Paylaş
İKİ KAT NÜFUS ARTIŞI
“Türkiye’de toplam yıllık su potansiyelimiz 112 milyar metreküp. 1960 nüfusu 27 milyon, kişi başı su potansiyeli 4 bin 148 metreküp. 2017’de 80 milyon nüfus, kişi başı bin 400 metreküp. 2040’ta nüfus 100 milyon tahmin ediliyor, kişi başı bin 120 metreküplere düşecek. Dünyada nüfus her 45 yılda bir yüzde 100 artar. Türkiye’de oran yüzde 200’leri geçti.
SORUN YAĞIŞ DEĞİL
Su sorunumuz yağıştan değil, nüfus artışı ve kötü kullanımdan kaynaklanıyor. İzmir’in yıllık yağışı 2000’lere kadar 685 kilogram iken günümüzde 710’a çıkmıştır. Küresel ısınma dönemlerinde her bir derece sıcaklık artışında yağış yüzde 2 artar. Türkiye’nin yıllık 574 kilogram civarındadır, ufak tefek artış - azalışlarla devam etmektedir. Yani sorun yağışlarda değil, suyun kullanımındadır. Ve hala vahşi sulamaya devam...
Ciddi soğuma yani kuraklıkla karşı karşıyayız. 2000’li yılların başından beri dünyadan soğuma uyarıları gelmişti. Tüm dünya özellikle su ve gıda güvenliği konusunda hazırlandı. Rusya 2010’lu yıllardan sonraki reformlarla 2020’lerde tarım ihracatçısı oldu. ABD ise geçtiğimiz yıllarda 177 milyar dolar tarım ihracatı ile rekorlar kırmıştı. Özetle su ve gıda güvenliğinin her şeyden önemli olduğu, bunun da bilimsel yapılması gerektiği, soğumalarla ortaya çıkmıştır. Bilimi kullanırsak iklimsel değişimlerden korkacak bir şey yok.
RAKAMLARDAN ÖRNEKLER
2021’de marttan sonra, eylül ve ekim de son 20 yılın en soğuk aylarıydı, ciddi kuraklık yaşadık. Kasım ise son 50 yılın en sıcak dördüncü ayıydı, yağmurlar geldi. Sıcaklık aralıkta da devam edince güzel yağış aldık. Ocak 2022’de Ege Bölgesi sıcaklığı ortalamaların bir derece altındaydı. Yağışlar, bu soğumayla ortalama 90’dan 73 kilograma düşmüştür. Şubatta sıcaklık, ortalamanın yarım derece üzerine, yağış da 76’dan 83 kilograma çıkmıştır.
SOĞUMA=KURAKLIK
ISINMA=YAĞMUR
Mart 2022 ise soğuk rekorlarıyla tarihe geçecektir. İzmir’in mart ayı soğukluk rekoru 4 Mart 1940’ta eksi 3.8 derece ile kırılmış. Bu yıl 13 Mart’ta Konak’ta eksi 4.3, Buca’da eksi 3.9 derece ile son 80 yılın soğukluk rekorları kırılmıştır. Soğuk yüzünden çok yağış alamadık. Nisan ayında yeterli ısınıp yağış alamazsak işimiz zor. Sonuç olarak ısınmadan değil, soğumadan korkulur. Soğuma kuraklık, ısınma yağmur demektir.
Türkiye’de de su sorunu yoktur, su yönetimi sorunu vardır. Gıda yönetimi, özellikle tarımda çok ciddi sorun vardır. Bırakalım iklimsel değişimleri... Bilimsel değişimlerin farkına vararak bazı önlemler alınırsa Türkiye cari açığını çok rahat tarımla kapatabilir.
İŞTE ÖNLEMLER BİLDİRİSİ
1- Tarım için gerekli suların artık barajlardan kapalı sistemle tarlalara ulaştırılması. Tarlalarda da damlama sulama sistemine geçilmesi gerekir. Gelişmiş ülkelerde suyun yüzde 40’ı tarımda kullanılırken Türkiye’de bu oran vahşi sulamayla, yüzde 80 gibi devasa boyutlardadır. Vahşi sulama verimli tarım topraklarında erozyona da neden olmaktadır.
2- Tarım ürün desenlerini, iklimsel değişimlere göre devlet belirlemelidir
3- Yeraltı suları kontrol altına alınmalıdır.
4- Yeraltı barajlarının planlanması şarttır.
5- Şehirlerde kanalizasyon ile yağmur sistemleri ayrılmalı, toplanan yağmur suları yeniden barajlara ya da yapılacak göletlere yönlendirilmelidir.
6- Arıtma tesislerinde arıtılan sular tarımda kullanılmalıdır.
7- Şehir şebekelerinde kayıp kaçak oranları düşürülmeli ve su çok daha dikkatli kullanılmalıdır.
Özetle yağdı - yağmadı konuşmalarını bir kenara bırakıp suyun verimli kullanımı ve tarım için projeler üretmeliyiz.”
Paylaş