BİR pazar günü. Oldukça erken saatlerde kalkıyorsunuz. Bir bakıyorsunuz, elektrik kesik.
Evet, elektriksiz bir güne başlıyorsunuz. Hem de tatil gününe. Başımıza geldi. Geçen pazar günü. Önce düşündük. Borç, harç yok. Yani elektriğin bu yüzden kesilmesi olası değil. Tabii ki, akıllara arıza geliyor ve girişimlere başlıyoruz.
Arıyoruz TEDAŞ’ı. Görevli, çok ilgili. Arıza olduğunu, ancak giderildiğini ve saat 09.25’ten itibaren elektrik verildiğini söylüyor. Şaşırıyoruz, evdeki elektrik verilerini yeniden gözden geçiriyoruz. Durum olumsuz. Elektrik yok. Yine telefonla iletişim kuruyoruz, "Arıza giderilmiş olabilir, ama bizde elektrik yok" diyoruz. "Aşağıdaki ana sigortayı bir gözden geçirin, belki orada sorun vardır" yanıtı alıyoruz.
Elektrikten, ampul bile değiştirmeme izin verilmeyecek kadar, çok iyi anlayan ben aşağı iniyorum. Çok iyi gözlemle, sigorta şartellerinin kalkık durumda olduğunu belirliyorum. Yine telefon ediliyor. Bu kez, "Apartman girişi, in-out, termal" sözcüklü yanıt alıyorum, tabii ki, anlamıyorum. Ama görevli gerçekten iyi niyetli. Adresimizi, kapı numarasına kadar, alıyor. Ve çok önemli, hatta can alıcı bir cümle: "Adresinizi kaydettim. Ancak çok yoğun ihbar var, ekiplerimiz çok meşgul."
Bir düşünüyorsunuz, "Acaba bu denli elektrik arızası ihbarı, yoğunluğu neden" diye. Yanıt hemen geliyor aklınıza. Eeee, ne de olsa İzmir’e bir kaç gün yağmur yağdı ya. Elektriğe darbe için başka ne gerek? Geçmişteki deneyimler bunun kanıtı. Geçtiğimiz bir-iki kış, özellikle soğuk gecelerde, saatlerce karanlıkta kalmadık mı? "Herkes klimayla ısınıyor, şebekeler kaldırmıyor" mazereti bildirilmedi mi? Direklerde tellerin alev aldığına tanık olmadık mı?
Neyse, gelelim pazar gününe. Ne mi oldu? İyi niyetli görevliyle telefon konuşmalarımız sürdü. Sabah giderilmesine çalışılan arızanın yinelendiğini söyledi bize. Her seferinde kaydımızın olduğunu, ekiplerin ilk fırsatta geleceğini söyledi, ama yoğunluğu vurguladı. Adeta bizi teselli eder gibiydi. Sonunda çalışmanın uzadığını, saat 17.00 gibi elektrik verilebileceğini söyledi. Son konuşmalarda süre, saat 18.00’e uzatıldı. Sonunda, aşağı yukarı denilen zamanda aydınlığa kavuştuk.
Haaa, hakkını verelim. Elektriksiz bir tatil gününün yararları hiç mi yok? Tabii ki var. Öncelikle ev bütün gün sessiz. Çamaşır, bulaşık makinesi, buzdolabı çalışmıyor. Televizyon yok, müzik yok, sohbet var. Bunlar olmayınca uzun uzun gazete, dergi okuma olanağı buluyorsunuz. Dostlarınız uğradığında, uzun uzun konuşabiliyorsunuz. Hava karardığında mum ışığının romantizmini yaşayabiliyorsunuz. Daha ne istenir ki?
Ancak özlemle beklediğimiz yağmurlu günlerde, soğukta elektriğin yeterli gelip gelmeyeceğini de düşünmeden edemedik. "İzmir’in elektrik altyapısı yeterli midir? Son bir yılda herhangi bir ek elektrik yatırımı yapılmış mıdır? Şebekeler, trafolar elden geçirilmiş midir? Endişelerimiz yerinde midir? Yoksa boşuna mı vesvese yaptık, her şey yolunda mıdır? Bütün olumsuzluklar bizi mi bulmaktadır" gibi aklımızdan çıkmayan soruları, dilerim bir yanıtlayan çıkar. Ve dilerim, elektrikte kış kabusu yaşamayız.
BİR pazar günü. Oldukça erken saatlerde kalkıyorsunuz. Bir bakıyorsunuz, elektrik kesik. Evet, elektriksiz bir güne başlıyorsunuz. Hem de tatil gününe. Başımıza geldi. Geçen pazar günü. Önce düşündük. Borç, harç yok. Yani elektriğin bu yüzden kesilmesi olası değil. Tabii ki, akıllara arıza geliyor ve girişimlere başlıyoruz.
Arıyoruz TEDAŞ’ı. Görevli, çok ilgili. Arıza olduğunu, ancak giderildiğini ve saat 09.25’ten itibaren elektrik verildiğini söylüyor. Şaşırıyoruz, evdeki elektrik verilerini yeniden gözden geçiriyoruz. Durum olumsuz. Elektrik yok. Yine telefonla iletişim kuruyoruz, "Arıza giderilmiş olabilir, ama bizde elektrik yok" diyoruz. "Aşağıdaki ana sigortayı bir gözden geçirin, belki orada sorun vardır" yanıtı alıyoruz.
Elektrikten, ampul bile değiştirmeme izin verilmeyecek kadar, çok iyi anlayan ben aşağı iniyorum. Çok iyi gözlemle, sigorta şartellerinin kalkık durumda olduğunu belirliyorum. Yine telefon ediliyor. Bu kez, "Apartman girişi, in-out, termal" sözcüklü yanıt alıyorum, tabii ki, anlamıyorum. Ama görevli gerçekten iyi niyetli. Adresimizi, kapı numarasına kadar, alıyor. Ve çok önemli, hatta can alıcı bir cümle: "Adresinizi kaydettim. Ancak çok yoğun ihbar var, ekiplerimiz çok meşgul."
Bir düşünüyorsunuz, "Acaba bu denli elektrik arızası ihbarı, yoğunluğu neden" diye. Yanıt hemen geliyor aklınıza. Eeee, ne de olsa İzmir’e bir kaç gün yağmur yağdı ya. Elektriğe darbe için başka ne gerek? Geçmişteki deneyimler bunun kanıtı. Geçtiğimiz bir-iki kış, özellikle soğuk gecelerde, saatlerce karanlıkta kalmadık mı? "Herkes klimayla ısınıyor, şebekeler kaldırmıyor" mazereti bildirilmedi mi? Direklerde tellerin alev aldığına tanık olmadık mı?
Neyse, gelelim pazar gününe. Ne mi oldu? İyi niyetli görevliyle telefon konuşmalarımız sürdü. Sabah giderilmesine çalışılan arızanın yinelendiğini söyledi bize. Her seferinde kaydımızın olduğunu, ekiplerin ilk fırsatta geleceğini söyledi, ama yoğunluğu vurguladı. Adeta bizi teselli eder gibiydi. Sonunda çalışmanın uzadığını, saat 17.00 gibi elektrik verilebileceğini söyledi. Son konuşmalarda süre, saat 18.00’e uzatıldı. Sonunda, aşağı yukarı denilen zamanda aydınlığa kavuştuk.
Haaa, hakkını verelim. Elektriksiz bir tatil gününün yararları hiç mi yok? Tabii ki var. Öncelikle ev bütün gün sessiz. Çamaşır, bulaşık makinesi, buzdolabı çalışmıyor. Televizyon yok, müzik yok, sohbet var. Bunlar olmayınca uzun uzun gazete, dergi okuma olanağı buluyorsunuz. Dostlarınız uğradığında, uzun uzun konuşabiliyorsunuz. Hava karardığında mum ışığının romantizmini yaşayabiliyorsunuz. Daha ne istenir ki?
Ancak özlemle beklediğimiz yağmurlu günlerde, soğukta elektriğin yeterli gelip gelmeyeceğini de düşünmeden edemedik. "İzmir’in elektrik altyapısı yeterli midir? Son bir yılda herhangi bir ek elektrik yatırımı yapılmış mıdır? Şebekeler, trafolar elden geçirilmiş midir? Endişelerimiz yerinde midir? Yoksa boşuna mı vesvese yaptık, her şey yolunda mıdır? Bütün olumsuzluklar bizi mi bulmaktadır" gibi aklımızdan çıkmayan soruları, dilerim bir yanıtlayan çıkar. Ve dilerim, elektrikte kış kabusu yaşamayız.
NOT: Pazar günü bize sabırla yardımcı olan görevliye yine teşekkür ediyorum. Bize bir kaç gündür yanmayan sokak lambaları konusunda da yardımcı olup ilgili telefon numarasını verdi. Biz de gece dışarı çıkmaktan neredeyse korkacağımız karanlık sokakları bildirme fırsatı bulduk.