Paylaş
Ben de avukatlarım Prof. Dr. Köksal Bayraktar, Şehnaz Yüzer ve Nurcan Bayraktar’ın yanında reddetmiştim. İfademe de öyle geçti. Köksal Hoca Silivri Cezaevi’ne ziyaretime geldiğinde, “Hocam, iddianame çıkmadan avukatlığımı üstlenmeyin” dediğimde “Neden?” diye sordu.
“Sizin yanınızda FETÖ’cü Öz’e bu kitapları yazmadığımı söyledim, iddianame ve ek delilleri görmeden siz de bundan emin olamazsınız. Yazdığıma dair en küçük bir delil benim yalan söylediğim anlamına gelir. FETÖ’cü bile olsa; sizin huzurunuzda birine yalan söylemeyi utanç sayarım. Ve siz yalan söylediğim bir konuda beni savunmak zorunda kalırsınız.”
“Peki ne yapalım?” diye sorunca, “İddianame çıksın delilleri görün, siz benim varsa suçumu, yalanımı ya da kitap yazmak gibi sıradan bir fiilimi değil masumiyetimi savunun” dedim.
Öyle de oldu.
Yüzlerce davaya girip çıktım, hep masumiyetimi ve gün geldi “hakaret” sayılan sözümü de savundum.
HERKES SİYASİ HESAP PEŞİNDE
Ekrem İmamoğlu’na Yüksek Seçim Kurulu üyelerine hakaretten verilen ceza ile ilgili tartışmaları ibretle izliyorum. YSK üyelerine hakaret ediyor, dava açılıp “mağdur” oluyor, inkâr etmesine rağmen suçu sabit görülüp ceza alınca da “kahraman” ilan ediliyor.
Zaten ne onun ne de boynuna sarılan İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in yüzünde ve gözünde üzüntü var. Bilakis, Akşener’in verdiği mesajlar gönlündeki cumhurbaşkanı adayının kim olduğunu gösteriyor. Sadece o değil, herkes İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Yüksek Seçim Kurulu üyelerine “ahmak” diyerek ettiği hakareti bir yana bıraktı, “Mahkemenin verdiği 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası ona cumhurbaşkanlığı adaylığı yolunu açar mı açmaz mı?” onun derdine düştü.
KAFTANCIOĞLU’NUN HAKARETLERİNİ DE SAVUNDULAR
Aynı tutumu Canan Kaftancıoğlu’nun sosyal medya üzerinden ettiği hakaretlerden dolayı yargılandığı davada da gördük. Sosyal medya hesabı üzerinden, “‘O... Ç... TAYİP!’ yazılı görsel bulunan ‘Günün özeti. Ben yazmadım miki yazdı!’, ‘RTE, ‘Asıl hedef benim’ diyor, hedef değil asıl hırsız sensin!’, ‘Şiştt sessiz olun, RTE kapattığını sanıyor. Salak!...’, ‘Kılıçdaroğlu: Alevi Demirtaş: Zaza Erdoğan: Hırsız’, ‘Devlet katil değil, seri katil..” mesajları paylaşan, CHP İstanbul İl Başkanı olmadan önce sosyal medya üzerinden ettiği hakaretler nedeniyle hakkında açılan dava sırasında bu küfürbaza, “ifade özgürlüğü kahramanı” muamelesi yaptılar. O da yargılandı, 4 yıl 11 ay 20 gün hapis cezası Yargıtay tarafından onandı.
O dönem bir CHP’liye, “Kaftancıoğlu partinizle ilgisi olmasa ya da başka parti üyesi olarak aynı suçlardan yargılansaydı yine ona destek olur muydunuz ?” diye sormuştum. “Elbette hayır bize ne? Bizim il başkanımız, onun için destek oluyoruz” cevabını verdi
İşte mesele bu, önemli olan ahlak, terbiye, utanma değil partizanlık.
Haklı ya da masum değil, bir partinin üyesi olman önemli.
KAHRAMAN ÇIKARMAYA ÇALIŞIYORLAR
İmamoğlu konusunda da aynısı oldu; hakaret edenden mağdur, siyasi kahraman çıkarmaya çalışıyorlar. Kimse, YSK üyelerine “ahmak” dedi mi demedi mi, üzerinde durmuyor.
4 Kasım 2019 günü gazetecilerin sorularını yanıtlayan, İmamoğlu’na, “İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bir açıklaması oldu. Bir yandan kayyum atamaları da devam ederken, sizin Strazburg’da yaptığınız konuşmayı eleştirdi. Onun cümleleriyle söyleyeceğim: ‘Avrupa Parlamentosu’na gidip Türkiye’yi şikâyet eden ahmağa sesleniyorum. Yazıklar olsun bu milletin sana verdiğine. Kursağından geçenlere yazıklar olsun’” dediği yönündeki soru yöneltilmişti.
CEVAP SOYLU’YA HAKARET YSK’YA
İmamoğlu, bu soruyu da şu şekilde yanıtladı: “Ben lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye. Seviyesine inmeyeceğim bir alan bu. Seçim sürecinde de seviyesine inmeyeceğimi defalarca dile getirmiştim. Bu seviye noktasından söyledikleri ve yaptıkları da zaten belli. O tarafına çok girmek istemiyorum. Ve bu seviye noktasında söyledikleri, yaptıkları da zaten belli. O tarafına çok girmek istemiyorum ama oraya bir cümle kurmak isterim. 31 Mart’ta seçimi iptal edenler ve dünyada, Avrupa’da, onların gözünde nereye düştüğümüz noktasında, o olan şeylere, biten şeylere baktığımızda, tam da işte 31 Mart’ta seçimi iptal edenler ahmaktır. Önce ona bir odaklansın.”
İmamoğlu’nun cümlesi açık, evet Soylu’nun sözlerine cevap veriyor ama yerel seçimi iptal edenlere “ahmak” diyor. Zaten seçimi iptal yetkisi de YSK üyelerinden başkasına ait değil. Nitekim seçimi iptal eden YSK üyelerini kastederek “Ahmak” kelimesinin arkasından “Önce onlara odaklansın” cümle ile Soylu’ya hitap ediyor.
SİYASET: NEFRET VE PARTİZANLIK
Elbette, davanın yaratacağı siyasi tartışmaları ve sonuçlarını yok saymıyorum ama onlar siyasetçilerin işi. “Mahkeme ceza yerine, beraat verebilirdi, hükmün açıklanmasını erteleyebilirdi, para cezasına hükmedebilirdi” konusu ise hukukçu ve siyasetçilerin tartışmaları.
Ben, insan hakları, demokrasi, ifade özgürlüğü gibi kavramlar için yapılan siyasi mücadele nedeniyle verilen hapis cezasından değil, hakaret ettiği için mağdur rolü biçilip “kahraman” çıkartılmaya çalışıldığını anlatmaya çalışıyorum. “Bunun bir anlamı yok” diyenler olacaktır, biliyorum artık siyasetin olduğu yerde ahlak yok. Nefret ve partizanlık her şeyin üzerinde.
Paylaş