer açıklaması bu şekilde motive edildiklerini gösteriyor. Askerlikten azıcık anlayanlar da bilir ki; komutanlarının teşviki/emri/izni olmadan böyle bir şey yapmaları mümkün değil. Milli Savunma Üniversitesi’nin (MSÜ) açıklamasında, dışarıdaki FETÖ’cüler ve art niyetli kesimlerden söz ediliyor.
Peki içeride aynı unsurlar var mı? İşte MSB’nin bu incelemesi belki bunu da ortaya koyar.
Yani ortada FETÖ ile başlayan bir algı operasyonu var; FETÖ, işbirliği yaptığı veya kullandığı kesimler üzerinden uzun süredir MSÜ’de tarikatçı ve cemaatçi öğrencilerin olduğu dezenformasyonunu yayıyordu. Her yalan gibi bu yalan da muhalif kesimde tuttu. Sonra belli ki okuldan birileri, üzerlerindeki bu algıyı kırmaları için tartışmaya yol açan gayri resmi yemin edilmesi için öğrencileri yönlendirdi.
Tartışma büyüyünce de bir yalan daha ortaya atarak teğmenlerle ilgili ‘tahkikat yapıldığı’ iddiasını ortaya attı. Böylece dikkatler teğmenleri organize edenlere değil teğmenlere yöneldi. Ama o da yalanlandı.
FETÖ AKLI DEVREDE
İşte FETÖ aklı devrede dememin sebebi bu; önce ‘teğmenler tarikatçı-cemaatçi’ diye algı operasyonu yapıyor, uygun zaman, zemin ve kişileri bulunca bu algının kırılması gerekçesiyle tartışmaya neden olan yemin okunmasını organize ediyor. Kendisi ortaya çıkmasın diye bir gazeteciye ‘Teğmenler hakkında soruşturma yalanını’ yayıyor. Zaten birbirine diş bileyen muhafazakâr kesim ile Atatürkçü kesim birbirine giriyor. Ek olarak da ‘tarikatçı-cemaatçi’ iftirası altında ezilen ‘Atatürkçü’ teğmenleri de ortaya atarak onları yem ediyor. Bir başka kurban da süreçten hiç haberi olmayan Rektör Erhan Afyoncu’dur. O yüzden dışarıdakiler kadar içeride teğmenlere emir ve teşvik verebilecek konumdaki Takım-Bölük-Tabur-Alay Komutanlığı düzeyinde rütbelilere dikkatli bakmak gerekiyor.”
MİT DE DEVREDE
Son yazımda kaldığım yerden devam edeyim. Konuyla ilgili inceleme çok boyutlu sürdürülüyor. Tekrar edeyim inceleme ve araştırma öğrencilerin ettikleri yemin içeriği ile ilgili değil, disiplin ve bunun arkasında öğrencileri buna yönlendirenlerin olup olmadığı ile ilgili. Nitekim, inceleme ve araştırmaya Milli Savunma Bakanlığı değil Milli İstihbarat Başkanlığı dahil devletin ilgili tüm kurum ve kuruluşlarının katılmış olması, varsa teğmenlerimizi kendi amaçları doğrultusunda yönlendirenlerin ortaya çıkartılması amaçlı.
Genç teğmenlerin resmi program sonrası okul yönetiminin bilgisi dışında düzenledikleri yeminin daha önceden provası yapılmış gibi görünüyor.
Öğrencilerin toplanma biçimi Teğmen Ebru Eroğlu’nun yemini ezberden okuyup öğrencilerin tekrarı bunu gösteriyor. O alana basın mensuplarının yönlendirilmesi de bunu gösteriyor. Yani perde arkasında olanlar işin medya ayağını da düşünmüşler.
Bunlar kimler olabilir?
Yazımda adres olarak da teğmenleri bu konuda yönlendirmeye, teşvik edebilecek kişileri şöyle sıralamıştım: “Dışarıdakiler kadar içeride teğmenlere emir ve teşvik verebilecek konumdaki Takım-Bölük-Tabur-Alay Komutanlığı düzeyinde rütbelilere dikkatli bakmak gerekiyor.”
Nitekim teğmenlerin Bölük Komutanı Binbaşı M., Türk Silahlı Kuvvetleri’nden istifa etmiş. İstifasını çevresine “Zaten istifa edecektim” diye gerekçelendirse de tartışmanın ortasına atılan teğmenlerin Bölük Komutanı’nın istifası bana ilginç geldi.
TEĞMENLERİN SÖZLERİNE EKLEME
İlginç gelen konulardan birisi; bunu organize edip kamuoyunda hem TSK hem MSÜ hakkında tartışmaya sebep olan hem siyasi tartışma yaratanların medyayı ve eski askerleri de kullanma becerisi. İçeride ve dışarıda geniş bir ağ olduğu açık. Toplanan teğmenlerin ortasına geçerek yemini tekrarlatan dönem birincisi Ebru Eroğlu’na ait şu sözler basına yansıdı: “Herkes bizi tarikatçı-cemaatçi diye konuşuyor. Biz Atatürkçüyüz, hiçbir cemaat ve tarikatla alakamız olmadığını herkes gördü. Pişman değilim.”
Milli Savunma Bakanlığı kaynaklarından öğrendiğim bilgiye göre; Ebru Eroğlu üstlerine gerekçeyi anlatırken “Pişman değilim” ifadesini kullanmamış. Ama teğmenleri tartışmanın tarafı yapmak isteyenler “Pişman değilim” ifadesini itinayla eklemişler. Bunun da gerilimi tırmandırma amacı taşıdığı açık.
Oysa teğmenlerin hedefinin hükümeti hedef alan bir mesaj vermek olmadığının bir başka işareti Ebru Eroğlu’nun sonradan kapattığı Instagram hesabından Cumhurbaşkanı Erdoğan ile fotoğrafını koyarak yaptığı paylaşımda yer verdiği şu not: “Şanlı yuva Harbiye’den 175. Devre birincisi olarak diplomamı Sayın Cumhurbaşkanımızın elinden alma onurunu yaşadım. Artık en büyük Harbiyeli’nin izinden yürüyerek Türk milletinin emrinde milletimizin ismini yüceltmek için çalışmak asli vazifemdir. Yaşa var ol Harbiye!”
İÇERİDEKİ FETÖ’CÜ MİKROPLAR
FETÖ, MSÜ öğrencileri hakkında başlattığı “tarikatçı-cemaatçi” algısı üzerinden “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sözü ile tamamladığı algı operasyonu ile istediği sonucu elde etti. Bu olaydan gerekli ders çıkarılmalı. Küçük bir kanama gibi üzeri örtülüp iyileşti sanılmamalı. O kanama içerideki büyük bir hastalığın işareti olabilir. Ve eğer içerideki hastalığa neden olan FETÖ’cü mikroplar son unsuruna kadar bertaraf edilmezse sadece TSK, MSÜ değil Türkiye’yi daha kötü günler bekliyor demektir.
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in, Hulusi Akar’dan sonra Genelkurmay Başkanı olduğunda Karargâh’taki tüm odalara astırdığı “FETÖ İLE MÜCADELE SON FETÖ’CÜ ORDUDAN ATILINCAYA KADAR DEVAM EDECEKTİR” sözü rehber olsun.
Paylaş