Paylaş
Kocaoğlu, İzmir’e hizmet için hükümetle işbirliğinden kaçınmayacağını söyledi. Hizmet ve yatırım söz konusu olduğunda, bu işbirliğini gerçekleştirirken oy kaygısı taşımayacağını da vurguladı Kocaoğlu.
Bu açıklaması genelde taraftar bulan Kocaoğlu, geçen cumartesi günü Urla’da konuştu. Büyükşehir’e denetim baskısı uygulandığını, işin taciz boyutuna geldiğini vurguladı. Kocaoğlu, belli ki çok doluydu. Üç bürokratının cezaevinde olmasına neden olan operasyona da değindi. Sonunda Adalet Bakanı ve hükümete seslendi, “Suçum varsa kellemi alın, bu işkence bitsin...”
Hizmet uğruna, oy kaygısı gütmeden hükümetle işbirliği yapacağını açıklayan Kocaoğlu, kısa süre sonra sertleşiyordu. Operasyondan sonra altı ayda iddianame hazırlanamadığından yakınıyor, kellesini ortaya koyuyordu.
Cezaevindeki bürokratlarına, “Her zaman yanınızdayız” mesajını yinelemek zamanı mıydı? Bazı kesimlerin, her koşulda sessiz kaldığı eleştirilerini mi yanıtladı? Yoksa sabrı, “Yeter artık” diyecek kadar taşma aşamasına mı geldi? Öyle ya da böyle, Kocaoğlu sonunda patladı. Ben, Urla’da kızgınlıkla konuştuğu kanısında değilim. Sanki bir yerlere mesaj vardı. Ama yaranma kaygısı da yoktu. Son olarak... Hizmet için hükümetle işbirliği sözünün hen zaman arkasında olduğu da kesin. Konulara, sorunlara, özelliğine göre, ayrı yaklaşıyor gibi. Ne dersiniz?
Yolun açık olsun Nesrin
İNSANLAR vardır, yıllarını paylaşır, aynı çatı altında geçirir. Bazen gidip gelmeler olsa da birliktelik sürer gider. Acı, tatlı anlar yaşanır, anılar birikir. Yaşların artmasına, doğduğunda sevinilen, bebekliklerinde sevilen çocukların büyümesine tanık olunur. Sevinç, hüzün paylaşılır. Ve bir gün ayrılık zamanı gelir.
İzmir’de sağlık ve eğitim gazeteciliği denildiğinde akla gelen ilk isim olan Nerin Coşkun da vedalaştı bizimle. Sayısını artık unuttuğum yılları paylaştığımız Nesrin, Kent Hastanesi’nin basın halkla ilişkiler danışmanı oldu. Yani çatılarımız artık ayrı. Ama gönüller bir. Yolun açık olsun Nesrin, başarılar.
Didim notları
Fırsat bulunca başını alıp gitmek ne güzel. Yani tatil. Herkese gerekli. Kafayı, bedeni dinlendirmek gibisi yok. Hele gittiğiniz yeri, daha doğrusu oradaki dostlarınızı özlediyseniz, hava da yazdan kalma gibiyse, güneş tepenizdeyse, neredeyse denize girecek gibi olursanız bu mevsimde, keyfe diyecek yok. Geçen bayramda Didim’deydim. Oldukça güzel geçti. Ve Didim’den notlar:
· Didim Belediyesi’nin Barış Parkı’ndaki kafeteryası çok güzel. Deniz kenarındaki kafeterya, uygun fiyata bir şeyler yiyip içmek isteyenlerle dolup taştı. Güzel havanın etkisiyle, bazen zor yer bulunuyordu.
· İlçe nüfusu bayram nedeniyle biraz artmıştı. Ama turizm sezonu olmamasına karşın su kesilip durdu, garip değil mi?
· Didim ve çevresindeki motosiklet sürücülerine kask zorunlu değil galiba. Çünkü, kask takmış motosikletli, parmakla gösterilecek denli, azdı.
· İlçedeki İngilizler hallerinden memnun gibiydi. Özellikle güneş keyiflerini artırmıştı. İngilizlere yönelik satılık ev ilanları yine vardı. Bir ara İngilizlerin Didim’den kaçtığı söyleniyordu. Ama şimdi bu akım durmuş.
· Didim Belediyesi, ilçedeki kaçak yapıları, çıkıntıları yıkma kararı almış. Uygulama yakında hızlanacakmış.
· D-Marin, Didim’e büyük hareket getirmiş. Geleceekte çevresini daha da canlandıracağı kesin. Bayramda bile çok tekne vardı. Ancak marinada daha çok Didimli çalıştırılması, iş kapısının daha da aralanması isteniyor.
· Belediye çalışmalarını bilbordlarda görmek mümkün. Ne kadar parke taşı, asfalt dökülmüş rakamlarla vardı.
· Şimdi bakir gibi duran Manastır Koyu ve çevresinin yatırımcıların gözdesi olduğu konuşuluyor. Bu yörenin büyük turizm yatırımlarının adresi olacağı muhabbeti var.
Paylaş