Paylaş
AMAN DİKKAT
Yani bugün bayramlaşmak için komşuya, çocuklara, torunlara koşma günü değil. Bugün uzaktan bayramlaşacağız, dileyen hareket için dışarı çıkacak, hava alıp evine dönecek. Yüz yüze kutlama hevesimizi gelecek bayramlara saklayacağız. Şeker gibi Ramazan Bayramı’nın virüs kabusuyla zehir olmasına aracı olmayalım.
-------------------
BİR DÜŞÜNCE
‘Maskesiz listedeki yerlerde dolaşma’
yerine ‘maskesiz çıkma’ denilebilirdi
İZMİR Valiliği, İl Hıfzısıhha Kurulu’nun bazı cadde ve alanlarda maskesiz gezilmesini yasakladığını, aykırı davrananların cezalandırılacağını duyurdu. Karara, ilçeler ve maskesiz dolaşılması yasaklanan cadde ve alanların listesi de eklenmiş. Şöyle bir düşündüm:
BAHANE ÜRETİLEMEZDİ
Ne gereği vardı bu denli ayrıntıya? Cadde, alan, sokak ayrımı yapmadan İzmir il genelinde maskesiz dışarı çıkılması yasaklansaydı keşke. ‘Bu sokakta yasak değil, daha şimdi bu caddeye çıktım takamadım’ gibi bahaneler üretilmezdi. Kimse kafa yormaz, evden çıkarken maskesini takardı. Aklıma düşeni iletiverdim, yoksa kurulun bir bildiği vardır elbette...
-------------------------
BİR İLGİNÇ ÜRÜN
Rahat bırakın patlıcanları
denizi rahat süpürsünler
GEÇENLERDE bir haber vardı. İzmir İl Orman ve Tarım Müdürü Mustafa Özen, bürokratlarıyla Çeşme’de denetim yapmış, ekipler kaçak deniz patlıcanı avlayanlara geçit vermemiş. Özen, “Büro ve saha çalışmalarını inceledik, bilgi aldık. Kaçak avcılıkta yakalanan deniz patlıcanlarını denize bıraktık. Su ürünleri denetimlerimiz aralıksız devam etmektedir. Kaçak avcılara ceza yazıldı” demiş.
115 KİLO KUM TEMİZLERMİŞ
Haberde kaç kaçak avcı olduğunu, ne kadar ceza yazıldığını göremedim. Belki bana denk geleninde yoktu, ya da vardı, benim gözümden kaçtı. Efendim bu deniz patlıcanları konusu oldukça önemli. Bir deniz patlıcanı yılda 115 kilo kumu metallerden temizliyor, filtre görevi yapıyormuş. Bu yüzden, “Deniz süpürgesi” olarak anılırmış. Biz bir şeye benzetemesek de Uzakdoğu ülkeleri, Çin, Japon mutfağında önemli yeri varmış, kozmetikte de hammadde olarak kullanılırmış.
AVLANMASI YASAKLANMALI
İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener’in de geçen yıl deniz patlıcanı avının yasaklanmasını istediği anımsatılıyor. Bu ilginç deniz ürünüyle ilgili şöyle bir bakındığımda, 5-25 santim boyunda olduğu, yaklaşık on metre derinde yaşadığı, devlet denetiminde toplanıp yetiştirildiği, deniz dibi dengesinin bozulmaması için tekil ava izin verilmediği gibi bilgilere ulaştım. Deniz patlıcanlarının önemli balık yemi olduğu da söyleniyor. Sevgili dostum İbrahim Irmak, Haber Hürriyeti’nde, “Deniz patlıcanlarının yok edilmesinin çipuraların üremesini olumsuz etkileyeceğini” vurguluyor.
CEZA FİYATTAN ÇOK DÜŞÜKSE
Deniz patlıcanlarının kilosu 30 dolardan başlarmış genelde 120-150 dolara kadar satılırmış. Bu fiyatı görünce kaçak avcılığın neden gözde olduğunu anlayabiliyor insan. Hele verilen cezalar, bu fiyatların çok altındaysa kaçak avcılar her şeyi göze alıyor herhalde. Kaçak avlanan deniz patlıcanları denize geri dökülüyor. Etkililer, yetkililer yakalıyor, kaçak avcılar bir süre sonra yine piyasaya çıkıyor.
GERÇEKTEN HAYATİ ÖNEMİ VAR
İki yıl önce Ben TV ve Ben Haber Genel Yayın Yönetmeni Erol Yaraş’la yapılmış ilginç bir röportajdan alıntılar iletmiştim, işte mini özet: “Deniz diplerini pırıl pırıl görüyorsak, bütün denizlerin altındaki filtrasyonu yapanlar bu canlıdır ve denizler için hayati önemi olan bir hayvandır. Avlanması yasaktır. Çeşme’den bir örnek vereyim. Hatta buradan bir de mesaj göndereyim. Özellikle Ildır Körfezi’nde ve kıyı kesimlerde her gün binlerce kaçak deniz patlıcanı toplanmaktadır.
HER ŞEYE RAĞMEN İHRACAT
Deniz patlıcanı, Uzakdoğu mutfağının çok lezzetli yiyeceklerinden kabul ediliyor. Düşünün; geçen sene 7 milyon dolarlık deniz patlıcanı ihraç etmişiz. Yakalanması yasak olanı bir de resmi olarak ihraç etmişiz. 7 milyon dolar bu ülke için nedir ki? Türkiye’nin 7 milyon dolara mı ihtiyacı var? Neden bu hayvanların bu kadar avlanmasına göz yumuyor herkes? Bunları toplarsanız denizlerin filtrasyonunu kim yapacak? Bu kirliliği kim temizleyecek?”
Ne dersiniz, deniz patlıcanları ya da süpürgeleri ilginç değil mi?
-----------------------
SÖZ SİZİN
BİR YAKINMA
Didim’in çok
üzücü gelişimi
YİRMİ sene önce, Altınkum’da (Manolya Sitesi, Tuntaş karşısı) ailem bir yazlık almıştı. O zamanlar temiz, ferah ve güzeldi. Zamanla yolu kapatan, duvar diken de oldu, biçimsiz ve bakımsız otopark yapan da, diğer yandan dip dibe yüksek binalar inşa eden de. O apartmanlar birbirlerine öyle yakın ki senelerdir o daireler satılmıyor. Çünkü hava sirkülasyonu yok, balkona çıkamazsınız, yan komşunuz, ön komşunuz herkes sizin evinizde. Bu kadar güzel ve tarihi bir yer ancak bu kadar üzücü bir şekilde gelişir. (Havva Dönmez)
Paylaş