Paylaş
İLETİŞİM denilince akla gelen ilk isimlerden, sevgili Salim Kadıbeşegil’in girişimiyle başladı bu kampanya. Salim’e kulak verelim:
“Şiddet her yerde. Her gün birileri ölüyor, birileri ‘katil’ oluyor. Bizlerse bilerek ya da bilmeyerek gelecekte yaşanacak şiddetin temellerini oyuncak silahlarla atıyoruz.
Ölümle oyun olur mu
O aldığımız ilk su tabancasıyla giriyor minik beyinlere yenme, yok etme, öldürme isteği. Ölümden oyun olur mu hiç?
Toplum olarak silaha alıştırılıyor, şiddetin normalleştirilmesine şahit oluyoruz. Oysa bir şeyler yapabiliriz!
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sayın Fatma Şahin’den bu yasanın çıkarılması için derhal gerekli çalışmalara başlanmasını, oyuncak silah satışının yasaklanmasını ve silahın oyuncak olmadığının öncelikle velilere öğretildiği bir bilinçlendirme çalışmasının başlatılmasını talep ediyorum.
Fatma Şahin’e hep beraber sesimizi duyurabilir ve bu konuyu gündeme taşımasını sağlayabilirsek, çalışmaların başlayacağına ve çocuklarımızı kurtaracak o yasanın çıkarılacağına yürekten inanıyorum.
Hep beraber silahsız bir gelecek kurabiliriz!”
VE İŞTE MEKTUP
Sayın Fatma Şahin,
Ailedir toplumun omurgası. İyi-kötü, doğru-yanlış, güzel-çirkin tüm olgular orada başlar. Yaşamı anlamlı kılan... Yaşama kalite aşılayan... Yaşamı erdemli bir kimliğe dönüştüren herşey, ama herşey aile bireylerinin dna’sında yeşerir.
13 yaşındaki Tarık Dereli’nin de yakın bir zamana kadar ailesi vardı. Ama akranı olan bir arkadaşının babasının av tüfeğini Tarık’a gösterme merakı onu canından etti. Tıpkı bir ay önce oyun bahçesinde kafasına bir maganda kurşunu yedikten sonra bu dünyadan göç eden, ama katili hala bulunamayan minik Arif gibi.
Daha çocuk yaşlarında can veriyorlar. Ya evlerinde ‘birilerine’ ait silahları kurcalama merakından... Ya sözde büyümüş olmalarına karşın çocukluklarında oyuncak silahlarla başlayan anlamsız sevdalarını masum insanların canını alan kurşunlara dönüştürmelerinden... Ya da ‘maganda’ statüsünden başka bir sıfatı kendilerine layık görmemelerinden.
Şiddet, nefret, ölüm, kan, intikam tercih ediliyor, yaşamı anlamlı kılmak için on yıllardır. Çocukluk yıllarında akranları ile oynasın diye alınan su tabancaları ile başlıyor öldürmek arzusu körpecik beyinlerde.
Anneleri, babaları oyuncak silahlar alıyorlar çocuklarına ‘oynasın’ pardon, ‘öldürmeyi öğrensinler’ diye...
Büyüklüklerinde şiddet kokan nefeslerinde dehşet saçacakları travmatik davranışlarının provasını yapıyorlar oyuncak silahlarla, çocuklar. 7’li, 8’li, 9’lu, 10’lu yaşlarda.
Düşün önümüze
Baş sorumlusu aileler bir kenarda suç ortağı oldukları çocuklarının ölümle randevularına seyirci kalıyor! Siz devlet bakanımızsınız! Hem de ‘Aileden Sorumlu’. Düşün önümüze. Seslenin anne ve babalara. Her ortamda. Her fırsatta. Uzak tutsunlar çocuklarını oyuncak silahlardan. YASAKLAMASINLAR! Anlatsınlar oyuncak bile olsa silahın zararlarını. Başlarına neler gelebileceğini. Başkalarının yaşamlarına nasıl zarar verebileceklerini. Yeni Zelanda gibi ülkelerde çocukların oyuncak silah almak istemeleri halinde polise gitmek durumunda kaldıklarını anlatın. Gerekiyorsa, ülkemizde de böyle bir uygulama için yasa çıkarın. Aileden sorumlu olmak demek geleceğimize umut bağladığımız çocuklarımız değil mi? Çocuklarımızın umutlarını söndüren, hayallerini yerle bir eden silahlar değil mi? Sayın Şahin, atın bir adım. Toplumun tüm kesimleri arkanızda yumak olacak. Yumruk olacak!
Sayın Şahin... Düşün önümüze. Aileden sorumlu olmanın omurgasının çocuklarımızı oyuncak bile olsa silahlardan uzak tutmakla başladığını gösterin bize. İyi örnekleri ödüllendirin. Silahları yok edin. Silahsız da bir yaşam olabileceğini gösterin.
www.change.org/silahlicocuk
Bu bağlantıdan kampanyaya katılabilirsiniz...
Paylaş