Geçmişi asırlara dayanan ‘Kadim Anadolu Şifacılığı’

İZMİR’de uzun yıllar faaliyet gösterdiği reklamcılıkla tanınan Rahim Yurdakul, belgesel yapımcılığı ve yönetmenliğine de el attı. Daha önce TRT için, tutkusu olan olta balıkçılığı ile ilgili, “Oltanın İki Ucu” adlı 18 bölümlük belgeseli çekti. Marmara, Ege ve Akdeniz’de çekilen belgesel beğeniyle izlenmişti. Geçenlerde yeni bitirdiği, dumanı üstünde belgeselinden konuştuk: “Kadim Anadolu Şifacılığı.”

Haberin Devamı



BİLGİ BİRİKİMİ ANADOLU
Yapımcı ve yönetmen Yurdakul’da söz: “Anadolu toprakları, dünyanın kıtalarını birbirine bağlayan doğal bir köprü. Binlerce yıldır bu köprüyü kullanan medeniyetler gelip geçerken ya da yerleşerek dünyanın her yerinden bilgi taşımış. Biriken bilgi dört bir yana dağılmış. Unutulmaya yüz tutmuş, aktarılmaktan ya vazgeçilmiş, ya da bilgiyi sonrasına taşıyacak kimse bulunamamış değerlerin kaybolmasına vicdanen göz yumamıyorum.

GÖNÜLLÜ HALK HEKİMLİĞİ
Bu değerlerden biri de, şifacılık kültürü. Orta Asya’dan, Antik Yunan’dan, Mısır’dan, Kafkaslar’dan ve pek çok kültürden taşınarak gelip Anadolu’da sentezlenmiş halk hekimliği, ocaklar aracılığıyla günümüze aktarılmış. Çağdaş hekimlikten önce bu ocaklar, insanlara ve evcil hayvanlara şifa sunmak için bu hizmeti gönüllü, karşılıksız sunmuş.

Haberin Devamı

KENDİ ELLERİMİZ DEĞİL
Tanrı inancıyla bütünleşen ritüellerde, şifacıların tamamı şifa veren ellerin, kendilerinin değil Fatma Ana’nın elleri olduğunu söyleyerek başlıyor. Şifa için bedel beklemeden aracılık yaptıklarını şifa arayana açıkça belirtiyorlar. ‘Ocaklı’ olarak adlandırılıyorlar ve geleneğe göre görevi kadınlar yapıyor.

BİLİMSEL EKİPLE AKTARMAK
Küçük sapmalar dışında bu gelenek Yörük kültürü ile bütünleşmiş görülüyor. Folklorik bir değere dönüşmekle beraber, bu kültürün aktarımı sonlanmaya başlamış. Belgeseli kurgulama sürecim bu sonuç üzerine oldu. Mümkün olduğunca bu değerleri, yöntemlerin kaynağını, ritüelleri ve uygulama yöntemlerini geleceğin hafızasına aktarmak için bilim insanlarının da olduğu bir ekiple çalıştık.

BİTKİ TÜRÜ AVRUPA’DAN FAZLA
Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Botanik A.D. üyesi Doç. Dr. Bintuğ Öztürk danışmanlığında, bilimin ışığından ayrılmadan, daha ziyade gelenek incelemesi yaptık. Hocamın aktardığı bilgiye göre, Anadolu toprakları şifa kaynağı olarak kullanılan bitki çeşitliliği açısından çok zengin. Türkiye florasında 12 bin farklı bitki türü var. 3 bin 500’den fazlası, dünyada sadece Türkiye’de yetişiyor. Bu çeşitlilik neredeyse tüm Avrupa florasından fazla.

Haberin Devamı

DÜNYA TIBBI KAYNAKLARI
Anadolu Florası’nda yer alan bitkiler ve bunların kullanımı konusundaki bilinen yazılı ilk kaynakların geçmişi; Sümerler (M.Ö: 4000-3000 / 2350), Babiller (Amurlar) (M.Ö. 2000 – 539), Asurlar (M.Ö: 2000 - 612) ve Hititler (M.Ö. 1800-1200) döneminden kalan kil tabletlere kadar uzanıyor. (Uncu, 2013). Şanlıurfa’nın güneyindeki antik Ninova kentinde bulunan kil tabletler, içerdikleri tıbbi bitkiler ve reçetelerle, dünya tıp tarihinin en kadim kaynakları arasında yer almış.

EN ÖNEMLİ ÜÇLÜ BİZDEN
Antik tıp tarihinin üç önemli karakterden ilki ve en ünlüsü ise Muğla-İstanköylü (Kos) Hipokrates. İzmir-Bergamalı Galenos ise eczacılığın babası sayılmakta. Dünyanın ilk sistematik ilaç bilgi kaynağı olarak kabul edilen MateriaMedica’nın yazarı Dioscorides ise, Anavarza/Kozanlı. Dünya tıp tarihinin en önemli kilometre taşları arasında yer alan bu üçlünün tüm eserleri Anadolu kültür mirasının en gözde meyveleri arasında yer almakta.

Haberin Devamı

UNUTULMASINA GÖZ YUMMAYIZ
Oldukça eskiye uzanan ve zengin bitkisel biyo çeşitliliğine sahip olan Anadolu’nun halk kültürü ve etno botaniği ile ilgili kaynakları, gelenekleri, uygulamaları görmezden gelip, unutulmasına göz yumamazdık. ‘Böyle bir uygulama var, alalım bunu uygulayalım’ demek doğru mu? Asla doğru değil.

BU KEZ BAKANLIK DESTEĞİ
Ancak bu kültürün kayıt altına alınarak, bilim konusu olması gerektiğini düşünüyoruz. Proje için, Ege’nin büyük bölümü tarandı. Proje, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın ekonomik desteği ile gerçekleşti. Çok geniş coğrafyaya yayılmış bu bilgileri derlemek ekonomik açıdan zor. Yeni kaynaklar yaratarak, tüm Anadolu’yu kayıt altına almayı hedefliyoruz. Umarım projenin bütününe kaynak yaratacak duyarlı kuruluş ve kişiler sesimizi duyar.”

Yazarın Tüm Yazıları