Paylaş
Bitkilerin sağlığını Türk malı
‘biyo-kontrol ajanı’ koruyacak
Tarımda çevreye ve insan sağlığına zarar vermeyecek ilaçlama yöntemi için çalışan Türk bilim insanları, bitkide hastalık yapan mikroorganizmaları bulup yok eden, bu sırada topraktaki kimyasal kalıntıları temizleyen ve besinlerin gelişimini olumlu etkileyen yerli “biyo-kontrol ajanı” elde etmiş.
Yıllardır, sebze ve meyvede zirai ilaç kalıntılarının verdiği zarar haberlerini okuduğumuz için bulunan şey çok önemli olmalı.
Ege Üniversitesi Biyomühendislik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rengin Eltem, ne ‘buldukları’nı AA muhabiri Halil Şahin’e anlatmış.
Bitkilerdeki hastalıkların verimi düşürdüğünü, bu hastalıklarla mücadele edilmesi amacıyla çalışmalar yaptıklarını söyleyen Prof. Eltem şöyle devam etmiş:
“Tarımsal üretimde bitkiyi korumak için yapılan kimyasal mücadele hastalık yapıcı etmenleri öldürdüğü gibi toprağa ve suya karışıp birikir. Ürünlerde de kimyasal kalıntılara rastlanır. Sürdürülebilir tarım için biyolojik mücadeleye ilgi arttı.
Projemizde topraktan keresteye geçmiş küf örneklerinden faydalandık.
Örneklerden biyolojik mücadelede kullanılma potansiyeli olan ‘tricoderma’ adlı mikroorganizmalar laboratuvar ortamında izole edildi.
Saf hale getirilen bu mikroorganizmalar üzerinde moleküler analiz yaptık. Bitkilerde hastalık yapan mantarlara olan etkileri inceledik.
3 yıl süren çalışmalar sonunda yerli kaynakları kullanarak hastalıkları yok edecek biyo-kontrol ajanı elde ettik.
HEM KORUYOR, HEM BESLİYOR
Elde edilen biyo-kontrol ajanının en önemli özelliklerden biri de biyogübre niteliği taşıması.
Bu ajan, hem bitkilerde hastalık yapan patojenleri öldürüyor hem de topraktaki çözünmeyen bir çok besin elementini çözerek bitkinin ve toprağın elementler bakımından zenginleşmesini teşvik ediyor. Ayrıca toprakta var olan kimyasal ilaç kalıntılarını temizliyor. Hem toprağa hem bitkiye besin elementlerini kazandırabiliyor. Büyümeyi teşvik edici bazı hormonlar salgılıyor.”
“PATENT İÇİN ARAYIŞTAYIZ”
Prof. Eltem, biyolojik kontrol ajanlarının hastalık yapan organizmaya göre çeşitli uygulama şekilleriyle toprağa, fideye ya da büyümüş bitkiye verildiğini belirterek, “Saf mikroorganizmaların maliyet açısından en ekonomik ve etkin üreme formunda üretimini sağlayacak bir yöntemi belirledik. Her türlü çalışmayı tamamladık ve ticarileşme için patentimizi lisanslayacak firma arayışındayız” diyor.
Prof. Dr. Rengin Eltem, elde ettikleri bilimsel verilerin hayata geçirilmesinde üretim ve yatırım maliyetinin çok düşük olduğunu vurgulamış ve eklemiş:
“Kullanılan biyolojik kontrol etmeni ve üretim prosesi yerli. Ucuz, kolay uygulanabilir bir yöntem. Bundan dolayı ülkemize çok şey kazandıracağını düşünüyorum.”
* * *
Sayın hocamızın anlattıkları çok teknik konular.
İlgilileri önemini anlayacaktır.
Bize düşen görev, bunları duyurmak, emeği geçenleri kutlamak.
Okulların acil kapılarını yangında
otomatik açacak sistem geliştirdiler
Adana’nın Aladağ ilçesinde özel öğrenci yurdunda çıkan 11 öğrenci ile bir eğitmenin öldüğü yangın yüreğimizi de yaktı.
Bu facia okullarda acil durumlarda kullanılan yangın merdivenlerini, açılmayan acil çıkış kapılarını yeniden gündeme getirdi.
İstanbul Gaziosmanpaşa Milli Eğitim Müdürlüğü’nde iş sağlığı ve güvenliği uzmanı olarak okullarda denetim yapan Yasemin Küçük, incelemeleri sırasında gördüğü eksikliklerden yola çıkarak hazırladığı projeyle acil çıkış kapılarının yangın anında otomatik açılmasını sağlayan bir sistem geliştirmiş.
Küçük son yangın olayından sonra Makine Mühendisi Taner Sezgin ve Hüseyin Sezgin, elektrik teknisyeni Ergin Güler ile birlikte üzerinde çalıştıkları projeyi hızlandırmış.
“Hayata açık, tehlikeye kapalı” adı verilen sistemde dedektörler herhangi bir duman algıladığında bütün kapılar otomatik olarak açılıyormuş.
Elektrikler kesildiğinde bile devreye girebilen sistem, 15-20 kapısı olan bir okula 3 bin 500 TL’ye kurulabiliyormuş.
AA muhabiri Murat Paksoy’un haberine göre, Gaziosmanpaşa Kaymakamı Yaşar Karadeniz ve Milli Eğitim Müdürü Bekir Servet Bakırcı, ilçedeki Cemal Gürsel İlkokuluna sistemin kurulmasını sağlamış.
Küçük, projenin daha da geliştirilmesi için bakanlıklar veya belediyelerden destek beklediklerini söylemiş.
* * *
Böyle bir sistemin varlığını duyurmuş olayım.
Çocuklarımızın güvenliği her şeyden önemli…
Boğaziçi Üniversitesi siber
saldırılara kalkan olacak
Boğaziçi Üniversitesi Yönetim Bilişim Sistemleri Siber Güvenlik Çalışmaları Merkezi talepte bulunacak belediye, devlet hastanesi ve üniversitelerin siber saldırılara karşı güçlendirilmesini sağlayacakmış.
Haberi okuyunca ABD Başkanlık seçiminde gündeme gelen siber saldırı iddiası aklıma geldi.
Önce Amerika’dan gelen habere bakalım.
“Amerikan basınına yansıyan ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı CIA’in raporuna göre Rusya, Cumhuriyetçi Partili aday Donald Trump’ın ABD Başkanlık seçimini kazanmasına yardımcı olmak için internet üzerinden siber saldırılarda bulunup bilgi çaldı.
Washington Post ve New York Times gazeteleri, raporda, Rusya’nın ABD seçimleri öncesi Demokrat Parti’nin adayı Hillary Clinton’ı itibarsızlaştırmak ve Trump’ın şansını artırmak için hack faaliyetlerinde bulunduğunun ifade edildiğini yazdı.
Buna göre Rus hacker’lar, Demokrat Parti ve Cumhuriyetçi Parti’nin bilgisayarlarına sızdı. Ancak Cumhuriyetçi Parti’den aldıkları bilgileri yayınlamadılar. Demokrat Parti’nin ve Clinton’ın kampanya başkanı John Podesta’nın e-postaları ise ifşa edildi. Washington Post’a konuşan üst düzey bir Amerikalı yetkili, ‘İstihbaratın değerlendirmesi, Rusya’nın amacının bir adayı diğerine karşı desteklemek, Trump’ın seçilmesini sağlamak olduğu yönünde. Bu ortak görüş’ dedi. Rapora CIA dışında 17 istihbarat kuruluşu da katkı sağladı. Raporda Rusya Devlet Başkanlığı Kremlin’deki yetkililerin doğrudan hack’leme emri verdiğine dair bir bilgi yer almadı ancak Moskova geçmişte bu tip hassas istihbarat operasyonlarında aracı kullanmıştı.
OBAMA’DAN TALİMAT: ARAŞTIRIN
Beyaz Saray İç Güvenlik ve Terörle Mücadele Danışmanı Lisa Monaco ise gazetecilerle yaptığı kahvaltıda Obama’nın 2016 Başkanlık seçimlerine yönelik siber saldırı ve dış müdahale iddialarının araştırılması için talimat verdiğini açıkladı.
Monaco, söz konusu araştırmanın Obama’nın görevi bırakacağı 20 Ocak 2017’den önce tamamlanacağını ve raporun Kongre ile paylaşılacağını kaydetti. Araştırmanın Ulusal İstihbarat Direktörü James Clapper tarafından yürütüldüğünü ifade eden Beyaz Saray yetkilisi, CIA’in raporuyla ilgili haberlere ise değinmedi. Seçim öncesi Amerikan iç istihbarat servisi FBI, Hillary Clinton’la ilgili e-mail soruşturmasının yeniden açılmasına karar vermişti. FBI, bunu daha sonra kapatsa da Clinton, seçim yenilgisinde bunun payı olduğunu savunmuştu.
TRUMP’IN EKİBİNDEN İDDİAYA YANIT
İddialara ABD’nin seçilmiş Başkanı Donald Trump’ın ekibinden yazılı açıklamayla cevap geldi. Açıklamada, CIA’in 2’nci Körfez Savaşı öncesi verdiği ve yanlış çıkan istihbarata atıfla ‘Bunlar, ‘Saddam Hüseyin’in kitle imha silahları var’ diyen kişiler’ denildi. Trump kanadı, ‘seçimlerin uzun süre önce tarihteki en başarılı sonuçlardan biriyle sona erdiği’ vurgusunda da bulundu.”
Gündemdeki son tartışma bu…
Bizimle ilgilisine gelince…
Türk kurum ve kuruluşların başına da bir siber saldırı gelirse ne yapacağız.
Devlet katında Yüksek Seçim Kurulu gibi kuruluşlar için mutlaka gerekli önlemler alınmıştır.
Belediye, devlet hastanesi ve üniversiteler ne yapacak?
Onlar hacker saldırısına karşı önlem almış mı?
Boğaziçi Üniversitesi bünyesinde kurulan siber güvenlik merkezi bu gibi kurumların siber zafiyetlerini tespit ederek, olası saldırılara karşı güvenliklerini sağlayacakmış.
Projeyi geliştiren Boğaziçi Üniversitesi Yönetim Bilişim Sistemleri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bilgin Metin, AA muhabiri Elif Özlem Çelikler’e konuşmuş.
İstanbul Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen, İstanbul başta olmak üzere ülke genelinde projeye dahil olmak üzere başvuru yapan ilgili kurumlardan ilk 45’i bir defaya mahsus hizmetlerden ücretsiz yararlanacakmış.
Diğer başvuranlardan makul bir ücret alınacakmış.
Doç. Metin, ilgisi olan öğrencilere siber güvenlik kampları düzenlemek istediklerini belirterek, bu kapsamda ilk kampı 2017’nin ocak ayında gerçekleştirileceklerini söylemiş. Doç. Dr. Metin şöyle devam ediyor:
“Siz, kurum bünyenizde en yetenekli ve en yetkin siber güvenlik elemanlarını barındırsanız bile günümüzdeki gelişmiş saldırılar karşısında yetersiz kalabilirsiniz. Bu yüzden dünyadaki siber istihbarat merkezleri ile temasta olmak bir zorunluluktur.
Bu amaçla Londra, Japonya, Kanada ve Hindistan’da merkezleri olan bir firma, siber istihbarat ve sızma testleri konularında projede iştirakçi olarak yer alıyor.
Türk Standartları Enstitüsü de bilgi güvenliği yönetimi ve iş sürekliliği yönetimi konularında iştirakçi olarak yine projemizde yer alıyor. Projede iştirakçi olmasa da ücretsiz siber güvenlik kampı çerçevesinde sızma testleri konusunda bir firma da bizimle işbirliği içinde. Bu bağlamda proje vesilesiyle üniversite-sanayi işbirliği gerçekleştirmeye çalıştığımızı söyleyebiliriz.”
* * *
Elimizdeki akıllı cep telefonlarının yeteneklerini keşfederken bilgimiz yetersiz kalıyor.
ABD’de bile seçim güvenliği tartışılıyorsa bizim bazı kurumlardaki bilgilerimizin ele geçmemesinden emin olmamız gerek.
* * *
Boğaziçi Üniversitesi’nde geliştirilen bu projeyi onun için çok önemsedim.
Vatandaşlarla ilgili özel bilgileri elinde tutan kuruluşların üniversite ile işbirliği yapmalarını, onlara danışmalarını istiyorum.
“Haberiniz olsun, böyle bir çalışma var” diyorum.
* * *
Herkesin, her zaman iyi haberler alması dileğiyle…
Paylaş