Paylaş
Yıllar önce de böyle olmuştu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nun üçüncü sınıfındayden staja gitmiştim. Cumhuriyet’in Ankara Bürosu’na. Kolay mı? O dönemin önde gelen gazetecileri o bürodaydı. Bir de beni düşünün.
* * *
Neyse, o akşama döneyim. Bir ‘bilge’, bir ‘pir’le buluşacaktım. Yanına gittim. Önce elini öptüm. O benim gazetecilikteki ilk ustamdı. Meslektaşlarım kıskanabilir. O bir koca çınar, Fikret Otyam. Yalnız meslek için değil, Türkiye, hatta dünya için çok özel bir adam. Gazeteci, yazar, fotoğraf sanatçısı, heykeltıraş ve ressam. Hala heyecanlı. Madımak için yaptığı resmi anlatırken gözleri parlıyor.
* * *
Kemal Aydar, Yılmaz Gümüşbaş, Turhan Ilgaz, Ümit Gürtuna, Sait Terzioğlu’nu andık. Unutulmaz anılar anlattı o akşam. Bir yandan dinliyor, bir yandan lise yıllarıma gidiyordum. Fikret Abi’nin, ‘Gide Gide’ kitaplarını anımsadım. Türkiye’deki ilk gezi, röportaj ve analiz eserlerini. Fotoğraflarını. Ne denli şanslı olduğumu düşündüm. Yıllar sonra, böyle bir ustayla buluşup sofra paylaşmak az şey mi? Duygulandım. Hem de çok.
* * *
Ve bir kadın, Filiz Otyam. Fikret Abi’nin deyimiyle: “Avrat.” Fikret Abi anlattıkça ağzının içine bakıyor adeta. Gözleri sevgi dolu. Uzun yıllar, sevgisini, aşkını katmerlendirmiş sanki. Kimi zaman güldük, bazen de geçmişi andık o akşam. Dedim ya, duygu yüklendim. Gözlerim buğulandı arada. Gözyaşını eve bıraktım.
* * *
Yukarıda da söyledim. Özellikle meslekten olanlar kıskanmasın, kusura da bakmasın. Ben o akşam. Büyük bir ustayla, bilgeyle, pirle zaman geçirdim. Kadeh kaldırdım. Tarih düştüm. 1 Temmuz’du. Denizcilik ve Kabotaj Bayramı. Benim içinse, ‘Fikret Abi Bayramı’ ya da ‘Filiz-Fikret Otyam Bayramı.’
FİKRET ABİ: İçimden geleni karaladım. Heyecanımdan çuvallamış olabilirim. Belki de saçmalamış. Ama sen benim ilk ustamsın. Hoş görürsün nasıl olsa. Sana, Filiz Abla’ya sağlık, uzun ömür diliyorum. İyi ki varsınız.
TRT’de demirbaştan sorumlu bir gazeteci
Yeni Asır’da Erkin Usman ile Hürol Dağdelen yazdı. TRT’de çalışan gazeteci arkadaşımız Ahmet Aydın Akansu’nun görev yaptığı basın halkla ilişkiler bölümü kapatılmış. TRT’nin on yıl basın danışmanlığını yapan Akansu, demirbaştan sorumlu memur yapılmış. Bunca yılın gazetecisine başka görev bulunamamış. Dağdelen’in satırlarıyla bitiriyorum:
“Hayret bir şey, Ahmet Aydın Akansu gibi, çalıştığı kuruma hayatını veren bir tecrübeyi yok saymayı aklım almıyor yahu! Beyler, o bir gazeteci...”
Dilerim, bir yanlıştan dönülmüştür.
Paylaş