FENERBAHÇE Başkanı Aziz Yıldırım, anlamlı günler yaşıyor. Onunla birlikte yöneticiler ve taraftarlar da.
Başkanlığının 10. yıl dönümü... Gerçekten anlatılmaya, yazmaya değer... Hatta futbolda bir ders olabilir. Geçen 10 yılda Fenerbahçe bir kere daha doğdu. Bir spor yazarı olarak yaşanan bu altın yılın tek tek dökümünü yapamam. Karıştırırım herhalde. Taşları yerinden öylesine oynattı ki.. Cumhuriyetimizin 10. Yıl Marşı ile Fenerbahçe’nin şu 10 yılında benzerlikler var, heyecan var... "Çıktık açık alınla, 10 yılda her savaştan..."
Aziz Yıldırım’ın bu marşı söylemek başkan olarak gerçekten hakkıdır. Girdiği her işten alnının akıyla çıktı. Önce stadı bitirdi... Kapasiteyi, 28 bin’den 50 bin’e çıkardı devletten, bankalardan bir kuruş borç almadan. Saraçoğlu Stadı, bugün Türkiye’nin en çağdaş, en çok rahat edilen, en gösterişli stadı oldu. Yabancı gazeteciler ve ziyaretçiler Avrupai arenayı ziyaret ediyorlar. Yazılar yazıyor, televizyonlarda röportajlar yapıyorlar. 2009 UEFA Finali için yapılan seçimi Saraçoğlu kazandı. Bir simit ile karnımızı doyurduğumuz, daha çocukken tahta tribünlerine ancak erişebildiğimiz Fenerbahçe Stadı’nın bugünkü muhteşem görüntüsü dünyadakilerden hiçte farklı değil. Sadece Fenerbahçe’nin değil, Türk futbolunun da yüz akıdır. Bu stadın eski günlerini hatırladık. Isıtmalı tribünlerinden, Meksika’da gördüğüm Azteca Stadı’na kadar her şey görkemli, rahat ve onur verici.
Kurumsallaşma mucizesi
Bütünüyle bakarsak Yıldırım ve ekibi geçen 10 yılda tarihe geçen bir örnek oldu. Sportif açıdan da çok ileri gitti. Rakip kulüplerin "Harekete geçmezsek Fener’i yakalayamayız" demeleri doğrudur. Samandıra Tesisleri, çim sahaları, çocuklara özel tribün, atletizm pistleri, basketbol ve boks salonları, yüzme havuzu ve ilk kulüp televizyonu.
Bitti mi?Bir milyon taraftarı kulübe üye yapma projesi hazır. Kadıköy’de 12 bin kişilik salon, Kenan Evren Lisesi’nin yerine Fener Center’i kurma hazırlığında. İstanbul’da Fenerbahçe Üniversitesi, Ankara’da süper tesisler... Açılan mağazalarda kulübün kaliteli ürünleri kapış kapış gidiyor. Aziz Yıldırım, bir ordu kumandanı gibi. Kuşkusuz bütün başarıları yönetici arkadaşlarıyla paylaşıyor. Transferde dünya yıldızlarını getiriyor. Kulübün para sorunu gibi bir derdi yok. Bütün bu notlar Fenerbahçe’yi yücelten planlamanın ve kurumsallaşmanın kesin sonucudur. Başlangıçta 250 milyon dolar ifade edilen A.Ş’nin bugünkü değeri 1 milyar dolar... Kim bilir daha neler olacak.
Bu sevda bitmez
Diyeceksiniz ki Aziz Yıldırım daha ne yapsın? Bu soruya cevap vermek hem zor hem kolay. Başkanın sürprizleri bitecek gibi görünmüyor. Fenerbahçe’nin bütün şampiyonluklarını izleyen bir spor yazarıyım. Amatör liglerde dahil. En fazla şampiyon olan kulübümüz. Fenerbahçe Kulübü’nün kurumsallaşmadaki gecikmesinden çok rahatsız oldu. Aziz başkanın, boşluğu hızla kapatıp öne geçmesi, kulübü büyütmesi bir tesadüf değildir. 60’lı yılların başkanlarından rahmetli doktor İsmet Uluğ’un şu sözleri geçen zamanla bugünkü tabloyu adeta birbiriyle kucaklaştırıyor: "Fenerbahçe şampiyonluklarla büyüyen bir kulüptür. Ama şampiyon oluyor, KULÜP OLAMIYOR" Ya şimdi? Her sahada, her alanda Avrupa’daki kulüplerle yarışacak düzeye gelen Fenerbahçe, yeni yüzyıla "YILDIRIM" gibi girdi. Bu başkana sadece Fenerbahçeli olarak değil, sporsever olarak şükran borcumuz var. Kazandırdığı eserler halkımıza da armağandır. Nice yıllara Başkan... Sağlık ve mutlulukla...