Paylaş
“Yıllardır işyeri ve kurumlardan yetki belgesi almış ve almak üzere başvurmuş hekimlerin ve bağlı çalışanların mağduriyeti ve şikayeti olmamıştır. Problem yaşanmayan bu uygulamada bir sıkıntı öngörüsünün nasıl oluştuğu anlaşılamamıştır. Bu uygulama sonucunda çalışanların sağlık hizmeti alımı kolaylaşacak, hekimlerin de reçete yazma hakları mevzuata uygun hale getirilmiş olacaktır.
İlimizde yetki belgesi almış ve almamış iki grup işyeri ve kurum tabibi mevcuttur. Mevzuatın gereklerini yerine getirip sorumlulukla hareket eden ve hiçbir problem yaşamayan yetki belgesini alarak hizmet veren hekimler mevcutken bir grup hekimin yetki belgesi almaktan imtina etmelerindeki maksat ve bundan ne gibi bir rahatsızlık duyulduğu da anlaşılamamıştır.
Yapılmaya çalışılan şey, uygulamada birliğin sağlanması ve herkesin mevzuatlar çerçevesinde hareket etmesini sağlayarak kamu menfaatinin de gözetilmesinin sağlanmasıdır.”
Karşı taraf ne diyor
Geçen hafta bazı doktor dostların dile getirdiği sıkıntıları aktarmak istemiştim. Sayın Özkan’ın açıklamasından söz ettim, şöyle dediler:
“Sağlık Müdürlüğü, işyeri ve kurum hekimlerinden, hizmet verdikleri kişileri AHBS (Aile Hekimliği Bilgi Sistemi) üzerinden kendilerine kayıtlı hale getirmelerini istiyor. Bu yapılırsa:
- Ailede çalışan anne ve baba işyeri veya kurum, çocuklar aile hekimine kayıtlı olacak. Ailelerin sağlık kayıtları ve uygulamaları bölünecek.
- Hekim seçme hakkı vardır. İşçilerin bir kısmı oturduğu yerdeki aile, bir kısmı işyeri hekimine kayıtlı olacak. Biri reçetesini işyeri, diğeri dışarı çıkıp aile hekimine yazdıracak.
- İşyeri hekimi koruyucu iş sağlığı hizmetlerini tüm işçilere verebilecek. Ancak sadece kendisine kayıtlı işçiye reçete yazabilecek.
- İşveren, işgücü kaybı olmaması için tüm işçileri işyeri hekimine kayda zorlayabilir. Bu da hekim seçme hakkını engeller. O nedenle bu sistem işyeri ortamında mümkün değildir.”
İzmir’de 28 yetkilendirilmiş aile hekimi olduğu sanılıyormuş. Bir bölümünün kurumları istediği için, bir bölümünün de reçete yazma kısıtlaması tedirginliğiyle yetki aldığı söyleniyor. Bu kişilerin yönetmelikteki gibi ‘yetkilendirilmiş aile hekimliği’ yapamadığı söyleniyor. “İşyeri-kurum hekimliği ve aile hekimliği tamamen farklı disiplinlerdir” deniliyor.
Öneriler de var
Sorunların çözümü için de öneriler getiriliyor:
- Aile hekimliği uyumu sağlanamayan İzmir’deki 200’den fazla hekimin eğitiminin planması.
- ‘İşyeri Hekimliği Bilgi Sistemi’ diye tanımlanabilecek bir yazılımın gerçekleştirilerek reçetelerin bunun üstünden girilmesi ve aile hekimliği sistemine entegre edilmesi. Bu sistemle uygulama birliğinin sağlanması.
- Çalışma grubu oluşturularak tüm illerde bu sistemin başlatılması.
Ben bu konuda uzlaşma sağlanacağına inanıyorum.
Sevgide geç kalmak yoktur
SEVGİLİLER Günü bugün. Ne diyeyim, kutlu olsun. Sevgililer sarılsın, öpüşsün, koklaşsın, birbirlerine hediyeler versin. Kim ne isterse yapsın, tabii ki sözüm yok. Yalnızca bugünün bahanesiyle anımsatayım. Her yaşta, her cinsten, uzaktaki, yakındaki bütün sevgililerinizin gönlünü almaya bakın. Yalnızca bugün değil, her zaman. Sevgide geç kalınmaz. Sevmek için asla geç değil, ıskalamayın. Gerçekten...
Bizdeki Brütüs’lük ya da emeğe saygı
Arkadaşımız Banu Şen, geçenlerde İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş’la röportaj yaptı, manşetten verdik. Demirtaş, birlikte yola çıktığı bazı kişilerin kendisini yolda bıraktığını ima edip, “Brütüs’ler her zaman vardır” demişti. Bu söz, aldırmaz gibi görünenlere rağmen, gündeme oturdu, yanıtlar verildi, meslektaşlarımız da ilgilendi. İlginçtir, aynı gün, iki gazetede bununla ilgili yazı vardı. Bir meslektaşımız Banu Şen’in adını geçirerek “Brütüs” yorumu yapmıştı. Ancak medyada öncü olduğunu iddia eden, kanaat önderliğine soyunan, “İzmir’e Yön Verenler” seçimini eleştirip yön vermeye çalışan bir sevgili arkadaşımız Banu Şen’i anmaya gerek duymadan, konuyu irdelemeye çalışmıştı. Banu Şen’in hakkını vererek yorum yapan, meslek etiğine uyan Sabah Ege Temsilcisi Ünal Ersözlü’ydü. Diğer arkadaşımızı tanıyan tanımıştır, o da kendini bilir, adı bende kalsın. Umarım bu ayıbını temizlemek aklına gelir. (Bu dileğim emeğe saygısız herkes içindir.)
Bir çiş 1 TL Menemen 2,5 TL
İdare müdürümüz Murat Gökerti’yi, zaman zaman burada konuk ederim.
Gökerti’nin yolu geçenlerde Alsancak Garı’na düşmüş. İnsanlık hali, sıkışmış, tuvalete gitmiş. Eski söylemle, “Küçük su dökmüş.” Çıkarken bir TL ödemiş. Merak etmiş, gişelerdeki tarifeye bakmış. En ucuz yer Menemen’miş: 2,5 TL. Dediğini aynen aktarıyorum: “Bir çiş 1 TL, Menemen 2,5 TL. Keşke trene binseydim, arada Menemen’i de görürdüm.”
Paylaş