Paylaş
Önce ünlü Lörcher çalışmış üzerinde. Sonra Fransızların baş mimarı ve iki Almanla yarışma açılmış. Barcelona’da, Berlin’de gelişme planı yarışmalarını kazanmış yarışmacılara Ankara’nın yarım yüzyıl sonraki nüfusunun 250 bine ulaşacağı gibi fena hatalı bir ön bilgi verilmiş. Galip Jansen olmuş. En başta Cumhuriyetin kadrolarında henüz Kuvayı Milliye ruhu hâkimmiş. Heyecanla plan uygulamaya konulmuş. Tamam, Ankara biraz orantısız büyümüş ama daha ilk başlarda işin içinde başka işler varmış: “Atatürk, Meclis’ten Çankaya’ya doğru giderken, iki katlı bir yapının yıkıldığını görür. Yerine yüksek bir binanın yapılacağını öğrenir. “Nasıl olur?” diye sorar. Çekinerek gelen yanıt Büyük Önder’i ayrıca şaşırtacaktır: Yapıyı yıkan zat, izni Atatürk’ten aldığını söylemiştir.” Bu rahatsız edici durum hiç bitmez, Jansen’i de çok rahatsız eder. Jansen, Atatürk’ten sonra Türkiye’den ayrılırken plandan imzasının silinmesini isteyecektir.
* * *
Ankara hâlâ saklar o heyecanlı günlerin izlerini. İzleri şaşırtıcı bir “Al gözüm seyreyle turu” ile paylaşacağız. Saklayamadığımız bir mekâna kısaca değinelim: Maltepe Havagazı Fabrikası, gelişimin belleği yapılar arasındadır. Yıkılmaya başlandı. Yapımında Türk işçilerin yanında çalışan İngilizlerin başkentinde, bizimkinden sonra yapılan bir havagazı fabrikası var; Battersea. Bugün, tarihi eser sınıfında ve Etkileşimli Master Planı yapılmış, yenileniyor. İngiliz mimarisinin endüstri ikonu olmuş. internette Battersea Power Station yazın, görün!
Geçtiğimiz haftalarda, Sevgili Ali İnandım gazetesinde Ankara’yla ilgili bir yazı dizisi yayınladı. Uzmanlar anlattı. İlk konuk Sevgili Mehmet Tunçer’di. Büyükşehir Belediyesi İmar Müdürlüğü’nde yüksek lisanslı bir genç olarak başlayan serüveni, belediye veya üniversite, Ankara içi veya dışı demeden profesörlüğünde de gözlediğim, hiç bitmemesini dilediğim bir enerji ve Ankara sevdasıyla sürüyor. Belediye’nin Hacıbayram Çevresi Koruma Amaçlı İmar Planı’nda imzası vardır. Sonraki planlarda da olan, “Yıkmayın!” diye haykırdığı yazılarını dörtleyen, kitaplar-makaleler yazan-sunan, danışman, jüri üyesi, yarışma raportörü, planlama şefi, plancı, proje danışmanı veya koordinatör, bilirkişidir bu yolda. Bazen “Yazmayacağım artık” diyor, göz kırpıyor! Bence ümidi kesmemek için bir nedendir Mehmet Hocam. “Al gözüm seyreyle turu” fikrini açtım. Yapıların son derece değerli olması nedeniyle burada bir altın üçgen olduğunu, UNECSO listesine alınması gerektiğini söyledi. O halde turun adı doğru!
* * *
Güzergâh tam 700 metre. Belkıs Minaresi’nin yerini değiştirmiş, Taşhan, Postane ve Karpiç’i uçurmuşuz, Öğretmen Okulu yanmış ama eldekilerin sizi şaşırtması garantili bir tur bu. Tur, Ulus’taki kentin simgelerinden Zafer Anıtı, karşısında 1. Meclis’ten başlıyor. “Yıkılacak mı” endişesi duyulan, kapatıldığı paravanın ardında talana maruz kalan İller Bankası’na dek yürüyeceğiz. İçinde Türk, Alman, Avusturyalı, İsviçreli ve Fransızların olduğu dünyanın ve memleketin ünlü mimar ve heykel sanatçılarının eşsiz bir resitali sizi bekliyor. Arkan, Arsev, Balmumcu-Bonatz, Egli, Elsaesser, Holzmeister, Koyunoğlu, Krippel, Leveau, Mongeri, Nazım Bey-Egli-Koyunoğlu, Özkan, Salim Bey-Şehit Hasip Bey. Alfabetik sıradaki isimler, bazen birden fazla eserle görsel şölen sunanlar. Bulvar’ın en eski yapısı, 80 yıllık ama yıkımı tartışılan ödüllü binası, Cumhuriyetin ilk büyük havuzlu parkı, İlk Ulusal Mimarlık Akımının nefis örnekleri, Türkiye’nin en büyük opera sahnesi, 5 müze, 7 heykel ve soğan kubbeli bir kültür merkezi, bu güzergâhta.
Tarihte iki gün önce Jansen’i kaybetmişiz. Onu, tüm plancıları ve bu memleket için çalışanları anın, selam yollayın. Onun planına uygun Kızılay’a doğru yürümek için, atlayın, Ulus’a gidin. 700 metrelik “Al gözüm seyreyle” turunu yapın. Gözünüz ve kent belleğiniz açılsın! Geziyi daha detaylı istiyorum derseniz, köşeye sığmadı yarın mekânlar tek tek geliyor!
Paylaş