Karabüklü robot Japonya’daki yarışmada dünya birincisi oldu

Bugünkü iyi haberler: Karabük Üniversitesi Robot Kulübü, ‘Japon Sumo Robot Turnuvası’nda dünya birinciliği ve ikinciliğini kazandı...

Haberin Devamı

İstanbul Orman Fakültesi’ndeki Türkiye'nin kurutulmuş bitki arşivinde 37 bin çeşit var... Türkiye’de en fazla bal üretilen Ordu ilinde gıda güvenliği için laboratuvar kuruluyor.

Karabük’ün robotu  dünya birincisi oldu

Karabüklü robot Japonya’daki yarışmada dünya birincisi oldu


Haberi bu köşede 29 Nisan 2016 günü vermiştim: “Karabük'te 217 robot yarıştı… Bu yarışma ilk de değil. Bu yıl üçüncüsü düzenlenmiş. Karabük Üniversitesi Proje Geliştirme ve Tasarım Öğrenci Kulübü tarafından düzenlenen 3. Saf-Run Robot Yarışması'nda 217 robot mücadele etmiş.”

Haber şöyle devam ediyordu: “Mini Sumo kategorisinde Barbaros 1’inci, Karahan 2’nci ve Alfa Bravo adlı robot da 3’üncü olmuş ve başarılı öğrenciler ödüllerini Rektör Refik Polat’ın elinden almışlar.

Haberin Devamı

Törende konuşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Yaşar şöyle demiş:
‘20 yıl sonra Türkiye'yi nerede görmek istiyorsanız ona göre çalışmalarınızı yapmanızı istiyoruz. Elimizde bulunan teknoloji ile yetinmemeliyiz. Sizler bugün yapılmış olanların on kat daha iyisini yapmalısınız.

Dünyanın en büyük sektörü savunma sanayiidir, savunma sektörünün en büyük etkinliği de robotlardır.

Bir milisaniyede patlayan bir silah dünyanın şeklini değiştirir. Bunun için sizlerin de daha hızlı, daha görsel ve teknolojik işler yapmanızı bekliyoruz.’

Yarışmada 1'inciye 2 bin, 2'nciye bin, 3'üncüye ise 750 lira para ödülü verilmiş.

* * *
Burada alınan para ödüllerinin öğrenciler için pek önemli olmadığını sanıyorum.

Onlar, başka bir heyecan için yarıştılar ve başardılar.

Bu kardeşlerimizi kutluyorum.

Anadolu’dan, üniversitelerimizden böyle haberler gelmesi ne güzel.”

* * *
Bu haberi tekrar yayınlamamın nedeni üç gün önce gelen yeni haber…
“Japonya'da düzenlenen ‘Japon Sumo Robot Turnuvası’nda dünya birinciliği ve ikinciliği kazanan Karabük Üniversitesi Robot Kulübü kente döndü.”

AA muhabiri Ahmet Özler’in haberine göre, Rektör Prof. Dr. Refik Polat, Tokyo'da 17-18 Aralık'ta 28'incisi düzenlenen turnuvaya, Hırçın, Sakin, Avcı ve Neşter isimli robotlarla katılan KBÜ Robot Kulübü üyelerini makamında kabul etmiş.

Haberin Devamı

Polat, kulüplerinin Japonya'da çok güzel ve önemli bir başarıya imza atarak ülkeyi ve üniversiteyi en iyi şekilde temsil ettiğini söylemiş.

Aynı turnuvada geçen yıl da ‘Sakin’ isimli robotlarının dünya birinciliği elde ettiğini, bu yıl hem bu unvanı koruduklarını hem de ikincilik unvanını da aldıklarını belirten Polat, şöyle devam etmiş:

"Ekibimiz geçen sene de tüm rakipleri eleyerek dünya birincisi olurken 'Yokozuna' (Başpehlivanlık) unvanıyla ülkemize dönmüştü. Bu sene ise 21 ülkeden 48 robotun yer aldığı yarışmada birinciliği ve ikinciliği elde ettiler. Ben haberi aldığımda çok duygulandım. Araştırma geliştirme adına bizden ne isteniyorsa kapımız sonuna kadar açıktır."

Haberin Devamı

Robot Kulübü Akademik Danışmanı ve Robot Teknolojileri Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Raif Bayır da konuşmasında, kulübün çalışmalarıyla Japonya'daki yarışmada elde edilen başarı hakkında bilgi vermiş.
Rektör Polat'ın katkısıyla merkezin kurulduğunu vurgulayan Bayır şöyle devam etmiş:

"Bu alanda sadece yarışma amaçlı değil, sanayiye dönük robotlar üretilmesi konusunda çalışmalara başladık. Bu bilgi birikimini daha yaygın bir şekilde kullanacağız."


* * *
Öğrenci Süleyman Ceven de, Japonya’da iki robotla yarışmaya katıldıklarını, dünya birinciliği elde ederek Türk bayrağını orada dalgalandırdıklarını söylüyor ve ekliyor: “Japonya’da bu yarışmalar 27 yıldır yapılıyor. Biz 3 yıldır katılıyoruz. Japonya gibi teknolojisi ileri olan bir ülkeyi alt etmek bizim için büyük bir gurur. Zaten ülkelerin prestijlerinin yarıştığı bir ortam. En üstte olduğumuz için gururluyuz ve bu istikrarı sürdürmek istiyoruz.”

Haberin Devamı

* * *
Bu başarılı çalışmaya imza atan gençleri yeniden kutluyorum.

Gençlerin bu güzel çalışmasını çok önceden duyurduğum için de mutluyum.

* * *
Sayın Rektör, “Ben haberi aldığımda çok duygulandım” diyor ya, merak ediyorum, bakalım siz haberi okuyunca ne diyeceksiniz?

İstanbul Orman Fakültesi’ndeki Türkiye'nin kurutulmuş bitki arşivinde 37 bin çeşit var

Karabüklü robot Japonya’daki yarışmada dünya birincisi oldu

Üniversitelerimizin ülkemize kattıkları çok fazla şey var. Türkiye'nin doğal ağaç, çalı ve toprak florasını saptamak amacıyla 1950'de kurulan İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Herbaryumu, ulaşılması güç olan değişik yörelerden toplanan ve biyolojik çeşitliliğin sergilendiği yaklaşık 37 bin kurutulmuş nebat örneğiyle Türkiye'nin bitki haritasını barındırıyormuş.

Haberin Devamı

Botanik bahçelerinin yalnız ağaç, çalı ve odunsu bitki örneklerini içeren bölümüne arboretum (Ağaç parkı), kurutulmuş otsu bitki koleksiyonlarına da herbaryum (Kurutulmuş ağaç müzesi) deniyormuş.

Yukarıda başlığın altındaki fotoğrafı, ‘renkli’ olsun diye bir herbaryumdan değil, arboretumdan seçtim.

ISTO Orman Botaniği Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ünal Akkemik, AA muhabiri Hanife Sevinç’e yaptığı açıklamada, 1950'de Prof. Dr. Hayrettin Kayacı tarafından kurulan fakültedeki herbaryumda, kurutulmuş bitkilerin sergilendiğini anlatmış.

Akkemik, bilimsel bir şekilde değişik yörelerden toplanan, özelliklerini kaybetmeyecek şekilde kurutulmuş ve sınıflandırılmış bitki koleksiyonunun yer aldığı herbaryumda, Türkiye'nin doğal ağaç, çalı ve otsu bitki örnekleri ile diğer ülkelerden karşılaştırma amacıyla alınan egzotik türlerin görülebildiğini söylemiş.

Kurutulmuş bitkilerle bilimsel çalışmalar yapıldığını belirten Akkemik, şöyle devam etmiş:

"Türkiye'deki bitkilerin büyük bir kısmına ait örneklerin yer aldığı bu herbaryum, kurutulmuş bitki müzesidir. Aslında doğal tarihi müze kapsamında ele alınabilecek bir yer. Burada doğamızda bulunan bitkiler sergilenerek depolanıyor. Hem günümüzde yetişmiş olanlar hem de geçmişte olan bitkilerin bulunduğu bir mekan. Hem milyon yıllar önce ülkemizde hangi bitkilerin olduğunu ve bunların örneklerini görebiliyoruz hem de günümüzde hangi bitkiler olduğunu bulabiliyoruz. Buraya kuruluşundan bugüne yaklaşık 37 bin bitki getirilmiş ve şu an 37 bin bitki depolanmakta. Burada 1950'li yıllara ait bitkilerimiz var, son yıllarda toplanmış bitkiler de var. Böylece geçmişte hangi bitkiler vardı, acaba bu bitkiler doğada hala var mı, yok mu oldu, onları anlayabilmek için de doğal tarih anlamında bize bir arşiv oluşturuyor.

Herbaryum, Türkiye florasının ilginç ve zor bulunan zengin bitki örnekleriyle yerli ve yabancı bilim adamlarının dikkatini çekiyor. Herbaryumda, çok sayıda nadir, nesli tehlike altında olan endemik bitki yer alıyor. Örneklerin bir kısmı Türkiye'nin ulaşılması güç yörelerinden toplanmış. Bu örneklerin tahrip olması durumunda yeniden bir araya getirilmesi mümkün değil. Bu nedenle her yıl düzenli olarak bitki örneklerine şoklama veya ilaçlama yapılıyor.

Bitki türlerini incelediğimizde bazılarının artık günümüzde tamamen yok olduğunu görüyoruz. 1900'lü yılların başında İstanbul'un Adalar ilçesinde görülen bazı türler, yapılaşmadan dolayı artık yok olmuş. Yine Kadıköy çiğdemi de artık o bölgede görülmüyor. Ancak Elmalı havzası civarında az sayıda rastlanıyor. Yapılaşmayla orada da tamamen yok olacak.

Birçok bilim insanının emeğiyle bugünkü düzeye gelen ve geçmişten geleceğe önemli bir miras olan ISTO Herbaryumu Türkiye'deki diğer herbaryumlar arasında özellikle odunsu bitkiler bakımından özel bir yere sahip.

Burası, birçok odunsu bitki için yapılmış revizyon çalışmalarına ait örnekleri barındırması sebebiyle Ulusal Ormancılık Herbaryumu olmaya aday.”

"ELEKTRONİK ORTAMA TAŞIYACAĞIZ"

Prof. Dr. Ünal Akkemik, bitki sayısı fazla görünmese de çeşitliliğin zengin olduğunu vurgulayarak, "Özellikle de İngiltere'de 10 ciltlik Türkiye florası yazılırken toplanan bitkilerin yaklaşık 6 bini burada bulunmaktadır. Bunlar 1950-60'lı yıllarda toplanan bitkiler. O bitkileri bugün toplamak mümkün değil. Dağlık Doğu Anadolu ile Güneydoğu Anadolu bölgelerinde çalışmak sıkıntılı" diyor.

Herbaryumun elektronik ortama aktarılacağını söyleyen Akkemik, "Tüm bitkilerin fotoğrafları çekiliyor. Araştırma yapmak isteyenler önce elektronik ortamda inceleyerek ön bilgi sahibi olabilecek" demiş.

Akkemik, bitkilerin gelecek yıllara aktarımını sağladıklarını belirterek, sözlerini şöyle tamamlamış:

"Bazıları geçmişte vardı, belki yok olacak. Bunların kayıtlarını bize sunuyor. Yaşam alanları yok olan bitkileri tespit edebiliyoruz. Örneğin kara çam ağacının örneklerini incelediğimiz zaman bunların Türkiye'nin hangi bölgelerinde yayıldığını, ne zaman toplandığını görüyoruz. Bitkilerin yapılarındaki farklılıkların hangi bölgelerde gözlendiğini, hangi bölgelerde yapraklarında, kozalaklarında ne gibi bir farklılık olduğunu, yetişme ortamındaki koşullardan nasıl etkilendiklerini belirleyebiliyoruz. Türkiye'nin bitki haritasını çıkarıyoruz."

* * *
Apartmanlarda büyüyen çocuklar ve plazalarda çalışan yetişkinler dönemine de tanık olduk.

Umarım torunlarımız, sadece bitkilerin kurutulmuşunu görmez.

Türkiye’de en fazla bal  Ordu ilinde üretiliyor

Karabüklü robot Japonya’daki yarışmada dünya birincisi oldu

Güvenle yenecek bal ve arı ürünlerini bulmak kolay olmuyor. Bunu vaat eden bir çalışmanın haberi Ordu’dan geldi.

Ordu Valisi İrfan Balkanlıoğlu, "Arım Balım Peteğim" projesi kapsamında kurulan tesislerdeki laboratuvar sayesinde bal ve bal ürünlerinin tahlil edilip, güvenilir damgasıyla tüketiciyle buluşacağını söylemiş.

Balkanlıoğlu, Ordu Arıcılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğünü ziyaret ederek proje kapsamında yapılan tesislerde incelemelerde bulunmuş.

İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Kemal Yılmaz ile Arıcılık Araştırma Enstitüsü Müdürü Feyzullah Konak'tan bilgi alan Vali Balkanlıoğlu, arıcılığın Türkiye için son derece önemli bir ticari kazanç olduğunu vurgulamış, "Ordu için anlamı daha da büyük çünkü Ordu, Türkiye'de en fazla bal üreten il" demiş.

AA muhabiri Hayati Akçay’ın haberine göre, kaliteli balların yanı sıra piyasaya sahte bal da sürülebildiğine dikkati çeken Balkanlıoğlu şöyle devam etmiş:

"Bu tesisin Türkiye arıcılığı için büyük fonksiyonu olacak. Bina bitti, makine siparişleri verildi. Dürüst üreticileri koruyan bir sistem. Tesisteki laboratuvar sayesinde bal ve arı ürünleri tahlil edilip, güvenilir damgasıyla tüketici ile buluşacak.

Proje iki ana faaliyet üzerine tasarlandı. Birinci faaliyet laboratuvar ve ürün sertifikalandırılmasını içeren kalite bölümü, diğeri ise ürün paketleme işletmeciliği ve pazarlama birimi. Tesis aynı zamanda fabrika gibi işleyecek, makine ekipmanları olacak. Üreticilerimiz burada kendi ürünlerini işleyebilecek ve malını dünya pazarlarına sunabilecek.

Arı denilince akla sadece bal gelmesin. Polen, propolis, bal peteği üretimi, arı zehiri, arı sütü de var.

45 gün yaşama şansı olan arının ömrü, arı sütü ile 7 seneye çıkartılabiliyor.

İnsanlar da arı sütünü tükettiklerinde bağışıklık sistemleri güçleniyor.

Hepsi burada üretilecek. Ordu'daki bu tesis, ülkemizin gururu olacak. Kalite biriminin içinde yer alan laboratuvarın çalışabilmesi için yetkilendirilmenin gerçekleştirilmesi ile ülkemizde, arı ürünleri konusunda taklit ve tağşiş sorunlarına kesin çözüm getirecektir."

Türkiye'de ilk kez uygulanan ve KOBİ'lerin rekabet edebilirliğini artırmayı hedefleyen proje yaklaşık 10 milyon Euro’ya mal olacakmış.

* * *
Bu güzel çalışmadan da haberiniz olsun.

Bal ve arı ürünlerini tüketmek için Ordu’daki tesisin bitmesini beklemeyin.

Sağlığınız için güvendiğiniz marka ve üreticileri tercih etmeye devam edin.

* * *
Herkesin, her zaman iyi haberler alması dileğiyle…

 

Yazarın Tüm Yazıları