Paylaş
Bugünkü iyi haberimizin birincisi Osmangazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Ayhancı’dan.
Hocamız, 3 yıllık çalışma sonucu yerli yapay kan ürettiklerini söylüyor.
Ayhancı, Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Atatürk Kongre Merkezi'nde düzenlenen
"1. Ulubat Bilim Zirvesi"ndeki sunumunda, yapay kan çalışmalarındaki son durum hakkında bilgi vermiş.
Üniversitede 20 kişilik ekip, gece gündüz çalışıp 3 yılda tamamen yerli yapay kan üretmeyi başarmış.
Ayhancı, ayın sonunda bekledikleri cihazların gelmesinin ardından, deney hayvanlarında yapay kan uygulamasına başlayacaklarını söylemiş.
Deney çalışmasının 7-8 ay sürebileceğini dile getiren Ayhancı, şöyle devam etmiş:
"Deney çalışmalarımızı 1 yıl içinde tamamlamış oluruz diye düşünüyorum. Sonra insanlar üzerinde klinik çalışmalarına başlayacağız.
Dünyada pek çok ülkede yapay kan üretildi. Bizim geldiğimiz aşama, en son aşama.
Bütün yapay kanların handikaplarını, eksiklerini bilerek onların üstesinden geldik.
Bazı şeyleri tekrar tekrar deniyoruz ki sorun çıkmasın. Şu ana kadar bir sorun çıkmadı. Tamamen yerli kan ürettik."
Eskiyen kanların hemoglobinini kullanarak yapay kan üretebildiklerini belirten Ayhancı, "Bazı hayvanları kullanarak da kan üretebiliyoruz.
Aslında 3 şekilde yapay kan üretimi yapabiliyoruz. Tamamen özel yöntemlerimizle yapay kanı ürettik" diyor.
İnsanların acil olaylarda ilk 1 veya 2 saatte kan kaybından ölebildiğine işaret eden Ayhancı, şunları anlatmış:
"İlk müdahale çok önemli. Ürettiğimiz yapay kanı ambulanslarda oda sıcaklığında taşıyabileceğiz.
Bu kanı bir veya bir yıldan biraz daha fazla süre muhafaza edebiliyoruz.
Ambulanslarda, hastanın kaybettiği kan hemen verilebilecek, kan kaybından ölmesi önlenecek.
Zaten hastalar kanama durumunda ilk anlarda hayatını kaybediyor.
Kansızlıktan, kan kaybından ölümün önüne geçmek, savaşlarda askerlerimizin kan kaybından ölmesini önlemek için kan grubuna bakmadan hemen verilebilecek.
Çünkü yapay kanın kan grubu yok. Her kan grubuna verilebiliyor. Biyo uyumlu kan olacak, hastanın hayatını kurtardıktan 30 saat sonra dönüşüp böbrekten dışarı atılacak."
İtalyan uzmanlardan dikenli
incir yetiştiriciliği öğrendiler
Mersin'in Erdemli İlçesi'nde, 4 İtalyan uzman tarafından 25 ziraat mühendisine Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü'nde 'dikenli incir yetiştiriciliği' eğitimi verilmiş.
İtalyanlardan dikenli incir konusunda bilgi alan Silifke, Erdemli, Tarsus, Anamur, Aydıncık, Bozyazı, Çamlıyayla İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ile Orman Bölge Müdürlüğü proje biriminde çalışan ziraat mühendisleri, bu bilgileri bölgedeki üreticilere aktaracakmış.
Proje Koordinatörü ve Akdeniz Naturel Yaşam Derneği Başkanı Avni Taşyürek bir hafta süren eğitimin başarılı geçtiğini söylemiş.
Taşyürek, Çukurova yöresinde yoğunluklu olarak yetişen dikenli incir meyvesinin hem yurt içinde büyük marketlerde satılması hem de ihraç edilmesi için projeye İtalya'dan ortak bulduklarını açıklamış.
Erdemli Ziraat Odası Başkanı Rasim Şahin de "Çiftçilerimizin kaliteli ürün yetiştirip bol kazanç elde etmeleri için şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da desteklerimizi sürdüreceğiz" demiş.
Tarsus Ziraat Odası Başkanı Ali Ergezer ise dikenli incirin ıslahı ve kaliteli ürün yetiştiriciliği konusunda her türlü görevi üstlenmeye hazır olduklarını vurgulamış.
* * *
Biz de, üretiminiz ve satışınız bol olsun diyoruz.
Bozyazı halkına pazar yerinde
iyot kullanımının önemi anlatıldı
Sağlığın önemi kaybedilince anlaşılıyor. Onun için uzmanların uyarılarına kulak vermek gerekiyor.
* * *
Mersin Bozyazı Toplum Sağlığı Merkezi '1-7 Haziran İyot Yetersizliğinde Görülen Hastalıların Önlenmesi Haftası' kapsamında, Bozyazı pazar yerinde etkinlik düzenlemiş.
Vatandaşlara hitaben bir konuşma yapan İlçe Sağlık Müdürü Dr. Ahmet Hakan Acı, çocuk ölümlerinin temel sebebinin yüzde 50'sinin altında bilinçsizlik nedeniyle beslenme yetersizliğinin yattığını söylemiş.
İyotun insan vücudu için çok gerekli bir element olduğunu kaydeden Acı, “İyot, Ttriodotironin (T3) ve Troksin (T4) hormonlarının bileşiminde bulunur.
Vücut ısısının ve enerjisinin düzenlenmesinde rol alır.
Büyüme ve gelişme için gerekli. Zeka, beyin ve sinir sisteminin çalışması ve gelişmesi için olmazsa olmaz” demiş.
Her yaş grubunun iyot kullanması, özellikle kadınların yeterli şekilde iyot almaları gerektiğini vurgulayan Acı şöyle devam etmiş:
“İyot yetersizliğinde gebelerde erken doğum, düşük ve engelli bebeklerin ağırlıklı olarak dünyaya gelmeleri kaçınılmaz.
Dünyaya gelen bebek ve çocuklarda ise zeka ve gelişme geriliği, cücelik, guatr, algılama ve öğrenme güçlüğü ve beraberinde okulda başarısızlığa neden olmakta.
İyot doğada birçok üründe, özellikle çilek, süt ve süt ürünleri, yumurta ve deniz ürünlerinde bulunmaktadır.
Ancak en kolay iyot alımı tuz kullanılarak sağlanabilir.
Yiyecekleri pişirme ve saklama şekilleri de iyot kaybını önlemede önemlidir.
İyot ışık ve sıcakta bozulur.
Yiyecekleri fazla ısıda pişirme, yağda kızartma, suda kaynatma, uzun süre pişirme besinlerdeki iyotun kaybolmasına sebep olur.
İyotlu tuz serin, kuru bir yerde koyu renk kaplarda saklanmalı ve yemekler piştikten sonra tuz eklenmeli.
İyot yetersizliğinin zeka gelişimini 10-13 puan azalttığını unutmayalım.
Doktorunuz tarafından aksi bir durum belirtilmemişse herkesi iyotlu tuz kullanmaya davet ediyorum.
Sağlığınız için günlük bir çay kaşığı, yani 5 gram tuzun tüketilmesi yeterli.
Sağlığımız için az ama iyotlu tuz kullanalım.”
* * *
Doktor Acı’nın söylediklerinden biz de yeni şeyler öğrendik.
* * *
Herkesin, her zaman iyi haberler alması dileğiyle…
Paylaş